You leave him alone traducir turco
557 traducción paralela
Why don't you leave him alone?
Onu neden rahat bırakmıyorsunuz?
- So you leave him alone!
- Onu rahat bırak!
Can't you leave him alone?
Onu rahat bırakır mısınız?
How could you leave him alone with a strange woman?
Onu yabancı bir kadınla nasıl yalnız bırakabildin?
Now, you leave him alone!
- Onu rahat bırak!
JOHNNY, YOU LEAVE HIM ALONE NOW.
Johnny, onu bırak biraz yalnız kalsın.
Why don't you leave him alone?
- Neden onu kendi hâline bırakmıyorsunuz?
He can take this if you leave him alone.
Onu rahat bırakırsan buna dayanabilir.
- Lucas, you leave him alone.
- Lucas, onu rahat bırak.
Why don't you leave him alone, you old bag?
Neden onu rahat bırakmıyorsun, yaşlı cadı?
Why don't you leave him alone?
Bırak adamı.
You leave him alone.
Onu rahat bırak.
You leave him alone!
Onu yalnız bırak.
Why don't you leave him alone?
Rahat bırak onu!
If you hurt him, I won't leave you alone, Minjoo!
Kang Min joo, eğer onu üzersen seni asla affetmem!
I'm going to leave you alone with him.
Sizi baş başa bırakacağım.
Can't leave him alone for five minutes, can you?
Onu beş dakika yalnız bırakamaz mısınız?
Do you think it's safe to leave her alone with him?
Onu yalnız bırakmak güvenli olur mu sence?
Get out of the house and leave him alone, can't you?
Evden defol ve onu rahat bırak! Olmaz mı?
Now, Jane Ellen, we'll leave you alone with him, and you kind of add on a little more welcome.
Şimdi, Jane Ellem seni onunla yalnız bırakacağız, ve sen de ona biraz daha misafirperverlik göster.
How often do I have to tell you not to leave him alone for a second?
Sana kaç defa onu yalnız bırakmamanı söylemek zorundayım?
- You can't leave him alone four days.
- Onu dört gün boyunca yalnız bırakamazsın.
You're not his mama, you're an analyst. Leave him alone. He'll come out of this by himself.
Sen onun annesi değilsin, bir analistsin onu kendi haline bırak, bu durumdan kendisi kurtulacaktır.
You leave Jake alone. You had him all evening.
Jake'i rahat bırak artık bütün gece peşindeydin.
I swear I think I'll leave that Rand alone, let him grow up, Just to see what happens to you when he's big enough to start asking questions.
Büyüyüp de sorular sormaya başladığında neler olacağını görmek için Rand'i şimdilik rahat bırakacağıma söz veriyorum.
So, if you can't take the Army, leave him alone!
Eğer sen yapamıyorsan, onun yapmasına izin ver!
- Nobody asked you. - Leave him alone, Fitch.
- Sana kimse sormadı.
Go to Peking, why don't you. - Moraldo, leave him alone.
Moraldo, rahat bırak onu.
Let him think you're away and that you're not here and he'll leave you alone.
Bırak senin burda olmadığını ve dışarda olduğunu düşünsün. Ve seni rahat bıraksınlar.
And when you see your boss... tell him from me he could leave well enough alone.
Patronunu gördüğün zaman ona de ki... beni rahatça bir başıma bırakabilir.
When a man starts watching his mind at work you can't leave him alone for 5 minutes without he frightens himself to death.
Bir adam aklının işleyişini seyretmeye başladığında kendi ödünü patlatmadan 5 dakika yalnız bırakamazsın.
I will not leave you alone in this house with him.
Seni bu evde onunla yalnız bırakamam.
You cannot leave him alone here!
Burada yalnız kalamaz.
- Leave him alone! - You set me up...
Bırakın onu!
Leave him alone, you hear me?
Onu yalnız bırak, beni duyuyor musun?
If you leave me alone with him, it will be worse.
Onunla baş başa kaldığımda daha da kötü olacak.
- Leave him alone, will you, Marc?
- Onu rahat bırak Marc.
How can I be sure that you didn't go off and leave him to die alone on the ridge?
Onunla kaldığınızdan nasıl emin olabiliriz? Çekip gitmediğinizden ve yamaçta onu tek başına ölüme terketmediğinize nasıl emin olabilirim?
Hardly an excuse to leave him alone when you know he's in danger.
Tehlikede olduğunu bile bile yalnız bırakmak için iyi bir bahane değil.
Well, you can't leave me alone with him.
Beni onunla yalnız bırakamazsın.
Will you leave him alone?
- Onu rahat bırakır mısınız?
Leave him alone or you'll be sorry.
Onu yalnız bırakın yoksa üzülürsünüz.
Now listen... Leave him alone. You want to ruin me?
Bizi rahat bırak.
- If... If you just leave him alone.
- Eğer onu rahat bırakırsanız.
Mother, you'll leave him alone.
Anne, sakın ona birşey yapma.
I'll leave you alone with him.
İzin verirseniz, sizi onunla başbaşa bırakmak istiyorum.
- Leave him alone, Lennon... or I'll tell them all the truth about you. - You wouldn't.
- Onu rahat bırak Lennon yoksa onlara seninle ilgili bütün gerçeği söylerim.
You want to hit him because he doesn't leave you alone.
O her zaman senden sonra. Sen ise ona vurmak istiyorsun.
- Why not tell him to leave you alone?
- Seni rahat bırakmasını söylesen?
Why did he leave alone? Why didn't he take you with him?
Niye seni yalnız bıraktı da yanında götürmedi?
- I won't leave you alone with him.
- Seni onunla yalnız bırakmam.
you leave me no choice 71
you leave me alone 34
you leave now 23
you leave her alone 44
you leave 103
leave him alone 996
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you leave me alone 34
you leave now 23
you leave her alone 44
you leave 103
leave him alone 996
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look tired 287
you look familiar 158
you look lovely 186
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look tired 287
you look familiar 158
you look lovely 186