To your knowledge traducir turco
449 traducción paralela
Not to your knowledge, perhaps.
Bildiğiniz kadarıyla öyle demek.
There's no reason, to your knowledge why a band of Apache should go on the warpath?
Sizce bir grup Apaçi'nin savaş yoluna çıkmalarının mantıklı bir nedeni yok mu?
And to your knowledge the sack was never returned?
Ve sizin bildiğinize göre de bu çuval hiç geri verilmedi.
And to your knowledge it was never returned to your brother?
Ve sizin bildiğiniz kadarıyla da kardeşinize geri verilmedi.
To your knowledge, Major, have there been any recommendations... made to the general staff with respect to safety measures for the air service?
Bilgi için soruyorum, Binbaşı, üst yönetime hava kuvvetlerinin... daha güvenli hale getirilmesi için tavsiyelerde bulunuldu mu?
Now, Colonel, to your knowledge, are you the only American officer in the army today that wears such decorations?
Pekala, Albay size göre, Bunları takan tek Amerikalı subay siz misiniz?
Major, to your knowledge, have any other ex-members of your patrol had similar dreams?
Binbaşı, bu kabusları ekibinizin eski üyelerinden... gören başkaları olup olmadığına dair bilginiz var mı?
- To your knowledge, has he ever had any difficulty making decisions?
- Karar almakta zorlandı mı? Hayır, efendim.
I'll concede to your knowledge. I don't know.
- Bu konuda size güvenmek durumundayım, çünkü benim bir fikrim yok.
To your knowledge... did Dr. Collier ever prescribe these drugs for Mrs. Donner?
Sizce, Dr. Collier bu uyuşturucuları Bayan Donner'a hiç yazar mıydı?
Knowledge, economics, religion, government, ideology, we gave all that to you, and in doing so, we've prodded your advancement.
Ekonomi. Din. Hükümet.
Now you, Harding, are to assist Gordon with his fuel problem... and place your knowledge of poison gas at our disposal.
Sana gelince Harding, sen de Gordon'a yakıt probleminde yardımcı olup zehirli gazlar konusundaki bilgini bizim için kullanacaksın.
Have you the knowledge and the strength... to fight for his life and for your own as one will have to fight?
Hem kendi hayatın için hem de Pres'in hayatı için savaşacak sahip olunması gereken güç ve bilgiye sahip misin?
And I'm willing to admit that these raids may have occurred without your knowledge.
Ve ayrıca bu saldırıların senin bilgin olmadan yapıldığını da kabul ediyorum.
I have, too, seen you reaching to the high place of knowledge and get your star under your fingertips.
Bilginin yüksek mertebesine eriştiğini ve parmak uçlarınla yıldızına ulaştığını gördüm.
This is inexplicable even to you with your vast ecclesiastical knowledge.
Tüm dini bilgine rağmen bu senin için bile açıklanamaz bir şey.
From your knowledge of the prisoner how would you expect him to receive that news?
Tutukluyu tanıdığınız kadarıyla bu haberi nasıl karşılamasını bekliyordunuz?
I am hiring your specialized knowledge, your ability to move about in the underworld.
Özel bilgilerini ve yeraltı dünyasına sızma becerini kiralıyorum.
To the best of your knowledge?
Bildiğiniz kadarıyla?
With your knowledge of the legend, I made certain you ought to know.
Efsane hakkındaki bilginize bakarak, başka şeyler bildiğinize eminim.
It destroyed him and your mother because he ventured into areas of knowledge where man is not meant to go.
Onu ve anneni mahvetmişti çünkü o hiçbir insanın girmemesi gereken alanlara cesaretle girmişti.
Your Honour, the court has ruled out any evidence as to scientific knowledge or the Darwinian theory.
Sayın yargıç, mahkeme Darwin teorisi ve bilimsel verilerle ilgili tüm şahitlikleri reddetmişti.
However, since you did survive the crash... had you managed to make your way back down that mountain you might have given knowledge of what you had seen.
Balon kazasından sağ kalmışken dağdan aşağı inmeyi başarıp gördüklerinizi insanlara anlatma riskini göze alamazdım.
But to the best of your knowledge, that was the crew of flight 107 when they took off from buffalo at 11 : 30 this morning?
Eski çekiciliğime döneceğim, işi alacağım ve 7'de evde olacağım.
He's a lanky-looking piece of business but I bow to your superior knowledge.
Biraz uzun boylu ve zayıf görünüyor ama senin bu konudaki üstün bilgine boyun eğiyorum.
I'm afraid your technical knowledge isn't up to standard.
Maalesef teknik bilginiz yeterli değil.
We would like to be able to appreciate the extent of your knowledge about us.
Hakkımızda bildiklerinizin boyutunu takdir etmek istiyoruz.
You're not going to work with me, Professor, if that is the extent of your knowledge.
Bilgi birikiminiz bununla sınırlıysa benimle çalışamazsınız, Profesör.
