English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / Whose was it

Whose was it traducir turco

883 traducción paralela
Whose was it?
Bu kiminkiydi?
Whose was it?
Kimindi?
- Whose was it?
- Kimin kafası bu?
- Well, then whose was it?
- peki, çocuk kimden peki?
Whose car was it, your car or my car?
Kimin arabasıydı o, sizin mi benim mi?
Whose idea was it?
Bu kimin fikriydi?
His head felt as if it would explode in the throes of his suffering. He was compelled to commit acts beyond the control of his will, acts whose causes lay hidden deep within him. "
Bedeni acıdan kıvranırken, kafası patlayacak duruma gelmiş ve kontrol edemediği hareketler yapmaya zorlanıyordu.
First they didn't know whose it was... and then they saw the Paris label and did it start a commotion.
Önce kimin olduğunu anlamadılar. Sonra Paris etiketini gördüler. Bir tartışmaya neden oldu.
For Scrub White was a man... an American... in whose veins flowed the blood of pioneers... who braved the wilderness to make this great state what it is.
Scrub White canını dişine takmış damarlarında akan asil kanla bu çorak toprakları vatan yapmış eşsiz bir insan, saygıdeğer bir Amerikalıdır.
Behind it was the dynamic Adenoid Hynkel, whose genius ran the nation, whose ceaseless activity kept him occupied every moment of the day.
Adenoid Hynkel'in bu enerjisinin arkasında... tüm ülkeye mal olacak bir dahi yatıyordu. Yaptığı şeyler onu günün her anında fazlasıyla meşgul ediyordu.
And I asked whose house it was, and the old lady said, "That's Manderley."
Kimin evi olduğunu sorduğumda, yaşlı kadın, "O, Manderley'dir," demişti.
- Whose fault was it?
- Kimin hatasıydı o halde?
"Now, it happened that in Bagdad at this time, there was a dancing girl named Sherazade... whose skill and beauty... had made her the idol of the people."
"O zamanlar Bağdat'ta, Şehrazat adında dansçı bir kız varmış... Yeteneği ve güzelliği sayesinde insanlar ona taparmış."
She is Sherazade, whose dream it was to marry a king.
O, bir kralla evlenmeyi hayal eden dansçı kız Şehrazat.
If I want to help you, or I wanted to it wouldn't make any difference whose friend I was.
Size yardım eder veya etmeyi düşünürsem kimin arkadaşı olduğum hiç fark etmez.
When I asked her whose son it was, she said, "Why, it's yours, María."
Ona bu çocuğun kimin olduğunu sorduğumda, "Senin, Maria" dedi.
What beats me is that a man in your position, a magistrate... somebody whose job it is to judge other people - I wonder what sort of sentence you'd pass... if the Glue Man was brought before you and your friends on the bench?
Sizin mevkiinizdeki bir adam, bir yetkili amir görevi diğer insanları yargılamak olan bir kişi eğer ki siz ve arkadaşlarınızın karşısına Tutkal Adam çıkartılsaydı nasıl bir ceza verirdiniz acaba?
I know now how foolish and hopeless it was... but there was only one thing on my mind - the safety of a person whose life was dearer to me than my own.
Şu anda bunun ne kadar aptalca ve ümitsizce olduğunu biliyorum ancak akılımda sadece tek bir düşünce vardı o da hayatı benimkinden çok daha değerli birisinin güvenliği.
Whose idea was it to volunteer for this job?
Bu iş için gönüllü olmak kimin fikriydi?
I asked your daughter whose funeral it was.
Ona kimin cenazesi olduğunu ben sordum.
- Whose fault was it?
- Kimin hatasıydı?
International law specifies that an island belongs to the country whose citizen was first to set foot on it.
Kanunlara göre bir ada, hangi ülkenin vatandaşı ilk kez ayak basarsa - o ülkeye aittir.
But perhaps it was only a fleeting impulse whose very fervor made it suspect.
Ama belki de, onun aşırı coşkusunun şüpheli hale getirdiği... kısa süreli bir güdüydü.
Whose idea was it to run away from home anyway?
Evden kaçmak kimin fikriydi?
- But from whose pub was it?
