What you like traducir turco
34,290 traducción paralela
Cook what you like, don't ask me.
Ne istersen pişir, bana sorma.
I don't even know what you like anymore.
Artık neye benzediğini bile bilmiyorum.
What? You're like 50.
Elli yaşında falansın sen.
but not, like, "Pig Money," if you know what I mean.
Hadi git ve getir. Kanun böyle.
What the hell happened to you? You used to be pretty, and now you look like the business end of a baboon's asshole. Thanks.
Burası aradaki boşluktur... yaşayanların dünyası ile ölüler diyarı arasındaki alan.
And what seemed like almost impossible to deal with, you know, became possible.
Böylece, yapılması neredeyse imkansız olarak görülen şeyler mümkün olur.
You mean like, um, what's his name?
Şey gibi mi, neydi adı?
I swear. But you knew what she was like.
Ama sen nasıl olduğunu biliyordun.
I'd tell you it tastes like chicken, but I don't really remember what chicken tastes like.
Sana tadının tavuğa benzediğini söylerdim ama, aslında tavuğun tadının neye benzediğini hatırlamıyorum.
Ms. Plemmons... what would someone say they didn't like about you?
Ms. Plemmons... Herhangi birisi sizin hangi özelliğinizi sevmezdi?
And what if I tell you that I like you.
Peki ya sana söylersem Seni sevdiğimi
I have photographs if you'd like to see what an 85-year-old man wearing only hiking boots looks like.
86 yaşındaki bir adamın yürüyüş botunun neye benzediğini görmek istersen elimde fotoğrafları var.
I-I would like to ask you... what are your intentions towards the captain?
Bir şey sormak istiyorum... Yüzbaşıya karşı niyetiniz nedir?
But hey, what did you think saving the world was gonna look like anyway.
Ama dünyayı kurtarmanın neye benzeyeceğini sanıyordun ki?
For the first time ever, you'll see what a typical production week is like for TV's 11th favorite family.
İlk kez olarak, televizyonların 11.favori ailesinin nasıl bir yapım haftası geçirdiğini göreceksiniz.
Oh, what'd you write it, like, on a computer?
Ne ile yazdın peki, bilgisayarda mı?
Okay, thank you, because, like, yes, I'm greased-up and, yes, I'm deaf, but what else am I?
Tamam, teşekkürler, çünkü, evet, yağa bulandım, ve, evet, ben sağırım, başka neyim ki zaten?
So now when something happens, it's like, " What else you got?
O yüzden hayatta başka şeyler de olduğunda şöyle söylüyorum " Sıradaki ne?
Okay, if I'm not aware of what you're doing, like, if you don't tell me,
Yaptığın şeyin farkında değilsem bana anlatmazsın.
You know what I'd like?
Şu an ne istiyorum biliyor musun?
What would you like to do?
Ne yapmak istersiniz?
What do you mean, someone like me?
Ne demek, benim gibi biri?
Do you have any idea what it's like to lose someone you love?
Sevdiğin birini kaybetmek nasıl bir şey bilir misin?
Would you like to see what happens to your little hero endeavor, hmm?
Küçük kahramanlık mücadelene ne olacağını görmek ister misin?
That was my favorite when I was, like, five. What are you talking about?
Bu benim sevdiğimdi, ben 5 yaşındayken.
You don't know what it's like!
Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun! Hayır.
No, I don't know exactly what it's like for you.
Ama senin için ne demek olduğunu biliyorum.
Having President Lincoln for a father, what is that like for you?
Babanızın Başkan Lincoln olması, sizin için ne ifade ediyor?
I see what you did. Ooh, I like her.
Ne yaptığını anladım.
For the first time ever... you can't imagine what it's like.
Nasıl bir şey olduğunu hayal bile edemezsiniz. O gerçekten iyi biri.
You don't know what it's like.
Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
Or did you just want to see what a successful business looks like?
Ya da sadece başarılı bir müessese nasıl görünüyor görmek mi istedin.
What, you're not even gonna say hello,'cause I look like garbage?
Ne, bok gibi gözüktüğüm için bir merhaba bile demeyecek misiniz?
What, what, are we supposed to, like, thank you?
Ne yani, şimdi sana teşekkür falan mı etmeliyiz?
He says you look like his third wife and that... What?
Dediğine göre 3. karısına benziyormuşsun ve neydi?
You ever wonder what it would be like to be out there in nature all by yourself.
Doğada yalnız yaşamanın nasıl olacağını düşündün mü hiç?
You just keep a perfectly-pressed outfit here at the station, what, like, in your locker?
Merkezde, dolabında tamamen ütülü giyecek kıyafet tutuyor musun?
What were you, like, a Compton Cougar?
Compton Cougar falan mıydın?
So then you know what it's like.
O halde nasıl bir his olduğunu biliyorsun.
I like what you and Malik are doing
Malik'le yaptıklarınızı beğendim.
I thought maybe you'd like to share what's going on with you.
Neler olduğu hakkında bir şeyler söylemek isteyeceğini düşünmüştüm.
I mean, you make peace with the fact that your kid may not be the best person in the world, but what do you do when you find out she steals, cheats, lies and spreads disease like a plague rat?
Çocuğun dünyadaki en iyi kişi olmasa bile, rahat bir yaşam verirsin ama çaldığını, aldattığını, yalan söylediğini ve hastalıklı bir sıçan gibi hastalık yaydığını anladığında ne yaparsın?
And so I just wonder what it must be like for you to not have any of those feelings about yourself.
Ve sonra senin kendinle ilgili bu duyguların olmamasının... sana nasıl hissettirdiğini merak etmeye başladım.
I'd figure you'd already know what the stories are like, given Henry's job.
Henry'nin işini göz önüne alındığında hikayelerin neye benzediğini bildiğini düşünüyorum.
You haven't any idea what it's like to raise a daughter, believe me.
Kız yetiştirmenin nasıl bir şey olduğunu hiç bilmiyorsun, inan bana.
Basically, when you pour your milk into your coffee, it creates millions of spiraling streams, but if you could rewind, unswirl the milk, you could see what the milk looked like before it hit the coffee.
Kısaca, kahvene süt eklediğinde milyonlarca spiral akıntı oluşur. Ama geri sarabilirsen, girdabı geri çevirebilirsen sütün kahve ile karışmadan önceki halini görebilirsin.
I don't know what's going on with you or when you last slept, but you don't get to barge in here, rave like a lunatic, and piss all over the carpet, so knock it off.
Senin sorunun ne bilmiyorum veya en son ne zaman uyuduğunu ama gelip buraya toslamak zorunda değilsin deli gibi bağırmak veya halının her yerini adımlamak.. ... yani kes şunu.
[Jo] When you were, like, in eighth grade, did you get what you were gonna be when you grow up?
Ortaokuldayken, büyüyünce ne olmak istedigine karar vermis miydin?
- Here, let me show you what we got. - Okay. - I like you.
- Elimizdekileri göstereyim.
But, like, what does she think you're doing right now?
Ama simdi - ne yaptigini saniyor?
I feel like I wouldn't have gotten so angry if... if you had just said exactly what you just said to me now.
Simdi söylediklerini o zaman söyleseydin bu kadar sinirlenmezdim sanirim.
what you doing 662
what you see is what you get 43
what you gonna do 218
what you're saying 36
what you mean 171
what you've done 36
what you looking for 39
what you doing there 22
what you talking about 132
what you waiting for 35
what you see is what you get 43
what you gonna do 218
what you're saying 36
what you mean 171
what you've done 36
what you looking for 39
what you doing there 22
what you talking about 132
what you waiting for 35