It's common knowledge that something happened to your friendship.
Ama dostluğunuza bir şeyler olduğunu çevreniz biliyor.
Mary was brought on the mission without your knowledge because I needed her... to get me into the castle.
Mary sizin bilginiz olmaksızın bu göreve getirildi, çünkü şatoya girmek için... ona ihtiyacım vardı.
Your civilisation is yet too immature to have knowledge of value to us.
Medeniyetiniz o kadar az gelişmiş ki, bilgi değeri taşımıyor.
For some time, the works have seemed to be besieged... and I know very well that none of this could have taken place... without your full knowledge.
Bir süredir fabrika kuşatma altında... ve bunların senin bilgin haricinde olamayacağını... pekala biliyorum.
I would advise you to increase your knowledge.
- Bilgini geliştirmeni öneririm.
But you used your knowledge to hide better.
Fakat sen bildiklerini, daha iyi saklamak için kullandın.
Only what you've been telling us all along. The circus ape is incapable of human speech and, to the best of your knowledge, he's never uttered a word.
Sadece söyledikleriniz- - sirk maymunu konuşma yeteneğine sahip değil, ve bilginiz dahilinde hiçbir şey söylemedi.
I see, in this case I'm sure yesterday at the time of the crime you were on location to improve your knowledge.
Demek ki cinayet saatinde bilgi sahibi olmak için oradaydın.
No, you're not going to be around... to put your newfound knowledge to use.
Yeni öğrendiklerinizi kullanmak üzere... ortalıkta olmayacaksınızortalıkta
You submitted to it patiently and without complaint... in the certain knowledge that your sins would be forgiven... through the death on the cross of your Lord, Jesus Christ.
Sen bunlara isyan etmeden ve günahlarının bağışlanacağını bilerek itaatkar bir şekilde boyun eğdin lordumuzun, İsa'nın çarmıhındaki ölümden sonra bağışlanacağını.
You shouldn't use your knowledge to fight others.
Bilgini başkalarıyla savaşmak için kullansan iyi olur.
Lend us your ear listen to the wise men, and give your heart to my knowledge.
Kulağını bize ver ve bu bilge adamları dinle, ve kalbini benim bilgime aç.
Your knowledge of English makes you an ideal choice to go into his service and find out whether or not he is a spy.
İngilizce biliyor olman... bu işte bir avantaj. Onun hizmetine girecek... ve casus olup olmadığını öğreneceksin.
Explore our island paradise, secure in the knowledge that it belongs to you and your fellow passengers alone.
Adamızın cennetvari güzelliğini keşfedin. Ve sadece size ve dostlarınıza ait olduğundan en ufak şüpheniz olmasın.
It's your letter, you stick to it... and if it's read in the House, I'll deny all knowledge of it and excuse you on the grounds of mental incompetence brought on by extreme old age.
Ne yapacağımı sana söyleyeyim. O senin mektubun, seni bağlar Senato'da okunursa, neyi içeriyorsa içersin inkar ederim ve senin aşırı yaşlılıktan kaynaklanan zihinsel yetersizliğini gerekçe gösteririm.
However, if I choose to attempt to have carnal knowledge of that gorgeous bod that'll be her option, my problem, and none of your business.
Ama o muhteşem vücutlu kadınla samimi bir ilişkiye girmeyi tercih edersem de bu onun kararı, benim sorunum olur ve seni ilgilendirmez.
So you have no knowledge of how your car got to where we found it?
Yani arabanızın onu bulduğumuz yere nasıl geldiğiyle ilgili bir bilginiz yok?
The ultimate knowledge. To become an animal. To feel it inside your body and your brain.
Bedeninin ve beyninin içinde bunu hissederek hiçbir insanın daha önce bilmediği, bir hayvana dönüşmenin nihai bilgisiyle geri döneceksin.
Yes... I am going to kill you. But I want you to die with the knowledge that all your efforts have gone for nothing!
Birazdan seni öldüreceğim ama senin, tüm çabalarının boşa gittiğini bilerek ölmeni istiyorum.
The knowledge that I have of matters, physical and historical I have given you fully on your voyage to your new home.
Bildiklerimi... fiziksel ve tarihsel gerçekler hakkındaki her şeyi... yeni evine doğru çıktığın yolculukta yanına verdim.
However, there will be gaps in your knowledge which may expose you to danger.
Bununla birlikte bazı bilgiler sizi tehlikeye düşürecek boşlukları da içeriyor.
If we were to come to Stoke Moran today, could we see over these rooms without the knowledge of your stepfather?
Eğer bugün Stoke Moran'a gelseydik, üvey babanızın haberi olmadan olayın geçtiği odaları gözden geçirebilir miydik?
Until the Federation Council makes policy, you are all under orders not to discuss with anyone your knowledge of Genesis.
Federasyon Meclisi politikasını belirleyene kadar hepiniz Yaradılış'la ilgili bildiklerinizi kendinize saklayacaksınız.