English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We're talking about

We're talking about traducir turco

5,833 traducción paralela
They say they're fine, and even if I-I don't look it, you say I look well, and in that way, we avoid talking about something we can do nothing about.
İyiyim derler. Öyle görünmeseler bile öyleyim derler. Bu bir açıdan elimizden gelmeyen bir şeyle ilgili konuşmadan kaçmak demektir.
We're talking about running away out of here.
Buradan nasıl kaçacağımızı konuşuyorduk.
This is your life we're talking about here.
Burada konuştuğumuz senin hayatın.
Mr. Martin, we're not sure what your talking about.
Bay Martin, ne konuştuğunuz hakkında emin değiliz.
But this is sara we're talking about.
Kabalık ettim. Ama Sara'dan bahsediyoruz.
We're talking about winning a world war. You're thinking about signatures on forms?
Dünya savaşını kazanmaya çalışırken formdaki imzanı mı düşünüyorsun?
We're talking about his Elite
Onun Saray Muhafızları'ndan bahsediyoruz.
We're-we're talking about police officers from Juárez.
Burada, Juarez'deki polislerden bahsediyoruz.
NOW WE'RE TALKING ABOUT TIME SCALES
Ancak bir gün kara delikler bile yok olacak.
We're not talking about a few million.
Birkaç milyondan bahsetmiyoruz.
This is Louis we're talking about.
Louis'ten bahsediyoruz.
Hey! We're talking about important things!
Hey, önemli şeylerden bahsediyoruz!
We're talking about getting you a car, so you do need to practice more.
Sana araba almak için konuşuyorduk, yani senin de pratiğe ihtiyacın var.
The issue that we're talking about is that there are these chronic diseases related to obesity and diabetes... heart disease, many cancers, gout, hypertension, high blood pressure, possibly Alzheimer's disease.
Bahsettiğimiz problem bazı kronik hastalıklara ilişkin bir problemdir bunlar obezite ve şeker hastalığı, kalp hastalıkları, kanser türlerinin çoğu, gut, hipertansiyon, yüksek tansiyon, ve muhtemelen Alzheimer's hastalığı
We're all talking about it.
Hepimiz bunun hakkında konuşuyoruz.
Except we're not just talking about prostitution, are we?
Hemde sadece fuhuş olayından bahsetmiyoruz, değil mi?
We're talking about murder.
Cinayetten de bahsediyoruz.
We're talking about bugs, right?
Böceklerden bahsediyoruz değil mi?
I think that she is talking to somebody on the outside about which way we're all leaning.
Bence dışarıdan biriyle hangi yola gittiğimiz hakkında konuşuyor.
You sure we're talking about the same kid?
Aynı çocuktan bahsettiğimize emin miyiz?
And you'd be on your own. We're talking about witnesses who may have disappeared, the recollections that may have changed, evidence that may have been destroyed.
ve kendi başına olursun. tanıklardan bahsediyoruz kim yok edebilir ki, hatıralar değişebilir deliller yok olabilir yada değiştirilebilir.
But we're talking about humiliating a great cop a few months short of retirement.
fakat burada harika geçmişi olan kahraman bir polisten söz ediyoruz birkaç ay önceden emekliliği hakeden bir polis.
Come on, Harvey, this is Jessica we're talking about.
Hadi ama Harvey. Burada Jessica'dan bahsediyoruz.
Even though the Luison has a pretty distinct body odor, we're talking about a courthouse, here.
Luison'un keskin bir kokusu olsa da koskoca mahkeme salonu sonuçta.
Crystal, we're talking about an imminent attack on U.S. soil.
Crystal, burada Amerika topraklarına yapılması an meselesi bir saldırıdan bahsediyoruz.
Well, this is Annie we're talking about.
Bahsettiğimiz kişi Annie.
That's what everybody says when they know exactly what we're talking about but they don't want to admit it.
Herkes tam olarak bildikleri bir şeyi biz söylediğimizde böyle derler ama itiraf etmek istemezler.
We don't even know what kind of weapons we're talking about here.
Burada ne tür silahlar hakkında konuştuğumuzu... -... dahi bilmiyoruz.
This is Saul we're talking about.
Burada Saul'dan bahsediyoruz.
Is this one of those things where we're talking about Herb but we're actually talking about something else? - No, I was talking about Herb.
Bu, Herb hakkında konuşuyoruz ama aslında başka bir şey hakkında konuşuyoruz durumu mu?
If you're talking about Peter Quinn, we're leaving without him.
Peter Quinn'den bahsediyorsan, onsuz ayrılacağız.
We're done talking about this when the person who actually murdered Thomas and Martha Wayne is in jail, not the person we killed for it.
Thomas ve Martha Wayne'in gerçek katili hapse girince bu işi çözmüş olacağız. - Suçlayıp öldürdüğümüz adam değil.
We're talking about Bullock here.
- Evet, Bullock'tan bahsediyorum.
It's not like we're talking about Mother Teresa here.
Burada Rahibe Teresa'dan bahsetmiyoruz.
We're not talking about me. Talk about you.
Benim hakkimda olmasin da... senden bahsedelim.
I don't know what you're talking about, we... we never had a chance.
Neden bahsettigini anlamiyorum.
We're talking about paragraph 18D.
Biz, paragraf 18D den bahsediyoruz.
I mean, I like this fella, but... we're talking about a warehouse on the river.
Bu çocuğu seviyorum ama, deniz kenarındaki bir depodan bahsediyoruz.
We're talking about tens of millions of Americans, who weren't suspected of doing anything, who were surveilled in this way.
Cuma On milyonlarca Amerikalının bir şey yaptığından şüphelenmese de bu şekilde gözetlenmesinden bahsediyoruz.
So when we say that the trial wouldn't be fair, we're not talking about what human rights lawyers think of as fair trial practices.
Dolayısıyla duruşmanın adil olmayacağını söylediğimizde insan hakları savunucusu avukatlar olarak..
We're talking about some great evil beyond imagining.
Hayal bile edemeyeceğimiz büyük bir kötülükten bahsediyoruz.
It's nice spending time together, just us, like we used to. Yeah, except now we're talking about day care rather than sex.
Ama şimdi seks yerine kreşlerden bahsediyoruz.
But this isn't a hurting, confused child we're talking about.
Ama incinmiş, kafası karışık birinden bahsetmiyoruz burada.
Because if we lose this, we're not just talking about more time in prison.
Çünkü, eğer kaybedersek... burada daha uzun süreli bir cezadan bahsetmiyoruz.
We're talking about laundry and a ruler!
Çamaşır yıkama ve cetvelden söz ediyoruz!
Not what we're talking about, Toby.
Şu anda konumuz bu değil Toby.
Wait, wait... we're talking about the Detective Halstead that killed my brother?
Dur, bekle... burada bahsettiğimiz kişi, dedektif Halstead mı, hani şu kardeşimi öldüren?
Eliza, this is Henry we're talking about, right?
Eliza, konuştuğumuz kişi Henry, değil mi?
- I wanted to make sure we're talking about the same Steve McGarrett, so...
Ben de aynı Steve McGarrett'tan bahsettiğimizden emin olmak istedim.
Hey, we're really sorry that you overheard us talking about you.
Senin hakkında konuştuklarımıza kulak misafiri olduğunu için gerçekten üzgünüz.
I just want you to be aware of what we're talking about.
İsteyip istemediğine dikkatini çekmek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]