English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / With a man

With a man traducir turco

14,269 traducción paralela
Last night... I saw Eun Byul fighting with a man.
Dün gece Eun Byul'u bir adamla kavga ederken gördüm.
You've never really been with a man.
Hiçbir erkekle birlikte olmadın.
Marjorie, I haven't been with a man in over a year, and to be completely honest, I'm not even concerned about sex.
Marjorie neredeyse bir yıldır hiç bir erkekle beraber olmadım....... ve dürüst olmam gerekirse seks hakkında endişelenmiyorum.
Tell him you're in love with a man who owns an extremely sharp set of knives.
Ona bir erkeğe aşık olduğunu söyle. Son derece keskin bıçak takımına sahip olan.
Last night, lady got into it with a man.
Geçen gece hanımı onu bir erkekle yakalıyor.
... all the comforts of home with none of the responsibility. Can you be fed, nurtured, and paid for like a child and still be a man?
Beslenebilir misiniz, ya da çocuk olmanın bedelini ödeyip hala adam olabilir misiniz?
People'round here say you went triad, but my mom says you went legit, made a man out of yourself, even with your dad gone and all.
Buradaki insanlar sizin üçlüye gittiğinizi söylüyor... Ama annem sizin yasak işler yaptığınızı söylüyor. Babanız olmamasına rağmen adam olduğunuzu.
If you and I have a match of a lifetime with Goryeo as a prize... wouldn't it be real interesting in a man's life?
Goryeo'yu ortaya koyup seninle ben bir maç yaparsak gerçekten eğlenceli bir şey olmaz mı?
Then give us a name. The man at the restaurant, the one with the tattoo.
O zaman restorandaki dövmeli adamın ismini söyle bize.
The man who came to your house with a gun was one of them.
Evine gelen silahlı adam da onlardan biriydi.
Jimmy, the man who tried to kill you was a Brian Bouyant of WXNR, Fort Collins. Thanks, Tom. When he saw there was no money in news anymore, he sided with the ads even though he knew it meant the destruction of our species.
Habercilikte artık para kalmadığını görünce neslimizin yok olacağını bildiği hâlde reklamlardan tarafa saf tuttu.
Man with a hammer?
Çekiçli bir adam.
I'm a better man with you in my life.
Seninleyken daha mutluyum.
I mean, you can have a baby with a guy that you've known for, like, three days, but you can't have a baby with the man you love?
Yani üç gün önce tanıdığın adamdan çocuk sahibi olabilirsin ama sevdiğin adamla çocuk yapamazsın, öyle mi?
You tired of being passed over by your old man, so you cut a deal with the Pharaohs?
Yaşlı adam tarafından geçilmekten yoruldun, değil mi? Firavunlarla anlaşma yaptın.
Let me just check my schedule, he said, trying to seem like a man with things on his schedule.
"Programıma bir bakayım." dedi programında bir şey varmış gibi görünmeye çalışarak.
You gotta find a Zen place with this gig, man.
Bu işle uğraşan bir Zen mekanı bulmalısın dostum.
Or a man with dementia?
Bunamış bir adamın beynini yedikten sonra.
Tell him Serena got into a car with some man.
Serena'nın bir adamla birlikte arabaya bindiğini söyle.
I can just imagine my old man with his buddies sitting at their lawn chairs, laughing their asses off that I missed a whole day of football'cause I'm trying to get in touch with my emotions.
Babam ve arkadaşlarını katlanır sandayelerinde oturmuş duygularımı açığa çıkaracağım diye koca futbol antrenmanını kaçırmama katıla katıla güldüklerini düşünüyorum da.
Beth, you mind if I have a quick chitchat with your man?
Beth, sevgilinle kısa bir konuşma yapabilir miyim?
You're a 34-year-old man with a roommate.
Sen 34 yaşında hâlâ ev arkadaşı olan birisin.
Last time, I'm walking with my wife, my woman, he's got the nerve to go, "Hey, Frank, you're a lucky man."
Geçen karımın yanında "Hey, Frank, şanslı adamsın." diyerek küstahlık etti.
A Maribel area man remains in the Manitowoc County jail without bail today in connection with the brutal beating and the sexual assault of a Manitowoc woman yesterday afternoon.
Maribel Bölgesinden bir adam dün öğle saatlerinde Manitowoc'lu bir kadına saldırı ve ırza tecavüz suçundan Manitowoc İlçe Hapishanesinde tutuluyor.
