You and traducir turco
1,062,718 traducción paralela
I mean, if I thought that there was... a future for you and me, I might stay.
Demek istediğim, orada Senin ve benim için bir gelecek olduğunu düşünüyorsan kalabilirim....
They helped me find you and they brought us back together.
Seni bulmamda bana yardım ettiler. Bizi bir araya getirdiler.
Baldur, you and I are deal makers.
Baldur, sen ve ben anlaşma yaparız.
You don't know who they are, you don't know who sent them, and now Solotov might be one of them?
Kim olduklarını bilmiyorsun, kimin gönderdiğini bilmiyorsun ve şimdi de Solotov onlardan biri mi?
At day's end, you'll have Clements and Lewis.
Günün sonunda, sen Clements ve Lewis var.
And now what do you see?
Ve şimdi ne görüyorsun?
What do you see now? Is it a white bunny with one red eye and one blue eye?
Şimdi ne görüyorsun biri kırmızı biri mavi gözlü tavşan
And you must be Mitch Morgan's daughter, Clementine.
Sen de Mitch Morgan'ın kızı Clementine olmalısın.
Well, as you can see behind me, we have multiple agencies working together to confirm the identities of each child and to assess their health.
Arkamda görebileceğiniz gibi, birden fazla çalışanımız var. Her çocuğun kimlikleri Ve sağlığını değerlendireceğiz.
- I know that you lost ten years of your life to one of these things, Mitch, and you probably hate it.
- Bunu biliyorum Hayatının on yılını bunlardan birinde kaybettin Mitch, Ve muhtemelen nefret edersin.
That's where your teammates will find the next hybrid they're looking for. And how the hell did you know about that?
arkadaşlarının aradıkları bir sonraki melezi bulacağı yer burasıdır bunun hangi cehennemde olacağını nerden biliyorsun
Are you gonna stand there asking questions, or are you gonna accept my offer and start getting some answers?
Orada diklip sorular sormakmı istersin, Ya da teklifimi kabul edip bazı cevaplar almaya başlamak mı?
I've been given an opportunity, and I won't be getting back on the plane with you guys.
Bana bir fırsat verildi. o uçağa geri dönmeyeceğim çocuklar
And how do you know she's pregnant?
Hamile olduğunu nasıl biliyorsun?
So you knew I was alive, and you... you didn't call me.
Yani hayatta olduğumu biliyordun. Ve sen... beni aramadın.
Clem, you got to tell me everything you know about him, and I'll start tracking him down.
Clem, bana her şeyi söylemelisin Onu tanıyorsun ve onu aramaya başlayacağım.
And you didn't want him to know.
Ve onun bilmesini istemedin.
When we first met, there was nothing you wouldn't do for our missions and for this family on this plane.
İlk tanıştığımızda, ailemiz ve geleceğimiz için Yapmayacağın bir şey yoktu
And I want you to come with us.
Ve bizimle gelmenizi istiyorum.
You guys look terrible, and that smell...
Siz korkunç görünüyorsunuz. Ve bu koku...
Maybe after we cure sterility, we can all go to dinner and you can grill him then.
Belki kısırlığı tedavi ettikten sonra, Hepimiz akşam yemeğine gidebiliriz Ve o zaman onu ızgara yapabilirsin.
- Youyou know what, itit kept you alive and in stasis forfor ten years. - That's not gonna...
-
They made sure you were safe and I know they'll do the same for me and this baby.
Güvende olduğuna emin oldular benim ve bebek için yapacaklarını biliyorum.
I know what I'm about to say will sound impossible, um, but you were with Clem three months ago inin Colorado and, she's pregnant.
Neyle karşılaşacağımı biliyorum imkansız gibi gelecek, ama Clem'le birlikteydin Üç ay önce Colorado'da ve o hamile.
II know that you probably don't want to hear from her and II get that, but for what it's worth...
Muhtemelen ondan haber almak istemiyorsun bunu anlayabilirim ama...
And if you're telling me some girl is pregnant, then, I mean, that's amazing. But I could promise you it's not because of me.
eğer bana bir kızın hamile olduğunu söylüyorsan bu muhteşem bir şey ama sana söz verebilirim Benim yüzümden değil.
You can't just sit there and say nothing.
Orada oturup susamazsın.