- Ama kimin barından çıktın?
And when I awoke, I didn't know whose death it was.
Uyandığımda, kimin öldüğünü bilmiyordum.
Whose body was it, and where is it now?
Bu kimin cesedi, ve şimdi nerede?
You darn well know whose fault it was.
Kimin kabahati olduğunu pekâlâ biliyorsun.
I don't know whose it was.
Kimin olduğunu bilmiyorum.
- It was. - Whose?
- Öyleydi.
I didn't know whose car it was, but I did know it meant business : Big business :
Arabanın kime ait olduğunu bilmiyordum, fakat iş anlamına, büyük bir iş anlamına geldiğini biliyordum.
The one whose crate it was.
Sandığın sahibini.
I don't know whose idea it was to hang up a shingle spelling "horse and buggy", but, as for me, I won't invest in antiquity.
Hillsboro tabelası yerine "eski moda" yazan bir tabela asma fikrine sahip olan birini tanımıyorum. Bana gelince, ben geçmiş çağlara para yatırmayacağım.
At whose side it was my privilege to fight during the long and tragic years of the war between the states.
Uzun ve trajik geçen yıllar boyunca devam eden iç savaşta O benim tarafımda dövüştü.
Whose idea was it anyway to go for murder one, Dan Cole's?
Birinci dereceden cinayet kimin fikriydi, Dan Cole'nin mi?
Except perhaps a few professionals whose job it was to second guess.
İşi sonuçları değerlendirmek olan birkaç profesyonel dışında.
It was that young man whose mother pretends to be your cook.
O, size aşçılık oynayan kadının oğlu.
Whose voice was it?
Kimin sesiydi o?
It was just a matter of whose number came up... whose turn it was.
Olay tamamen kimin numarasının ya da sırasının geldiği ile alakalıydı.
a degenerate king, sickly infantes, idiots, dwarfs, cripples, clownish freaks dressed as princes whose job it was to laugh at themselves and amuse a court that lived outside the law, caught in a web of etiquette, plots and lies,
Yozlaşmış bir kral, hastalıklı prensler akıl hastaları, cüceler, sakatlar bir de ; görevleri, kendilerine gülmek ve kanunun kendilerine işlemediği yalan, gösteriş ve sadece kapalı kapılar ardında başkalarına itiraf edilen entrika ağlarıyla örülmüş hayatlar yaşayan özel kesimi eğlendirmek olan "prens" gibi giyinmiş ebleh soytarılarla doluydu.
It is beyond all doubt that he was paid through the medium... of the banking operation called Rolling Stone... whose procedure you will see fully described in Annex "A" to the report.
Rollign Stone adındaki bankacılık operasyonunda paralı olarak çalıştığına şüphe yok. Bunlar elinizdeki raporlarda var.
Is it the Englishman whose name was Frank Power?
Frank Power isimli ingiliz midir?
Is it the Frenchman whose name was Herbin?
Herbin isimli Fransız mıdır?
Whose bright idea was it to use dice like this behind my back?
Arkamdan böyle zar kullanmak kimin parlak fikriydi?
Well, whose idea was it to get bluebirds?
Peki bu kuşlar kimin fikriydi?
I know now how foolish and hopeless it was... but there was only one thing on my mind- - the safety of a person whose life was dearer to me than my own.
Şu anda bunun ne kadar aptalca ve ümitsizce olduğunu biliyorum ancak akılımda sadece tek bir düşünce vardı o da hayatı benimkinden çok daha değerli birisinin güvenliği.
No matter whose idea it was, they're all guilty!
Fikir kimin fikri olursa olsun, hepsi suçludur..!
That was a brilliant idea. - Whose idea was it to get this thing?
Bu şeyi getirmek kimin fikriydi peki, hatırlıyor musun?
I don't know whose fault it was.
Kimin hatasıydı bilmiyorum.
He asked me whose it was and I told him it was mine
Kimin olduğunu sordu, ben de benim olduğunu söyledim.
It was he who killed the governor... and he is now the president of the new provisional government... whose first act it was, to abolish slavery.
Valiyi o öldürdü ve artık yeni geçici hükümetin başkanı o ; ilk işi, köleliği kaldırmak oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]