English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / They didn't believe me

They didn't believe me traducir turco

118 traducción paralela
They told me you were dead, but I didn't believe them.
Öldüğünü söylediler, ama onlara inanmadım.
They didn't believe me Why didn't they believe you?
Yangın alarmı falan çaldırdın mı hiç?
Do you expect me to believe that you didn't say any of that? That they were all Addison?
Bütün bunları senin değil, Addison'ın söylediğine inanmamı mı bekliyorsun?
They told me about you. I didn't believe them.
- Senin hakkında konuştular İnanmadım onlara...
They told me about you. I didn't believe them.
- Senin hakkında konuştular İnanmadım onlara
They didn't believe me.
Bana inanmadılar.
They told me you had a wine cellar, But I didn't believe it.
Bir şarap mahzenin olduğunu söylediler, ama ben inanmadım.
I told them that if they didn't believe me, one look at your books and the furnishings of your house... would confirm what I said about your obsessions.
Eğer bana inanmazlarsa kitaplarına ve mobilyalarına bir bakmalarını söyledim. Ki bunlar da senin takıntıların olduğunu fazlasıyla doğrular.
They didn't believe me.
Bana... inanmadılar...
They didn't believe me
Bunu söylediğimde inanmayıp, güldüler.
They didn't believe me.
Beni dinlemediler.
He didn't believe me and now they're dead.
O bana inanmadı ve şimdi hepsi öldüler.
They told me, but I didn't believe them.
Dedilerde inanmadım.
I didn't know they were doing a story, or why you don't believe me.
Haber yazdıkIarını biImiyordum, inanmaIısın. - Boş ver!
They didn't believe me... just as I said they wouldn't.
Söylemiştim. Bana inanmadılar.
Only they didn't believe me any more than any of you.
Ama onlar da bana sizden fazla inanmadılar.
They didn't believe you stayed in the West without word to me.
Bana bir şey söylemeden batıda kaldığına inanmadılar.
They didn't want to believe me.
Bana inanmak istemiyorlardı.
One could argue... If the jury feels I'm being truthful about something so painful... They should believe me when I say I didn't commit the murder.
Ama eğer jüri... böyle zor bir konuda doğruyu söylediğime inanırsa... cinayeti işlemediğimi söyleyince de bana inanmalı.
First of all, they didn't believe me.
Her şeyden önce, kimse bana inanmadı.
- They didn't make me believe anything.
- Bana hiçbir şey telkin etmiyorlar.
There wasn't anything more than what I reported but they didn't believe me.
Rapor ettiğimden fazlasını görmedim ama bana inanmadılar.
I used to tell everybody... if they didn't believe in luck they oughtta look at me..., married to a beautiful girl like Lucina.
Herkese söylemiştim eğer şansa inanmıyorlarsa evlendiğim güzel kız, Lucina'ya baksınlar.
Yes, but they didn't believe me.
Evet, ama bana inanmadılar.
- They didn't believe me.
- Bana inanmadılar ki.
They didn't really believe in me.
Bana cidden inanmadılar.
- But they didn't believe me.
- Ama bana inanmadılar.
Believe me. I didn't do what they say I did.
İnan bana. DedikIeri şeyi yapmadım.
Of course they didn't fucking believe me.
Elbette inanmadılar.
I told them and they didn't believe me!
Söyledim ama bana inanmadılar.
I tried to warn them, but everything was so perfect, they didn't believe me.
Ben... ben onları uyarmayı denedim. Ama herşey çok mükemmeldi, bana inanmadılar.
I didn't believe them when they said I'd died, but they showed me visual scans of my own corpse lying in the torpedo casing I'd been buried in.
Öldüğümü söylediklerinden onlara inanmadım, ama beraber gömüldüğüm torpido içinde ki cesedime ait parçaların biyo taramalarını gösterdiler.
UH, THEY TRIED TO TELL ME THAT, ONLY I DIDN'T WANT TO BELIEVE THEM.
Bana söylemeye çalıştılar... ama ben onlara inanmak istemedim.
They didn't believe me anyway.
Zaten bana inanmadılar.
I told my kids I went to school with you, but they didn't believe me.
Çocuklarıma seninle aynı okula gittiğimi söyledim, bana inanmadılar.
They didn't even invite me to the cast and crew screening. Do you believe that shit?
Beni ekip gösterimine davet bile etmediler, buna inanabiliyor musunuz?
When they told me you'd been sitting at a café three mornings in a row... I didn't believe them.
Sabahları üç saat bir kafede oturduğunu söylediklerinde onlara inanmadım.
They didn't believe me.
Bana inanamadılar.
They needed to believe my own people didn't trust me anymore.
Kendi adamlarımın artık bana güvenmediğine inanmaları lazımdı.
They didn't believe me, you see?
Bana inanmadılar, anladın mı?
What! At first they didn't believe me.
- İlkin bana inanmadılar.
They told me you were coming, but I didn't believe them.
Geleceğinizi söylediler. Ama inanmadım.
I told them, "I grew up with that little punk you're whacking it to". They didn't believe me.
Onlara, "Mastürbasyon yaptığınız o ufaklıkla büyüdüm" dedim, inanmadılar.
A couple of dishwashers were telling me they thought you were ignoring me... but I didn't want to let myself believe it.
Birkaç bulaşık yıkarken beni göz ardı ettiğini sanıyordum... Ama buna kendim bile inanmak istemiyordum.
They let me off for that, but I didn't think anyone would believe me this time.
O defasında beni bıraktılar, Ama bu defasında kimsenin bana inanmayacağından emindim.
I told them that, but they didn't believe me.
Ben de öyle söyledim, ama bana inanmadılar.
Because I needed to tell somebody the truth, even if they didn't believe me.
Çünkü birine gerçeği anlatmalıydım, hatta bana inanmayacak olsa bile.
I told you, man, that P. Miller lives here, man. You know, some of my employees... they didn't believe me that you lived here, man.
Sonrasında rüzgâr yüzünden kapılardan birisi sıkıştı.
You know, admitting I've had lots to drink and that, but I can't help reflect about my brother and my brother's friend. And they didn't believe me. And they didn't care.
Bir sürü şey içtim ve düşünmeden edemiyorum kardeşimle onun arkadaşını, bana inanmadıklarını ve bakım evindeki istismarı.
But they didn't believe me, especially when the reconnaissance team returned.
Ama bana inanmadılar, özellikle de keşif ekibi döndüğü zaman.
But they didn't believe me.
Ama bana inanmadılar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]