The violence traducir turco
2,852 traducción paralela
He was the only one who ever made sense of the violence back home.
Yaşadığımız şiddetin nedenini anlayan tek kişi babamdı.
Upon seeing it, his body releases adrenaline and dopamine, which is causing the violence to escalate.
Kan görünce vücudu adrenalin ve dopamin salgılıyor, bu da şiddetin artmasına yol açıyor.
Was the violence inflicted with a pipe?
Boru mu kullanmış?
Many of the pups get lost in the violence and confusion.
Şiddet ve karmaşada bir sürü yavru kayboluyor.
I am responsible for what happened to you and for all the violence that happened here.
Sana olanlardan ve burada olan bütün şiddetten ben sorumluyum.
The violence that's potentially in all of us.
Potansiyel olarak hepimizin içinde bekleyen şiddet.
Haneke is saying that we might be enjoying vicariously the violence.
Haneke, şiddetten, çaktırmadan zevk aldığımızı ima eder. " Hadi.
I loved the beauty and the violence, the harmony and the chaos.
Gölet, anlaşılmaz bir güzellik saçıyordu.
The violence is unexplained.
Şiddetin nedeni açıklanmaz.
And the violence of the state is called upon to put him down.
Şiddetin başındakiler buna aşağılama adını veriyorlar.
About the corruption, the violence and the decadence that we've come to expect as part of our daily life.
Yozlaşma, şiddet ve ahlaksızlığın günlük hayatın parçası olduğunu yazdım.
Will the violence continue to spill out onto the street?
Şiddet sokaklara yayılmaya devam edecek mi?
Always with the war and the violence.
Hep savaştan ve şiddetten bahsediyorsun.
Jack it is not the violence that sets a man apart.
Jack bir erkeği ayırt eden şey şiddet değildir.
The aggression, the violence wasn't for me.
Saldırgan Farklı bölgelere giderdik.ildi.
The violence has gone too... 16 medical authorities signed the letter to the President.
Ülkenin önde gelen doktorları başkana bir mektup gönderdi.
I believe it, but not the violence.
İnanıyorum. Ama şiddet olmaz.
Are we humans what the elite would have us believe, stupid greedy creatures, who, if left of our own devices, would evolve into violence and chaos?
Biz insanlar, elitlerin bizi inandırdığı, aptal, açgözlü yaratıklar mıyız, kendi aletlerimizi bırakırsak, şiddet ve kaosa doğru mu evrileceğiz?
If we respond with violence to the domination agenda, other than in self-defense, it would only continue the old "us versus them" paradigm and provide an excuse for even more police state measures.
Eğer egemenlik gündemine kendini koruma yerine saldırarak cevap verirsek, bu ancak eski "bize karşı onlar" örneğini devam ettirir ve polis devleti ölçümleri için bahane yaratır.
And of the "violence". This is actually... The film is against violence in any form.
Şiddete gelince, film şiddetin her türüne karşıdır.
'However, police sources say they're deeply concerned'that intelligence they've seen suggests a small group of troublemakers'may use the main march as cover for acts of violence and intimidation.
Yine de polis kaynakları, aldıkları istihbarata göre... Küçük bir grubun yürüyüşü... Şiddet ve Korkutmak için kullanabileceğinden çok endişeliler.
With no apparent evidence of physical violence or sexual assault, we could be looking at an unsub who gets off on the torture of drowning.
Fiziksel şiddet ya da cinsel taciz izi olmadığından boğma işkencesinden zevk alan birini arıyor olabiliriz.
Practically the only unhealthy behavior I didn't see from you people was physical violence.
Survivor suçluluğu. Bu kadar sağlıksız davranışın içinde bir tek fiziksel şiddeti görmedim sizden.
If the latter was prone to violence, you'd have been scattered in various dumpsters years ago.
İkincisi şiddete eğilimli olsaydı yıllar önce seni parçalarına ayırıp çöpe atardı.
They fear for their people, for their families out there in the war zone, and if that fear should turn to violence again...
Savaş alanındaki insanları ve aileleri için korkuyorlar ve eğer bu korku yine şiddete dönerse...
If whoever ordered the hit on J-Rock also ordered the hit on Turell, then all this violence goes back to the convenience store Turell robbed.
J-Rock'ın vur emrini veren kişi Turell'in vur emrini de verdiyse, o zaman bu bütün şiddetin kaynağı Turell'in soyduğu bakkala dayanıyor.
And because they didn't understand that the punch-ups on set were fake, they recreate them with real violence.
Setteki dövüşlerin sahte olduğunu bilmedikleri için de aynı sahneleri şiddetle canlandırıyorlar.
It's a test of which one can get off the line with the most amount of violence
Hangisi çizgiden şiddetle hareket edebileceğinin bir testi.
But the merciless violence of the night... Sometimes it's too much for me to bear.
Fakat gece yediğim insafsızca dayak bazen katlanamayacağım kadar büyük oluyor.
At the end, Lee pairs a quotation from Martin Luther King denouncing violence with one from Malcolm X, advocating it in self-defense.
