You beauty traducir turco
2,117 traducción paralela
You beauty!
Hey güzellik!
Oh, you beauty.
Seni güzel şey.
You beauty.
Güzelim.
Oh you beauty.
Bu ne güzellik.
Beauty... are you hungry?
Güzel kız, aç mısın?
Brother Wang, don't be upset with her. Sister Peirong went to the beauty shop for some lavender to put under your pillow in a bag, so you can sleep well.
Kız kardeş Peiron, siz daha rahat uyuyun diye, yastığınızın altına koymak için, güzellik dükkânından biraz lavanta almaya gitmişti.
I can't go to the beauty store with you... coz mistress needs my help.
Hanımefendiye yardım etmeme gerekiyor. Sizinle güzellik dükkânına gelemeyeceğim.
I mean, that's the beauty of lying. You only have to do it once to spread infinite distrust.
Sonsuz bir güvensizlik saçmak için bir kere yapman yeterlidir.
And it's funny, you know, because I've always relied on a certain beauty, and it's really superficial, I know, but without it, I just- - I don't even know who I am.
Ve aslında çok komik, çünkü hep kati bir güzelliğe inanmıştım ve çok batıl inançla alâkalı bir durum, biliyorum ama öyle olmayınca, artık kim olduğumu bile bilmiyorum.
She was the town beauty, but now you've replaced her.
O kasabanın en güzel kadınıydı şimdi onu yerini aldın.
Haven't you, little beauty?
Öyle değil mi, güzel bebek?
You need to reorient your way you think about Asians, because we will blow your mind with our uniqueness and inner beauty.
Asyalılar hakkında düşünce şeklinizi değiştirmeniz gerekiyor çünkü, benzersizliğimiz ve iç güzelliğimizle, aklınızı alacağız.
I'm sure that's not the only thing you're handy at, fair maiden, whose beauty makes even goddesses blush with envy.
Eminim becerikli olduğun tek şey bu değildir, tanrıçaları bile... kıskançlıktan çatlatacak güzelliğe sahip tatlı kız.
And if you were in the business of trying to sell a product that promises youth, beauty, and vitality, you have to make a strong case for it.
Gençlik, güzellik ve canlılık vaat eden bir iş kolunda ürün satmaya çalışan birisi olsaydın,.. ... bunun için elinde kuvvetli deliller olması gerekirdi.
Of all the lovely ladies here, you are the most ravishing beauty to ever grace my presence.
Buradaki tüm kadınlar içinde, varlığımı şereflendiren en büyüleyici güzellik sensin.
For now, you will all have to be content gazing upon my beauty.
Fakat şimdilik, hepiniz benim güzelliğimi seyrederek tatmin olmak zorunda kalacaksınız. :
You destroyed the beauty.
Güzelliği mahvettin.
Do you know beauty?
Ellerim yıpranır yaparsam.
What are you, the brains and the beauty?
Sen nesin böyle, beyin ve güzellik mi?
These people, this planet, all the beauty you could never see.
Bu insanlar... Bu gezegen... Senin asla göremeyeceğin bütün bu güzellikler.
Just biding my time Till you showed up, my beauty.
Sen ortaya çıktığından beri... zamana teklif veriyorum, güzelim.
But if that beauty is the culprit, you're in for a hard time.
Ama eğer bu güzellik suçlu ise baltayı sert taşa vurdunuz demektir.
Are you intimidated by my beauty?
Güzelliğim gözünü mü korkuttu?
You see, that's the beauty of this.
İşin güzelliği de burada.
Whatever your feelings about snakes you cant deny that they have an extraordinary beauty.
Yılanlar hakkında ne hissederseniz hissedin sıra dışı güzelliklerini inkâr edemezsiniz
You're going blind, and you're trying to soak up all the beauty in the world before the darkness descends.
Kör olacaksın, ve karanlık çökmeden dünyadaki tüm güzellikleri içine çekmeye çalışıyorsun.
These hormone fluctuations can occur for about ten years before you're actually in menopause, and even though under "age," you wrote "timeless beauty.."
Bu hormonsal dalgalanmalar menopoza girmeden 4 veya 10 yıl boyunca görülebilir. ayrıca bu "yaşın" altında da "süresiz güzellik..." yazmışsınız.
Krusty, you've learned that fame, that fickle beauty, can leave you when you need it most.
Krusty! Adına şöhret denen o dönek güzelliğin, ona en çok ihtiyaç duyduğun zamanda seni terk edebileceğini öğrendin.