Oh, man, I'm a bit nervous with this whole kind of "prodigal son returns" scenario, you know?
Dostum şu "savurgan oğlan döndü" gibi bir senaryoyla karşılaşmak beni geriyor.
In case you hadn't noticed, a man with a massive sword keeps trying to kill us. What?
Ne?
- How would you like to go to a football game in the city with your old man?
- Bu ihtiyar adamla şehirdeki futbol maçına gelmek ister misin?
A man to be reckoned with.
Hafife alınmaması gereken bir insan.
Then Luger man, he made a baby with the lady
Sonra Luger, anneme benzeyen bir kadından...
[man] Tonight at eight, it's A Bing Crosby Family Christmas, with Bing and his sons!
Bu gece sekizde, A Bing Crosby Family Christmas... with Bing ve oğulları var!
[man on radio] A low of 27 tonight with flurries on Christmas Day.
Noel gününde ince kar yağışı ile bu gece alçaklarda 27 derece.
A man with desires, just like you and me.
Aynı senin ve benim gibi, arzularını gideriyor.
He still is a company man, but perhaps not looked on with favor, because he's been an assistant director for almost 25 years now.
Hala bir ekip adamı, ancak artık neredeyse 25 yıldır müdür muavini olduğu için muhtemelen hoş karşılanmıyor.
If you're going to tell a story, come with some attitude, man.
Eğer bir hikaye anlatmak istiyorsan biraz tutumlu gel, adamım.
If you're going to tell a story, come with some attitude, man.
Eğer bir hikaye anlatmak istiyorsan, biraz tutumlu gel, adamım.
I've delivered many sermons, but never a best man's speech, so, please bear with me.
Birçok vaaz verdim ama sağdıçlık konuşmasını hiç yapmadım, lütfen sabır gösterin.
What a man grows with his own two hands ought to belong to him, yeah?
Bir adamın kendi elleriyle büyüttüğünün... -... ona ait olması gerekmez mi? - Gerekir efendim.
Little trick I taught myself as a young man stationed on a ship, with way too much free time.
Gemide görevli ve epey boş zamanı olan genç bir adamken kendime öğrettiğim ufak bir hile.
The man charted a top ten hit with a Flugelhorn.
Adam trompetle listelerde ilk 10'a girmişti direkt.
The one with the funny hat was the man on our train, and he had a gun.
Trenimizde ki komik şapkalı adamdı ve silahı vardı.
Hmm. I was told never to trust a man with two first names.
İki isimli adamlara güvenmemem gerektiğini duymuştum.
Any sod-eyed muppet with a bloody backpack and a pair of frickin'Birkenstocks is gonna go on about that donkey show, man.
Sırt çantası takmış ve parmak arası terlik giyen her pörtlek kukla o eşek gösterisine gidiyor ahbap.
So, I need a face-to-face with the man who runs Southern Air Transport so I can clean up this mess.
Yani, Güney Hava Taşımacılığı'nı işleten adamla yüz yüze görüşmem lazım ki bu pisliği temizleyebileyim.
- I got a problem with you, man.
- Sorunum seninle dostum.
- You don't have a problem with me, man.
- Sorunun falan yok dostum.
I laughed at a man with no pants until I realised I have no legs.
Pantolonsuz birine gülmüştüm ama sonra bacaklarım olmadığını fark ettim.
One cannot wonder that so very fine a young man with family, fortune, and everything in his favor should think highly of himself.
Onun gibi eğitimli, iyi bir aileden gelen zengin, hayatta herşeye sahip biri neden kendini beğenmiş olsun ki.
Will, if you told me to take our entire marketing budget and blow it on a billboard with nothing but pictures of fat, veiny cocks, I'd do it! I'll do whatever you say! Tell me what to do, man.
Will, bana tutup da bütün bütçemizi hiçbir anlamı olmayan kocaman yarak resimleri dolu bir reklam panosuna yatır dersen yaparım ne istersen yaparım, söyle ne istiyorsun, ne istiyorsun?
You know, sometimes when you stick up to "the man," you get stuck with a tranquilizer dart.
Bazen yönetime karşı dik durduğunda sakinleştiriciye saplanırsın.
- There's a man with a gun.
- Silahlı bir adam var.
You shouldn't be wasting your time with a crazy old man.
Deli bir ihtiyarla vaktini harcamamalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]