To you too traducir turco
26,227 traducción paralela
I'm gonna try not to hold onto you too tight, okay?
Sana fazla sıkı tutunmamaya çalışacağım.
Is it too soon to say "I love you"?
"Seni seviyorum" demek için çok mu erken?
You took an oath and too goody-two-shoes to break it.
Bir yemin ettin ve o yemini bozmayacak kadar dürüstsün.
Boom. Last time you were going to assemble them in one of 3 locations, and you're too compulsive to deviate.
Geçen sefer üç mekandan birinde toplanacaktınız ve plandan sapmayacak kadar takıntılısın.
Even though you came to Rome, it was too intense and you're only with me for now?
Roma'ya beraber gelmenize, ilişkinizin çok yoğun olmasına ve benimle şimdilik beraber olmana rağmen mi?
I've only met you, too, to be fair.
- Seninle de yeni tanıştım aslında.
I want you to thrive, too.
Ben de senin başarılı olmanı istiyorum.
Morning to you, too.
Sana da günaydın.
What's something you're afraid is too much to tell me?
Fazla konuşmaktan korktuğun şey ne?
Okay, look, it's way too early for you to be this keyed.
Tamam, böyle heyecanlı olman için fazla erken bir zaman.
You're too close to see him as he really is.
Gerçekte olduğu kişi olarak görmeye çok yakınsın.
Hanna, if you want to it's still not too late to go to the police.
Hanna, bir şey yapmak istiyorsan hala polise gitmek için çok geç değil.
No, only after you've already left because if I get to the train station too early it will screw up our whole timeline.
Hayır, çıktıktan hemen sonra çünkü tren istasyonuna çok erken varırsam bu bütün programımızı bozar.
But you know I like to think of him as my dad too.
Ama bilirsin, onu kendi babam gibi görüyorum.
I'm lucky to have you too.
Sana sahip olduğum için de çok şanslıyım.
I'm... I'm dying. I'm dying to start working with you too!
- Ben de seninle çalışmaya başlamak için ölüyorum!
If you think it was too quick, you have your man Bos to thank.
Eğer çok çabuk olduğunu düşünüyorsan adamın Bos'a teşekkür etmelisin.
I'm just too far away to help you out.
Sana yardım etmek için çok uzak.
And part of me wants to do something about it, part of me thinks that, you know what, life can be cruel sometimes, too,
Bir parçam bu konuda bir şeyler yapmak istiyor. Bir parçam da " hayat bazen bu kadar acımasız olabilir, belki o da bunu öğrenip...
I look forward to it, too, more than you even know.
Ben de sabırsızlanıyorum.
And it's not the first time. We do have a history of being disappointed by our partners, but what's to say you won't disappoint us, too?
Ortaklarımızın geçmişte bizi hayal kırıklığına uğratmışlığı var ama sizin de bizi hayal kırıklığına uğratmayacağınızı nasıl bileceğiz?
Ahmed, I want you to go, too.
Ahmed, senin de gitmeni istiyorum.
You need to figure out what that was and come clean before it's too late.
Bunun ne olduğunu bulmalı Ve çok geç olmadan itiraf etmelisin.
Hey, before we change too much, you want to knock one out?
Çok da değişmeden bir posta daha atalım mı?
So for the rest of your remaining days, you will have to chase those vampires to the ends of the Earth until you're too old and too weak, and, you know what, you'll probably die before you can finish the task
Geriye kalan günlerinin hepsinde bu.. vampirleri Dünya'nın sonuna takip edeceksin.. taki çok yaşlı, zayıf düşene kadar.
Not too hard to find you, seeing as you've left a trail of vampire corpses across the southeast.
Güneydoğu yakasında, bıraktığın vampir cesetlerini takip etmeye başlayınca çok da zor olmadı aslında.
I just wanted to say thank you, before it was too late.
Çok geç olmadan sana, teşekkür etmek istiyorum.
Because you love her too much, and there's nothing wrong with that, and I love you, and the thought of you getting hurt... it's not an option that I'm willing to entertain.
Çünkü onu çok seviyorsun ve bunda yanlış hiçbir şey yok.. Aynı benim seni sevdiğim halde bir şekilde incitmeyi başardığım gibi.. Bu aklımda bile olmayan bir şey oysa.
Oh, nice to meet you, too.
Memnun oldum.
What, you're too tough to answer questions?
Sorulara cevap vermeyecek kadar kabadayı mısın?
