Unless of course traducir turco
1,212 traducción paralela
Unless of course...
Gerekmedikçe tabii...
Unless of course, it's yours.
Tabii, seninki değilse.
Unless of course you wish to find yourself at odds with everyone on the ship, not just Aeryn Sun and Crichton.
Tabii elbette yalnızca Aeryn Sun ve Crichton ile değil, Gemideki herkesle karşı karşıya bulmak istemiyorsan.
Unless of course he's too embarassed.
Elbette anlatamayacak kadar utanmıyorsa.
Unless of course, you want to stay.
Tabii ki eğer kalmak istemiyorsan.
Your friend will breathe her last... when the sun is at its peak... unless of course, you want to save her?
Güneş tepeye ulaştığında, arkadaşın son nefesini verecek. Tabii onu kurtarmak istemiyorsan.
Unless of course I'm discovered and become a movie star.
Tabi keşfedilip bir film yıldızı olmazsam.
Unless of course he's...
Tabii eğer...
Unless, of course, somebody comes up with 6-minute abs.
Tabi.. birisi 6 dakikalık olanla çıkarsa o zaman işiniz kötü ha?
- I shall fight the duel in his stead unless Mr. Simpson is willing to withdraw his accusation, of course.
- Onun yerine ben katılacağım Tabi Bay Simpson ithamlarını geri almıyorsa, tabi.
- I promise. Unless, of course, I hook up with some cute, little blue-eyed journalist. Then you might have to fend for yourself.
Mavi gözlü, şirin bir gazeteci ile çıkmaya başlamazsam.
That is of course Unless the horse is the famous Mr. Ed
Eğer bu at ünlü Bay Ed değilse
- Unless, of course, you want Mollari.
- Mollari'yi istiyorsanız başka.
Unless, of course, you're afraid.
tabi, eğer, korkmuyorsan.
Unless, of course, your parents have dedicated at least a wing or two to an Ivy League institution in which case your tragic, East Coast aristocratic, social alcoholic fate has already been sealed.
... sizin trajik, doğu yakası aristokratı, sosyal alkolik kaderinizi garantileyecek... bir şey yapmamışsa, mesela Ivy League'den bir üniversiteye bir ya da iki ek bina tahsis etmemiş ise.
Unless, of course,
Yani, tabiki,
That's, of course, unless some hunk of manhood happens to come by and save her.
İri kıyım bir adam gelip onu kurtarmazsa tabii.
Unless, of course, she bought one on the way over here.
Tabii. Roz kürk getirmediyse.
Unless, of course, you're looking forward to rejoining the collective.
Tabii sen kollektife tekrar katılmadıkça.
I'm just asking questions... because I'm not supposed to get involved in the internal affairs of alien worlds... unless, of course, someone makes a direct request.
Ben sadece soruyorum çünkü yabancı dünyaların iç işlerine karışmayı düşünemem elbette bunu birisi benden doğrudan istemedikçe.
Unless, of course, they're replying to an editorial.
Eğer, elbette, bir yasa tasarısına karşı çıkmadıkları sürece.
Unless, of course, they want it to.
Tabi eğer onlar istemezse.
That is, unless, of course, you pay me... one hundred billion dollars.
Bana ödeme yapmadığınız sürece... 100 milyar dolar.
Unless, of course, you're too heartbroken.
Çok üzgün olmadığın takdirde.
Unless, of course you got your own truck.
Tabii kendi kamyonun yoksa.
- Unless, of course, you're me.
Tabi eğer benimle birlikte değilsen. İyi geldi.
Unless, of course, you count Mr Pointy.
Tabi eğer Bay Sivri'yi saymazsak.
I mean, unless I died, which, of course, would automatically... Unbind your powers.
Yani, eğer ölürsem, tabi ki, bu otomatik olarak... güçlerinizi geri verir.
- Unless, of course you now feel uncomfortable talking to him about your sex life, considering....
Tabii şeyi göz önüne alırsak, seks hayatını onunla konuşmaktan rahatsızlık duyuyorsan,...
Of course it is, unless the valiant Doctor swings into action, right?
Elbette,... Kahraman Doktor hemen harekete geçer, doğru mu?
You. I'll see sometime before autumn. You know. unless. of course.
Acil tasarlaman gereken başka şey olmazsa sonbaharda görüşürüz belki.
I don't know, 2,000.... Unless, of course, you'd prefer the Fellation Blowfish.
Bilemiyorum, 2,000.... eğer, tabii, oral seks yapan sazan istersen başka.
Unless, of course, we killed him again.
Tabii, biz onu tekrar öldürmezsek.
Unless of course, he had lessons in the Sultan's prison.
Vlad Dracula'nın şimdiye kadar öğrenmiş olmamasından şüpheliyim.
Unless, of course, they're stealing it right now.
Tabi, eğer şu anda çalmıyorlarsa.
Unless, of course, there's something that you want to explain.
Tabii açıklamak istediğin bir şey varsa başka.
Unless, of course....
Tabii ki sen...
Unless, of course what?
Tabii ki ben ne?
Unless, of course, the boat does that.
Tabi tekne böyle yapmadığı sürece.
Unless, of course, you want me to go.
Tabi, benim gitmemi istemiyorsan.
Unless, of course, Leon can play the bagpipe.
Leon gayda çalıyorsa başka tabii.
Unless, of course, war were declared.
Ancak savaş çıkmazsa tabii ki.
- Unless, of course, there is no guy.
- Tabi erkek arkadaşın yoksa o başka. - Hayır.
Unless, of course, I'm hitting too close to home.
Tabii ki çok ileri gitmediğim sürece.
- Unless, of course, you want to be my remote control for the night?
- Tabiki sen bu akşam benim uzak kumandam olmak istemedikçe?
Unless, of course, you've already found Betty Templeton.
Tabi eğer sen Betty Templeton'ı bulduysan o başka.
Well, I'm afraid that I have done all that I can do unless you know how to get ahold of diazepam or phenobarbital other than the nearest hospital which is where we should be, of course.
Ben yapabileceğim her şeyi yaptım. Kas gevşetici, sakinleştirici ya da benzer bir ilaç yoksa... Şu anda en yakın hastanede olmamız gerekirdi.
That is, unless, of course, you're willing to offer me something in return.
Tabii, karşılığında benim için bir şey yapmaya razı olursan değişir.
I think you're on tomorrow's menu unless, of course, you can come up with a morsel tastier than yourself like this Zebra, perhaps, or... some of her friends.
Sanırım yarınki menüde olursun Ah, tabi, senden daha leziz birşey bulursan o başka Şu Zebra, mesela, ya da arkadaşlarından birileri.
Unless, of course, we go with your approach... barging in face first, guns blazing, gettin'your friends shot in the ass.
Tabii senin yaklaşımını benimsemezsek... yani silah elde paldır küldür ortaya atılıp dostlarımızı vurdurmazsak.
Unless, of course, you were to let me in.
Tabi, beni içeri alırsan başka.
of course 48716
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471
of course you will 145
of course i have 140
of course you are 582
of course you didn't 108
of course there is 125
of course he is 228
of course he did 242
of course i didn't 70
of course he does 186
of course you will 145
of course i have 140
of course you are 582
of course you didn't 108
of course there is 125
of course he is 228
of course he did 242
of course i didn't 70
of course he does 186