You know me traducir turco
76,987 traducción paralela
- Look, I appreciate that, Harvey, but you know me.
Onunla olurdu. Bak, teşekkürler, Harvey, ama beni biliyorsun.
You know me well, right?
Beni iyi tanıyorsun, değil mi?
You don't know me, but I was a colleague...
Beni tanımazsınız ama meslektaşı...
Then I have the right to know why. And I'm not going anywhere until you tell me.
O hâlde sebebi öğrenmeye hakkım var ve söyleyene kadar hiçbir yere gitmiyorum.
Doc, you don't know a fucking thing about me.
Doktor, benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.
- How'd you know where to find me?
- Beni nerede bulacağını nereden bildin?
- You know, something's been bothering me.
- Beni rahatsız eden bir şeyler var.
I don't know what you bother me for.
Beni ne için rahatsız ettiğini bilmiyorum.
Now, how do I know you'll stop threatening me?
Şantajı bırakacağını nerden bileceğim?
You don't know how happy that makes me to hear you say that.
Bunu senden duymak beni ne kadar mutlu etti bilemezsin.
Oh, my God, don't you trust me? I don't know.
Of tanrım, bana güvenmiyor musun?
If Kelly makes any noises, you just let me know, okay?
Kelly ses yaparsa, bana haber ver, tamam mı?
Sorry, I know you need to ask me questions.
Üzgünüm, bana sorular sormanız gerektiğini biliyorum.
I don't know if you can understand me, but I'm a Grimm.
Beni anlayabilir misin bilmiyorum Ama ben bir Grimm'im.
Let me know if you need anything else.
Başka bir şeye ihtiyacınız varsa bana bildirin.
I know you don't understand me.
Beni anlamadığını biliyorum
I know you're here because you loved me once, and you feel responsible for the bad things that have happened,
Biliyorum çünkü burada, beni bir kez sevmiştin, Ve kötü şeylerden siz de sorumlu hissediyorsunuz Olanlar,
You know, my mom used it on me when I was your age.
Biliyor musun, annem senin yaşındayken benim üzerimde kullandı.
You know where to find me.
Beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz.
Will you find a way to let me know when Drake returns?
Drake döndüğünde, bana bildirmenin bir yolunu bulur musun?
I don't know anything, Morwenna, except for what you tell me.
Bana söylediklerin dışında hiçbir şey bilmiyorum, Morwenna.
You don't know anything about me.
Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.
Um, you know, they're holding an OR for me.
Ameliyathanede bekliyorlar.
Yeah, uh, you know, if she wants me in her life, she can contact me.
Beni hayatında isterse iletişime geçebilir.
I need to know how you want me to classify the disappearance of your brother.
Kardeşinin kayboluşunu nasıl kayda geçmemi istediğini öğrenmem gerek.
Do you know how many people have tried to "helpfully" tell me this?
Bunu bana yardımcı olmak için kaç kişi söyledi biliyor musun?
And I know you're trying to scare me or whatever, but I'm... I'm doing fine.
Beni korkutmaya falan mı çalışıyorsun bilmiyorum ama ben iyiyim.
You know, the only good thing about this experience has been watching you suffer more than me.
Yaşadığım bu deneyimin tek iyi tarafı senin benden daha çok acı çektiğini görmek oldu.
I know you're not taking me out here to propose to me.
Beni buraya evlenme teklifi için getirmediğini biliyorum.
You know, I know that none of these places are gonna hire me after seeing I checked that box.
Eminim başvurduğum yerler o kutucuğu gördükten sonra beni işe almayacak.
I know it's only been a couple of days, but, uh, will you say good-bye to the kids for me?
Biliyorum birkaç gün oldu ama çocuklara benim için hoşçakal der misiniz?
I didn't even know about it till you just showed up here and told me.
Sen ortaya çıkıp bunu söyleyene kadar haberim yoktu.
- You know what? Just let me say what I was gonna- -
Şunu söyleyecektim- -
You said 3 : 00, so I called her in at 2 : 30 because I knew you wouldn't give me the chance to meet her, just like I know the other side is gonna approach her when you're not there.
... çünkü beni onunla görüştürmeyeceğini biliyordum tıpkı karşı tarafın sen yokken ona yaklaşacağını bildiğim gibi. - Bunu yapamazlar.
I want you to know that whether you want me in your life or not, you still have a mother that loves you and will always be there for you.
Beni hayatında isteyip istemediğini bilmiyorum ama her zaman seni seven ve yanında olacak bir annen var.
You know who helped out when Katie was taking me to chemo?
Katie beni kemoterapiye götürdüğünde kim yardım etti biliyor musun?
But if we did, you'd know that what really makes me special is my intuition and my empathy and my heart, and this doesn't have any of that, so...
Ama tanışsaydık, beni özel yapan şeyleri bilirdin sezgilerim, empatim ve kalbim gibi.
But if you're gonna get this worked up about something like this, it makes me think i don't really know you.
Ama bu şekilde öfkelenmen seni gerçekten tanıyamadığımı düşündürüyor.
Louis, can you honestly tell me that you really know me?
Louis, beni gerçekten tanıdığını dürüstçe söyleyebilir misin?
You said you wanted to know who I am, and this is the best way to get to know me.
Beni tanımak istediğini söyledin, beni tanımanın en iyi yolu bu.
I don't know, but, please, dawg, you can't tell Michael about me.
Ben de bilmiyorum ama söz ver bu konudan Michael'a bahsedemezsin.
Well, it's a sensitive matter, and you... you do know me pretty well.
Biraz hassas bir konu ve sen beni iyi tanıyorsun.
I know a lot of bad stuff has happened because of me, but I never meant to hurt you, so if I caused you any harm,
Benim yüzümden bir sürü kötü şey yaşadınız ama hiçbirini bilerek yapmadım. Vermiş olduğum zararlar için tüm içtenliğimle özür diliyorum.
You know, I see you here all the time, and you're always mean to me, and it really hurts my feelings.
Seni buralarda sık görüyorum bana hep kaba davranıyorsun. - Duygularımı gerçekten incitiyorsun. - Gerçekten mi?
You don't know me, dude.
Beni tanımıyorsun çocuk.
I don't know if you love the other Eleanor or Tahani or someone else, but you don't love me, which means that this... will never really be my Good Place.
Diğer Eleanor'u, Tahani'yi ya da başka birini mi seviyorsun bilmiyorum ama beni sevmiyorsun o yüzden burası benim için İyi Yer olamaz.
Well, uh... there's something you don't know about me.
Şöyle ki hakkımda bilmediğiniz bir şey var.
You know, my dad took me on my first deer hunt when I was half your age.
Ben daha senin yarın yaşındayken babam beni ilk geyik avıma götürmüştü.
And, Eliot, I don't know how to politely ask you to fuck me.
Eliot, beni becermeni kibarca nasıl isteyeceğimi bilmiyorum.
You should know me by now.
Artik beni tanimaniz lazim.
You know what? My doctor put me on a new thyroid medicine.
Bak ne diyecegim, doktorum yeni bir tiroit hapi verdi.
you know me too well 26
you know me so well 54
you know me better than that 59
you know me well 24
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me so well 54
you know me better than that 59
you know me well 24
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know it 920
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know something 619
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know something 619