You know, your mom and I struggled with this, too, about, [sighs] about what to say to you, if we should say anything.
Annen ve ben de bununla mücadele ettik. Sana ne söyleyeceğimiz hakkında bir şey söylemeliysek eğer.
A-All he wants is an apology, a-and you're too concerned about being right to - - to give him one.
Onun tek istediği bir özür. Siz bunu ona söylemek doğru mu diye çok endişe ediyorsunuz.
You drive all the way back out here to tell me that I ruined our honeymoon, too?
Buraya balayımızı da... mahvettiğimi söylemek için mi geldin?
I want to be with you too, Mags.
Ben de seninle olmak istiyorum Mags.
A good thing, too, because I know if they didn't, you wouldn't have the money for me to fix'em.
Bu iyi, çünkü aksi halde... onları tedavi etmem için verecek paran olmazdı.
And you're too young to be in here.
- İyiyim evlat.
I need to make things right, and you do, too.
İşleri yoluna sokmam gerek, senin de öyle.
I want to move on, Laurel, and I think you do, too.
Ben devam etmek istiyorum, Laurel, ve sen de bunu istiyorsun.
You gonna tell the police where to find her body, too?
Polise onun cesedinin de nerede olduğunu söyleyecek misin?
I spoke to Bonnie and Annalise, and they want you back, too.
Bonnie ve Annalise ile konuştum, onlar da geri dönmeni istiyorlar.
'Cause you're too lazy to go home after sex.
Çünkü seviştikten sonra eve gidemeyecek kadar tembelsin.
You think it's too soon to dive back into work after hitting rock bottom?
Sence dibe vurmuş bir haldeyken işe tekrar sıkıca sarılmak için çok mu erken?
Is that why you tried to kill her, too?
Bu yüzden de onu öldürmeye mi çalıştın?
Ms. Keating, perhaps you should take over so our witness isn't forced to be up here for too long.
Bayan Keating belki de artık devralmalısınız ki tanığımız burada dikilmeye zorlanmasın.
You finally want your shot to come at me, too?
Sonunda sen de mi bana vurma şansını denemek istedin?
And sometimes you just got to kick back, relax, and enjoy a movie with too many white people in it.
Bazen arkana yaslanman, rahatlaman ve beyazların olduğu bir filmin tadını çıkarman gerek.
You got a little too cute when you decided to stage the scene as if it was a carjacking gone wrong.
Olay yerini, olay sanki ters giden bir araba hırsızlığıymış gibi düzenlemeye karar verdiğinizde biraz fazla zekice davrandınız çünkü bu, onların ellerinde barut kalıntısı olacak demek oluyordu.
But you, you're either too slow or too stupid, so here you are, taking the beating that three men ought to take.
Ama sen ya çok yavaştın ya da çok aptalsın. İşte buradasın. Üç adamdan dayak yiyorsun.
Good to see you, too, sweetheart.
Ben de seni gördüğüme sevindim canım.
Is it too much to expect propriety from you?
Senden adap beklemek çok mu büyük bir şey?
Well, I thought about your pitch. And I realized that the chance to destroy you, was too good to pass up.
Haber önerinizi düşündüm ve seni mahvetmek için kaçırılmayacak kadar iyi bir fırsat olduğunu fark ettim.
to you 1078
to your 24
to your positions 16
to your health 109
to your knowledge 54
to your place 20
to your left 71
to your mother 18
to your family 22
to your right 61
to your 24
to your positions 16
to your health 109
to your knowledge 54
to your place 20
to your left 71
to your mother 18
to your family 22
to your right 61
to your father 32
to yourself 36
you too 3331
you took your time 70
you took everything from me 17
you took 32
you took an oath 26
you took it 81
toodles 51
took 50
to yourself 36
you too 3331
you took your time 70
you took everything from me 17
you took 32
you took an oath 26
you took it 81
toodles 51
took 50
too much 521
too sweet 17
too late 1299
took you long enough 124
too low 22
too long 209
toothpaste 44
too small 58
too big 68
too bad 1185
too sweet 17
too late 1299
took you long enough 124
too low 22
too long 209
toothpaste 44
too small 58
too big 68
too bad 1185
too soon 255
too much work 29
took off 44
took me 32
too soft 22
tooth comb 58
too strong 20
too young 67
toothpicks 17
too much work 29
took off 44
took me 32
too soft 22
tooth comb 58
too strong 20
too young 67
toothpicks 17