Since then, you've had protestors outside your office every day and mounting pressure to allow the government access to your facilities.
O zamandan beri, her gün... ofisinizin kapısında... hükümetin sizin tesislerinize erişmesiyle... ilgili protestolar oldu.
You will allow a full and complete inspection by government officials.
Hükümet yetkilileri tarafınan... tam anlamıyla bir teftişe izin vereceksin.
And if you can't, we'll find someone who can.
Ve eğer yapamazsan... yapabilecek birini buluruz.
World hangs over an abyss and yet you protect order.
Dünya ip üstünde ve sen hala düzeni koruyorsun.
I know I put a target on your back for the last five years, and you're angry and it's warranted.
- Sadece dur. Sırtına son beş senedir bir hedef tahtası koyduğumu biliyorum ve sinirlisin, ki bu anlaşılabilir.
Or... you can accept that what's past is past and move on with whatever future we all have left.
Ya da... geçmişi geçmiş olarak kabul edebilirsin ve elde ne gelecek varsa ona devam edebilirsin.
And by day's end, you'll be holding your son again.
Mükemmel. Ve sen de günün sonunda çocuğunun elini tutuyor olacaksın.
Okay, so we're gonna work on a solution here and we'll talk you through it once you find the beacon.
Tamam, biz burada çözüm bulmaya uğraşacağız ve işaretçiyi bulduğunuzda tekrar edeceğiz.
So you're gonna need to find some electrical tape and then a whole lot of lemon juice.
O halde bir dolu elektrik bantı ve limon suyuna ihtiyacın olacak.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
Söyleyebileceğin herhangi bir şey aksine kullanılabilir.
You have the right to an attorney, and to have an attorney present during any questioning.
Avukat çağırabilirsin ve sorgulama sürecinde avukat yanında bulunabilir.
And so, like Eileen, you will lie and listen, and breathe until you're still.
Ve böylece Eileen gibi uzanıp dinleyeceksin ve kesilene kadar nefes alacaksın.
Congratulations, I'm told you're opening offices in Paris and London.
Tebrikler, bana Paris ve Londra'da ofis açtığını söylediler.
Invest in me now, and when I rise, you'll be able to afford three mistresses.
Şimdi bana yatırım yap, ben de yükselince üç metresi de güç yetirebileceksin.
I've used it to build an empire that exists for only two reasons, to keep me free and you safe.
Bunu iki sebepten ötürü bir imparatorluk kurmak için kullandım : ... beni özgür, seni de güvende tutmak için.
And they tell me the debt collector is coming for you, which means he's the next blacklister.
Ve bana Borç Koleksiyoncusunun senin için geldiğini söylediler. Bu da demek oluyor ki bir sonraki Karalistelimiz o olacak.
The truth will come out, and you won't be charged.
Gerçek ortaya çıkacak ve sen suçlu bulunmayacaksın.
And you need to keep it that way.
Ve bunu devam ettirmen lazım.
Elizabeth, you can flip through every rolodex at the bureau, but when it comes to matters of death and necropsy, there is one technician who has gifts that simply cannot be matched.
Elizabeth, bürodaki her Rolodex'e hayran olabilirsin. Ancak iş, ölüm ve doğum olaylarına gelince eşi benzeri olmayan, Allah vergisi becerilerle donanmış bir teknisyen var.
So, if you hurt me, you'll only make it worse for yourself and your family when you're arrested.
Bu yüzden bana zarar verirsen, tutuklandığında durumu kendin ve ailen için daha da kötüleştireceksin.
And he hired me to make you pay.
Ve sana bunu ödetmek için beni tuttu.
You, my friend, just seem smug and arrogant.
Sen dostum, sadece kendini beğenmiş ve kibirli görünüyorsun.
You get me out, and I keep my mouth shut.
Beni dışarı çıkarırsan ağzımı kapalı tutarım.
And you're looking at him.
Ve sen ona bakıyorsun.
you and me 2253
you and me both 228
you and me together 41
you and what army 19
you and i 1254
you and your brother 31
you and your sister 16
you and your family 21
you and your wife 27
you and i have a lot in common 16
you and me both 228
you and me together 41
you and what army 19
you and i 1254
you and your brother 31
you and your sister 16
you and your family 21
you and your wife 27
you and i have a lot in common 16