En sonda Lee, Martin Luther King'in şiddeti kınayan sözleri ve Malcolm X'in, kendini savunmayı metheden sözlerinden alıntı yapar.
The kid's religious but he abhors religious violence.
Çocuk dindar ama öyle cihadla mihadla pek alakası yok.
He borrowed its domestic setting, innocent girl possessed by the devil, it's banging and sudden violence.
Filmin ev ortamını, kötülüğün etkisindeki masum kızı onun çırpınışlarını ve dengesizliğini alır.
Japanese directors of the'90s were using stillness as a counter point to violence in an almost Buddhist way.
90'larda Japon yönetmenler, neredeyse Budist bir yaklaşımla şiddete karşı çıkmak için durağanlığı kullanır.
The threat of violence in his work, and he's always consulting his marked up screenplay, which shows how meticulously planned his films are.
İşlerindeki şiddet, gözdağı verir. Filmlerindeki detaycı planlama sürekli göz attığı notlarla dolu senaryo metninden anlaşılır.
And so there was this notion of trying to bring actual violence into the boardroom, as it were.
Bu yüzden bu filmde de yönetim kurulu odasına biraz vahşet katmaya karar verdik.
He's still going on about Dr. Helen, but he's not being violent, he's got no history of violence. I don't think this is the guy. Okay.
Hala Dr. Helen'la iligli konuşup duruyor ama saldırgan değil, geçmişinde de saldırı suçu yok, aradığımızın o olduğunu sanmıyorum.
You still had human fighters, human bodies, so you couldn't give the people what they really wanted : True, no-holds-barred violence.
Hala insan dövüşçüler, insan bedenler vardı insanlara istediklerini yani sınırsız şiddeti veremiyordun.
I mean the oppressor uses violence to maintain his position and calls it the rule of law.
Yani zalimler pozisyonları korumak için şiddet uyguluyor ve buna hukuk kaidesi diyorlar.
But when the person underfoot uses violence to change his status, he's called a criminal and a terrorist.
Fakat ayakaltındaki biri pozisyonunu değiştirmek için şiddet uygulayınca ona suçlu ve terörist diyorlar.
Violence and crime are skyrocketing throughout the nation.
Suç ve şiddet inanılmaz derecede arttı.
The illegal drug market hires people with reputations for violence.
Tam bir psikopat olmak için mi? Piyasada itibarlı adamlar şiddet için kiralanıyor.
And battles for exclusive territories erupted with a violence unparalleled in the history of law enforcement.
Ve özel bölgeler için, Yasa tarihinde görülmeyen bir terörizm ve şiddetli bir savaş patlak verdi.
The black market exploded with such violence that public opinion turned and Roosevelt ended alcohol prohibition, crushing the burgeoning industry.
Karaborsa halkın girdiği bu şiddetle patlak verdi ve Roosevelt, yeni filizlenen alkol yasağını... sona erdirdi.
I find it hard to believe that the only option available to you at the time was violence.
Tek çarenizin şiddete başvurmak olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum.
"a Klan member who operated a store near the shooting and who had previously been convicted of racial violence."
Bir Klan üyesi vurulmanın olduğu yerin yakınındaki bir dükkanı işletiyormuş. Ve daha önce ırkçı şiddet nedeniyle mahkum edilmiş.
Violence is meant to be real based on real motives, on forces in the world that, what, make us want to defend ourselves or take aggressive actions.
Şiddet gerçektir. Güdülere dayanır. Dünyada kendimizi korumamız için agresif hareketler yapmamıza neden olan şeyler var.
Violence is for the weak.
Şiddet, zayıf insanlar içindir.
Gerry Adams changed from a terrorist to a politician but it was violence and legal action that forced the change.
Gerry Adams bir teröristlikten politikacılığa geçti ancak şiddet ve davalar onu değişmeye zorladı.
Because violence is the supreme authority all authorities derive their power and legitimacy from.
Çünkü şiddet, tüm otoritelerin kendi güç ve meşruluklarını aldıkları en yüksek otoritedir.
His true genius is that he takes 99 percent of the paranoia and violence out of the business.
Gerçek zekiliği, paranoya ve şiddeti % 99 oranında ticaretten uzak tutmasıdır.
According to the Dalai Lama... if you are in a position to prevent greater violence... strike first and strike fast.
Dalai Lama'ya göre daha fazla şiddeti önleyebilecek durumdaysan hızlı ol ve ilk sen davran.
violence 164
the view 70
the vampire diaries 117
the voice 121
the visit 17
the very idea 17
the vault 35
the very next day 20
the video 42
the van 44
the view 70
the vampire diaries 117
the voice 121
the visit 17
the very idea 17
the vault 35
the very next day 20
the video 42
the van 44
the village 43
the virgin 21
the vice president 43
the very same 65
the victim 174
the vatican 29
the very one 16
the very best 21
the virus 36
the v 68
the virgin 21
the vice president 43
the very same 65
the victim 174
the vatican 29
the very one 16
the very best 21
the virus 36
the v 68