English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / With a smile

With a smile traducir turco

874 traducción paralela
A picture with a smile - and perhaps, a tear.
Gülümseyen ve belki de gözü yaşlı bir resim.
This charming lady will sell you the song with a smile.
Bu güzel bayan, kocaman bir gülümseme ile beraber sözleri dağıtacak.
Service with a smile.
Müşteri velinimetimizdir!
"And with a smile, I'll see you in a while!"
"Kocaman bir gülümsemeyle, birazdan görüşürüz!"
As quick with a smile for friends as a knife for foes
Dostlarına karşı güler yüzünü, düşmanlarına ise bıçağını hemen gösterir.
With a smile and a song
Sıcak bir gülümseme ve şarkıyla
With a smile and a song
Hayat hep ileri doğru akar
You'll get further with a smile.
gülümseyerek daha fazlasını elde edersin.
She'll pay off with a smile.
Hiç düşünmeden parayı verecektir.
He left us with a smile on his lips, and his last words were :
Bizden ayrılırken gülümsüyordu, son sözleri ise...
Do what I do ; suffer with a smile.
Kızmak için biraz geç, dostum.
A samurai's wife sends off her man with a smile.
Bir samurayın karısı onu gülümsemeyle gönderir.
And the people kind with a smile for God.
Ve halkı kibar, Tanrı sevgisiyle tebessüm eder.
Didn't I walk in with a smile and a glad hand?
İçeriye gülümseyen ve samimi bir ifadeyle girmedim mi?
And he left me with a smile.
Dudaklarında bir gülümsemeyle ayrıldı.
You might convince me with a smile.
Belki bir gülücük verirsen kanabilirim.
WITH A SMILE THAT STRETCHED ACROSS THE STARS SAW TO IT THAT THEY GOT THEIR WISH
Dilekleri gerçekleşti ama yalnızca...
' - The cat, with a smile :
Kedi, gülümseyerek der ki :
But always with a smile.
Ama hep gülümseyerek.
Call out to passers-by with a smile.
Müşterileri güleryüzle karşılamanız lazım.
Dropped off with a smile on her lips.
Dudaklarında bir gülümseme ile gitti.
So, if I understand correctly you're telling me with a smile that 20 % didn't pass.
Bay Danışman yanlış anlamadıysam, Kalan % 20 si başarısız olmuş demektir değil mi?
" Boy, you take your punishment with a smile.
" Oğlum, cezanı gülümseyerek karşıla.
When he's trapped, I'll look at him with a smile.
Onu tuzağa düşürdüğümde, yüzüne bakıp güleceğim.
The Kannon looks at you with a smile because my and my Master's life is drained into it
Kannon heykeli sana bakıp gülümsüyor... Çünkü benim ve üstadın hayatı içine süzüldü.
Service with a smile.
Güler yüzlü hizmet.
Whatever the danger he would go on a mission with a smile on his lips.
Tehlike ne olursa olsun dudaklarında bir gülümsemeyle o gider.
I think that you'll find President Joo with a big wide smile on his face all the time now.
Bence Başkan bundan sonra "Bang Shil, Bang Shil" diye gülümseyecek.
If that thing on your face is a smile, take it off and get on with your work.
Eğer o suratındaki bir gülümsemeyse, bir an önce silmeye bak ve işine geri dön.
If it leads him into the wilderness, he's got to... follow it with his head high and a smile on his lips.
Kaderinde yapayalnız kalmak varsa, onu başın dik ve dudaklarında bir gülümsemeyle karşılayacaksın.
Oh, she wept with delight When he gave her a smile
" Adam gülümsediğinde, Kız sevinçten ağladı
"he's a blackheart with a sunny smile"
"Sımsıcak gülüşlü ama kara kalpli biriymiş."
Come on with the rain I've a smile on my face
# Çıksın yağmurla dansetmeye # # Bir gülümseme var yüzümde #
You bring a warm smile with your cool water.
Soğuk suyunla, sıcak bir gülümseme getiriyorsun.
As long as you're useful with a trigger and you smile real pretty.
Tetik kullanmakta yararlı olduğun ve güzel gülümsediğin sürece.
You there, with the stare of a goat... will tonight see your last twisted smile?
Sen, keçi bakışlı bu gece son gülüşünü mü göreceğiz?
He walked toward me with a funny sort of smile on his face.
Bana doğru yürüdü. Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı.
Let's end it off with a little smile rather than all this.
Onu, bununla değil de gülümsemeyle noktalayalım.
Will it hurt to sit with him and smile a little?
Onunla oturup biraz gülümsesen ölmezsin ya?
The fuehrer will smile and everyone else will smile, and then, a few moments later, he'll turn to Raeder with a scowl.
"Hood"'un battığını fuehrer'e rapor ettiğinde... fuehrer gülümseyecektir... ve herkes gülümseyecektir... ve sonra, kısa bir süre sonra... kaşlarını çatarak Raeder'e dönecek ve soracaktır.
She moved in slow motion with a dead smile on her face.
Bir ölünün gülümsemesiyle ağır ağır hareket ediyordu.
But if you want a little warmth, a shoulder to cry on, a smile to cuddle up with you have to hide in dark corners like a criminal. Pfui!
Ama sıcaklığa, şefkate, ağlayacak bir omza, gülücüğe, kucaklaşmaya ihtiyaç duyduğunda bir suçlu gibi, karanlık köşelere gizlenmek zorundasın.
Like the cheating father and the grand-father, drunk on delicious wines, human figure unknown to the world's sub-proletariat, but, he too, cultivates the earth, the new pope, with his sweet and mysterious smile, like a turtle,
kandıran babaya benziyor, yada tatlı şaraplarla sarhoş olan büyük babaya, dünyanın proletarya sınıfı böyle bir insan tipi tanımıyor, fakat onlar da toprağı işliyor. yeni papa tatlı ve gizelmi bir havası var, kaplumbağa gibi bir tebessümü
" And with a voice too eager And a smile too broad
" Ve sesi sabırsızlıkla titreyerek, yüzünde geniş bir gülümseme
At the killing of the hunter, Caroline Meredith, the undersigned Marcello Poletti lifts the cup filled with your product and clearly repeats the following slogan with a courteous and inviting smile :
Avcı Caroline Meredith'i öldüren.. ... Marcello Poletti ürünlerinizle dolu olan kupayı kaldırır ve.. ... nazik ve çekici bir gülümsemeyle der ki :
I take with me a piece of eternity, your smile as you slept.
yanıma bir parçanı alıyorum sonsuza kadar benimle birlikte, sen uyurkenki tebessümün.
But you never give it to Jack with mournful eves, a smile is better.
Ama sen asla, yaslı gözlerini Jack'e göstermezdin, gülümsemek daha iyidir.
# # Someone to smile once in a while with
# # Someone to smile once in a while with
Come on with the rain I've a smile on my face
Yağmurla beraber gelin. Yüzümde bir gülümseme.
Without volume three, the set would have all the charm of a smile with a missing tooth.
- Ve bunun için de...
I mean, if I want to go to bed with a guy usually I have this little smile that lets him know I'm interested.
Biriyle yatmak istersem genelde gülümseyip, kendisiyle ilgilendiğimi belli ederim. Öyle mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]