Why don't you go interview sleeping beauty over there, while Ms. Silva shows us Roy's room? Lieutenant...
Ne zorluğu?
Shouldn't you be at a beauty parlor or something?
Güzellik salonu yada benzeri bir yerde olman gerekmiyor muydu?
Shouldn't you be at the beauty parlor?
Güzellik salonunda olman gerekmiyor mu?
So shouldn't you be at a... a beauty parlor or something?
Senin güzellik salonunda ya da benzeri bir yerde olman gerekmiyor mu?
- Beauty. Impressive. Good on you.
- Evet, güzel ama hâlâ bu adama insanların hayatını teslim ettiğinize inanamıyorum.
And you told me that your name was Beata, So enchanting was the beauty of that name.
O yaz boyu seni her gün denize götürdüm ve aşkın beni ateşler ortasında bıraktı.
And then before you know it, we're old and fat and married and wondering where our beauty went.
Bunun farkına varmadan, bakarız ki yaşlanmışız, şişmanlamışız ve evlenmişiz. Ve o güzelliğimizin nereye kaybolduğunu merak ederiz.
Lisa, Lisa, Lisa, to see you with your own gallery would be a thing of beauty.
Lisa, Lisa, Lisa, seni kendi galerinde görmek güzel olmaz mıydı?
Rochelle, you taught me about love, respect, inner beauty.
Rochelle, bana aşkı, saygıyı ve iç güzelliğini öğrettin.
But you just said that I taught you about inner beauty and respect.
Ama sana iç güzelliği ve saygıyı öğrettiğimi söyledin.
You'll see the beauty of a studio
Stüdyonun güzelliğini göreceksiniz
When it comes class, brains and beauty, my dear, she's no match for you.
Ne seviye, ne zeka ne de güzelliğe gelince tatlım, o senin dengin olamaz.
You can't smell vodka. that's the beauty of it.
Votkanın kokusunu asla alamazsın. İyi tarafı da budur zaten.
Can you see this beauty?
Hey yavrum şu güzelliği bak?
You're still a beauty, Tess.
Hala çok güzelsin, Tess.
You are qualified right now just by being the Mexican beauty you are.
Şu an sadece aynen olduğun gibi Meksika güzeli olmaya devam edeceksin.
A beauty like her and you want to be in my room?
Böyle bir güzellik varken beni mi seçiyorsun?
But you understand how I got here I keep struggling to rescue myself from an abyss of despair I hoped that your kindness and pristine Hokkaido could help me rediscover life's beauty
Yine de sen benim ne durumda olduğumu iyi biliyorsun. Bu çaresizlik cehenneminden kurtulmaya çalışıyordum. Senin ve hiç değişmemiş Hokkaido sayesinde hayatın güzelliklerini yeniden keşfetmek istedim ama bu sadece bencilce bir umutmuş.
But I don't like you drinking like a beauty contest winner!
Ama ben senin gibi tescilli bir güzelle çıkamam ki!
Your new parents will send you a beauty school.
Yeni anne babanız sizi bir güzellik okuluna gönderecekler.
You could learn haircut skills and open your own beauty shop.
Kuaförlük öğrenebilirsiniz ve kendi güzellik salonunuzu açabilirsiniz.
It introduces a kind of symmetry and a kind of beauty to nature which gives us an understanding of one of the most puzzling features of this little model I told you about, the Standard Model.
Size bahsettiğim bu ufak standart modelin en hayret verici özelliklerinden birini.. anlamamızı sağlayan bir çeşit güzellik ve simetri sunar.
You, my little princess will grow up to rule our people in a land of beauty.
Küçük prensesim, büyüyüp güzellikler ülkesinde halkını yöneteceksin.
beauty 248
beauty and the beast 71
beauty queen lemon 18
you bitch 789
you bastard 1755
you better 280
you bet 1064
you betrayed me 168
you broke my heart 97
you better watch out 49
beauty and the beast 71
beauty queen lemon 18
you bitch 789
you bastard 1755
you better 280
you bet 1064
you betrayed me 168
you broke my heart 97
you better watch out 49
you better stop 19
you belong here 47
you belong with me 25
you bum 51
you better be ready 19
you believed in me 17
you betcha 185
you better believe it 88
you bitches 23
you both are 29
you belong here 47
you belong with me 25
you bum 51
you better be ready 19
you believed in me 17
you betcha 185
you better believe it 88
you bitches 23
you both are 29