English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Three hours

Three hours traducir turco

4,884 traducción paralela
In case you didn't know, print matches can be faxed to my office. I send them to the Mexican consulate, and within three hours, you'd have this guy's record.
Bilmiyorsanız söyleyeyim parmak izi dosyasını ofisime fakslayabiliyorsunuz ben de onu Meksika Konsolosluğuna yolluyorum ve adamın sabıka kaydı üç saat içinde elinizde oluyor.
Okay, it has been three hours.
Pekala, üç saat oldu.
I've got three hours till the red-eye.
Gece uçuşuna kadar 3 saatim var.
He's been up there for three hours, hasn't he?
Üç saattir orada asılı, değil mi?
It's the only song that's come in clear in the last three hours.
Son üç saattir adam akıllı çeken tek şarkı bu.
My oldest son found that three hours ago on my front doorstep.
Büyük oğlum bunu üç saat önce ön kapının eşiğinde bulmuş.
That is the tree that we just passed by three hours ago.
Üç saat önce yanından geçtiğimiz ağaç.
Three hours later, poof. We're here.
Üç saat sonra gelmiş oluyoruz.
We've been on this thing for, like, three hours...
Üç saattir bu şeyin içindeyiz.
I've queued up for three hours, only to be called fat and ugly by your member of staff over there.
Şuradaki personeliniz tarafından sırf şişman ve çirkin denilmek için üç saat sıra bekledim.
I made fun of him yesterday for, like, three hours.
Dün 3 saat falan taşak geçtim herifle.
You have three hours to gather the money.
Parayı toplamak için üç saatin var.
Surgery should take about three hours. Good.
- Ameliyat üç saat civarında sürecek.
That's only three hours away.
Buradan sadece üç saatlik mesafedeler.
From now on, I am texting you AG every three hours.
Bundan böyle her üç saatte bir sana HŞY mesajları atacağım.
It doesn't leave for another three hours.
Daha üç saat kalkmayacak.
Well, it's in three hours, actually, and, uh...
Kızımın düğünü üç saat içinde başlıyor.
Couldn't have been more than three hours ago.
Üç saatten fazla olamaz.
Annie, your flight to Vienna leaves in three hours.
Annie, uçağın Viyana'ya üç saat sonra kalkıyor.
I've been trying to reach someone at the prison for the last three hours.
Üç saattir hapishaneden birilerine ulaşmaya çalışıyordum.
Bean stayed lively for three hours.
Bean üç saat boyunca aktif kaldı.
You've been three hours.
- Üç saat geçti.
I just spent three hours answering questions on whether or not I plan to assassinate the president.
Tam 3 saat boyunca başkana suikast planı yapıp yapmadığıma dair soruları yanıtladım.
They questioned me for almost three hours today.
Bugün neredeyse üç saat beni sorguladılar.
JAMES'S DICK IS SO SMALL THAT I HAD TO SUCK IT FOR, LIKE, THREE HOURS JUST TO GET HIM HARD.
James'in o kadar küçük bir aleti var ki kalksın diye 3 saat yaladım.
BECAUSE HE HAD TROUBLE FINDING A TUXEDO THAT CHANGED IN SIZES EVERY THREE HOURS. OOH!
Jonah gösteriye son anda yetişti çünkü 3 saatte bir boyut değiştiren bir smokin bulamadı.
We've been driving around for about three hours.
3 saattir ortalıkta geziyoruz.
So, that leaves over three hours unaccounted for.
Yani, hesapta olmayan 3 saat var.
It would be child's play, for example, to hack the hard drive which stores and records security footage in a Midtown restaurant and add three hours to the date-time stamp.
Midtown'daki bir retoranın güvenlik kayıtlarını saklayan ve kaydeden hard diske sızıp, zaman damgasına 3 saat eklemek çocuk oyuncağı olurdu.
Well, you have three hours.
Üç saatin var.
Besides, you have three hours to turn me into a fully fledged showgirl, perhaps with a Spanish accent?
Hem, beni tam bir gösteri kızına dönüştürmek için üç saatin var. Belki İspanyol aksanım bile olur?
Presser's in three hours.
Toplantı üç saat sonra.
You know they held my brother at the station for over three hours?
Kardeşimi üç saatten fazladır karakolda tutmuşlar.
And two were to the same guy who spent three hours in the back room deciding.
İki tanesi de arka odada seçmek için üç saat harcayan bir adam tarafından satın alındı.
You've had Dad for three hours and you've turned into Mom.
Babam sadee üç saattir burada ama sen anneme dönmüşsün.
- Three hours.
- Üç saat.
By the elevator at the footbridge in about three hours.
Üç saat sonra üst geçidin oradaki asansörün önünde ol.
The first picture came yesterday, and this three hours ago.
İlk fotoğraf dün gelmiş, bu da üç saat önce geldi.
And this is you, following him outside of a coffee shop. Three hours later, he was dead.
Bu da onun arkasından kahve dükkânından çıkan senin resmin.
IT WAS, LIKE, THREE HOURS AND NEITHER OF US WAS IN IT.
Hepimizin yaşanmamış saymak istediği bir üç saatti.
Man, I waited, like, three hours.
Üç saat falan bekledim.
It's been three hours.
Üç saat oldu.
Three hours.
Üç saat içinde.
- That's three and a half hours.
- Yani üç buçuk saat eder.
Three or four hours.
Üç ya da dört saat.
Oh, no, you got me for another three and half hours, pal.
Olmaz. Üç buçuk saat daha kurtuluşun yok benden.
Look, you can make it to Delhi from there easy in three or four hours, but you got to move right now.
Bak, Delhi'ye geç o zaman. Daha 3-4 saat vaktin var. Ama hemen yola koyulman lazım.
Some whack-job has taken out three cops in the last 24 hours.
Saçma salak bir iş yüzünden son bir gün içinde üç polis öldü.
I have to eat every three-and-a-half hours.
- Üç buçuk saatte bir yemem gerekiyor.
He was shot in the chest three times at close range approximately two hours ago, give or take.
Göğsüne yakın mesafeden üç el ateş edilmiş. Aşağı yukarı iki saat önce.
Yeah, but the last three nights straight, I had eight hours of shut-eye.
Evet ama üç gece üst üste 8 saat uyudum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]