You're nothing traducir turco
4,911 traducción paralela
I'm afraid that you're nothing more than a common drug dealer.
Korkarım sıradan bir uyuşturucu satıcısından farkınız yok.
This is where we're going to protect you and make sure nothing bad...
Burası seni koruyacağımız ve başına bir şey gelmemesini...
You're nothing but a dumb animal.
Aptal bir hayvandan başka bir şey değilsin.
It's funny how nothing gets in your way when you're not in a hurry... and that's no excuse.
Acelen olmadığı zaman yoluna çıkabilecek hiç bir şey olmaması çok komiktir... Özürü yok.
You're a big girl, Iz. There's nothing wrong with flying solo.
Kocaman kızsın, yalnız olman artık biraz tuhaf kaçıyor.
And really, there's nothing you could do about it because, let's face it, you're a robot.
Ve bu konuda yapabileceğin hiçbir sey yok çünkü kabul etmeliyiz ki sen bir robotsun.
You're nothing but a mercenary!
Sen paralı askerden başka hiçbir şey değilsin.
You're at the mercy of nothing.
Boşluğun ortasındasınız.
There's nothing to push against like when you're swimming through the water.
Suda yüzdüğünüzde oluşan histen farksız.
You're nothing but a little freak.
Seni kafayı sıyırmış ufaklık.
It isn't meaningless. You can come out and party... have a good time, enjoy the nightlife... because there's nothing to fear, unless you're on John Doe's list.
Anlamsız bir şey yapmıyor, dışarı çıkıp partilere gidebilirsiniz, gecenizi dışarda iyi geçirebilirsiniz çünkü korkacak bir şey yok.
Well, you can argue me on smart and worldly, but I think you're beautiful and lovely, and there's nothing you can say that'll change my mind.
Peki, zeki ve eğlenceli kısmına karşı çıkabilirsin, ama bence hala güzel ve hoşsun, ve söyleyeceğin hiç bir şey fikrimi değiştiremez.
Every day you're closer to dying alone with nothing but a blanket of shit around you.
Her gün etrafında iğrenç battaniyenden başka bir şey olmadan ölmeye bir adım daha yaklaşıyorsun.
You're all nothing but undertakers.
Hepiniz cenazeciden başka bir şey değilsiniz.
You're nothing.
Sen hiçbir şey değilsin.
You're out here saving these adrenaline junkies that mean absolutely nothing to this department.
Burada oturmuş o adrenalin meraklılarını savunuyorsun ki bunun gözümüzde hiçbir anlamı yok.
But nothing like what you're doing.
Ama senin yaptığın gibi değil.
Now how am I supposed to get ready for the ball... you're sitting there doing nothing.You're about as useful to us... as our morning dance routines.
Bize sabah danslarımız kadar... faydan dokunabilir.
- You're nothing without me, John!
- Hey! - Bensiz bir hiçsin John!
Now you're... Nothing.
Şimdi hiçbir şeysin.
If you're gonna wallow in self-pity... and do nothing, then you're gonna watch the same thing... you understand?
Kendine acıyıp hiçbir şey yapmayacaksan sen de aynı şeyleri göreceksin, anlıyor musun?
- You're right. Nothing has to change.
- Haklısın, değişmek zorunda değil.
And there's nothing you can do to stop me, because you're just a scared old man who doesn't want to go back to prison.
Beni durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok çünkü sen hapse tekrar girmek istemeyen korkak bir ihtiyarsın.
I need to know what you're worth when I leave you nothing.
Benim bilmek istedigim su, sana hiçbir sey birakmadigimda durumun ne olacak?
You know just'cause you're almost 40 and still getting a weekly allowance from your parents doesn't mean you can just do nothing for the rest of your life.
Sen de biliyorsun ki, nerdeyse kırk yaşında olman ve hala ailenden haftalık harçlık alıyorsun diye hayatının geri kalan döneminde hiçbirşey yapmayacaksın anlamaına gelmez.
You know, you're nothing like Dylan described.
Biliyor musun sen Dylan'ın anlattığı gibi biri değilsin.
If, after tonight, we have nothing against Sergio, you're out.
Eğer bu geceden sonra elimizde Sergio'ya karşı hiçbir şey olmazsa işin biter.
You're nothing but silent and angry.
Sessiz ve öfkelisin.
You couldn't even talk to her, you're nothing without me.
Kızla konuşamıyordun bile. - Bensiz hiçsin.
If you're thinking about her, but you can't figure out how to talk about her, - it is not nothing!
Onu düşünüyorsan, ama hakkında nasıl konuşacağını çözemiyorsan "Hiç" değildir!
Because you're sick and dead men have nothing to lose.
Çünkü hastasın ve ölecek bir adamın kaybedecek hiç birşeyi yoktur.
But they're nothing compared to what's coming for you.
Ama o düşmanlar senin peşinden geleceklerin yanında bir hiç kalır.
You're nothing.
Hiçbir şeysin.
You're nothing but a fucking whore.
Sen orospudan başka bir şey değilsin.
You're nothing!
Sen bir hiçsin!
You're acting like a wealthy, important man, but you're nothing.
Zengin ve önemli biri olman gerekiyordu ama artık bir hiçsin.
You wrap yourself in princely clothes, you think you're a man, yet you're nothing but a cruel and lonely beast.
Prensler gibi kıyafetlerin içine girmişsin kendini insan sanıyorsun ama zalim ve yalnız bir canavardan ibaretsin.
You're nothing!
Sen bir hiçsin.
You'Re Nothing Like Him.
Ona zerre benzemiyorsun.
You're nothing, you porky slut.
Hiçbir şeysin! Sürtük şişko!
You're getting nothing.
Havanı alırsın.
You think you rule the world, but you're nothing at all!
Dünya'ya hükmettiğini sanıyorsun ama hiçbir şey değilsin!
- You're nothing.
- Hiç bir şeysin.
You're nothing but a stone-cold skeezer.
Hiçbir şey değilsin ama buz kesmiş bir sürtüksün.
Yeah, well, nothing says you're a responsible father like...
Hiçbir şey seni sorumlu bir baba gibi...
Thank you, but you're a man infatuated and so nothing you say can be believed.
Teşekkür ederim ama sen delicesine aşık bir adamsın senin söylediğin bir şeye inanılmaz.
You're achieving nothing.
Bir sonuca varamıyorsun.
You know, as far as they're concerned, I'm leaving them nothing but debts.
Onlara borçtan başka bir şey bırakmadım ve bunu biliyorlar.
Just'cause you're made, that don't mean nothing to us.
Mafyanın adamı olman bize birşey ifade etmiyor.
Listen, douchepants... there is nothing that you're gonna tell me about my disease... that I don't already know.
Bana bak dangaloz hastalığım hakkında söyleyeceğin her şeyi ben zaten biliyorum.
I'm dying, and you're gonna be here... and you're not gonna have anyone to look after, or hover around... and you're not gonna be a mother anymore, and I'm sorry... but there's nothing I can do about that.
Ben ölüyorum. Siz burada olacaksınız ve dikkat edeceğiniz ya da üstüne titreyeceğiniz biri olmayacak ve sen de artık anne olmayacaksın. Üzgünüm ama bunu engelleyemem.
you're nothing to me 17
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing so far 85
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing has changed 127
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing so far 85
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing has changed 127
nothing will happen 77
nothing here 109