You make traducir turco
142,957 traducción paralela
Then you make it.
O zaman sen yap.
How much money did you make today?
Ne kadar para kazandın bugün?
Don't leave before you make an appointment.
Bir randevu almadan ayrılma.
What do you make of that, DCI Huntley?
Buna ne dersiniz, DCI Huntley?
You make GLOW, I will make any... crazy time-travel sex-romp movie you want.
GLOW'u yap, ben de istediğin her deli, zaman yolculuğu olan, seks filmini yaparım.
I actually enjoy watching you make her feel like shit, but we have an unspoken rule that we stay as far away from each other as possible.
Ona bok gibi hissettirmeni izlemeyi seviyorum. Ama birbirimizden mümkün olduğunca uzak duracağımıza dair kural var.
Well, how much did you make?
Ne kadar kazanabildiniz?
And make sure your mom and dad help you execute your vision.
Anne ve babanızdan da yardım almayı unutmayın ama.
You guys, you're gonna make me cry.
Gençler beni ağlatacaksınız.
Make sure you pick a good one for me, okay?
Sırf benim için, içlerinden güzel bir tanesini seç, olur mu?
I'm going to make it back soon to see you play. "
En kısa zamanda gelip seni sahnede izleyeceğim. "
You know,'cause they just, they... they make this too hard, man.
Biliyorsun, hayat gerçekten zor... gerçekten çok zor.
Was it hard for you to make every decision
Çok mu zordu aldığım kararlara
So the next time you tell me that you love me, make sure you're not doing it just out of habit.
Bir dahaki sefere, beni sevdiğini söylediğinde bunu bir alışkanlık olarak söyleme.
And how does that make you feel?
Bu seni nasıl hissettiriyor?
How does that make you feel?
- Bu seni nasıl hissettiriyor?
How does that make you feel?
Bu seni nasıl hissettiriyor?
So... You know, make yourself at home.
Rahatına bak.
Hey, David, I really need you to stay calm and, please, do not make me press this button.
David, gerçekten sakin olmanı istiyorum. Lütfen bu düğmeye basmak zorunda bırakma beni.
They make you go to mosque as a kid?
Çocukken seni camiye götürdüler mi?
You didn't reinstate Huntley because you were worried that Michael Farmer's defence would make capital of the fact that the Senior Investigating Officer was replaced?
Huntley'i yeniden göreve atamadınız, çünkü... Michael Farmer'ın savunması, Kıdemli Soruşturma Görevlisinin.... geri gelmesi durumunda prim yapacaktı.
At the end, I'll ask you if you can make a positive identification.
Sonunda, sana pozitif bir tanımlama yapıp yapmadığını soracağım.
If there are concerns regarding the accuracy of this identification - - legitimate concerns, Kate, I might add - - then we can take you out, reveal you as an undercover officer and we can make them repeat the ID parade.
Bu teşhisin meşru ve doğruluğuyla ilgili endişeleriniz varsa, Kate, o zaman sizi gizli görevden alabilirim... zanlıları tekrar gösterebiliriz.... ve tekrar ettirebiliriz.
And in order to make the case against me, you wanted to hear that he didn't overwrite the label.
Davayı bana karşı geliştirmek için etiketin... üzerini düzeltmediğini duymak istemiştiniz.
And from what I know, you won't make that mistake.
Umarım sen, bu hatayı yapmayacaksın.
AC-12 is recused from the Huntley case, yet you still attempted to make arrests.
AC-12 Huntley davasından alıkonuldu, ama... Hâlâ tutuklama girişiminde bulundunuz.
I just want to make sure you're doing all right.
Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
- I won't make you watch.
- Sana bunu izlettirmeyeceğim.
Uh, make, model, and year, please and thank you.
Marka, model ve yılı da verin lütfen, teşekkürler.
So make sure you familiarize yourselves with all of this, and our technical analyst Penelope Garcia will help you in any way she can.
Tüm bunları iyice öğrenmeye çalışın, teknik analistimiz Penelope Garcia da sizlere yardımcı olacak.
You don't need me to make history.
Tarihe geçmek için bana ihtiyacın yok.
So to make up for it, I'm inviting you all to my home tonight for dinner.
O yüzden kendimi affettirmek için hepinizi akşam yemeğine evime davet ediyorum.
I'll make you shit your pants!
Pantolonuna sıçtırırım!
So, make all the arrangements you have to, call your landlords, hide your drugs, flush your fish.
Gereken tüm ayarlamaları yapın, ev sahibini arayın, uyuşturucuları saklayın, balığınızı klozete atın.
I mean, bring them back, but... you know, take them, maybe make notes.
Yani, onları geri getir ama al onları, belki notlar alırsın.
Can I do anything to make you feel better?
Kendini iyi hissetmen için ne yapabilirim?
I'm American as apple pie, and if you're not, I'll make you die.
Ben elmalı turta kadar Amerikalıyım, sen değilsen öldürürüm.
Because one, she's actually talented, and two, she's gonna make you look great.
Çünkü bir, o gerçekten yetenekli ve iki, seni daha iyi gösterecek.
It means that I'm trying to work on my issues and make some progress so you'll consider working on our marriage.
Sorunlarım üzerinde çalışıyorum ve sen de evliliğimiz için çalış diye ilerleme kaydediyorum demek.
Don't make me sic Jenny on you.
Jenny'yi üstüne salmayayım.
What did I do to make you hate me?
Benden nefret etmene neden olacak ne yaptım?
Um... Make space in the relationship for you to fuck someone else?
Başkasını sikmen için ilişkide nasıl boşluk yarattım?
Gotta do the gigs so you can make shit you want.
İstediğin şey için böyle işleri yapmalısın.
I mean, it's like why bother even trying to make anything that you really care about?
Demek istediğim, neden gerçekten umursadığın bir şey yapmaya çalışıyorsun ki?
I hope you never make that mistake again.
Umarım bu hatayı bir daha yapmazsın.
I may not be real, but I get a funny feeling I can still make you bleed.
Gerçek olmayabilirim ama yine de... kanını akıtabilirim gibi geliyor.
I just had to make sure you knew it, too.
Sadece senin de bildiğinden emin olmalıydım.
And you think he'll make the right choices now?
Ve şimdi doğru kararları vereceğini düşünüyor musun?
But what matters most... we make you whole.
Fakat en önemlisi... Seni bütünleştireceğiz.
We're gonna make you whole again.
Seni bütünleştireceğiz.
On the medical side, we'll make sure you get the best treatment, no matter what.
Tıbbi bakımdan, ne olursa olsun, en iyi tedaviden emin olalım.
you make me happy 42
you make me laugh 67
you make me feel 28
you make a good point 33
you make me sick 180
you make me nervous 20
you make me 18
you make it sound so easy 34
you make the call 17
maker 207
you make me laugh 67
you make me feel 28
you make a good point 33
you make me sick 180
you make me nervous 20
you make me 18
you make it sound so easy 34
you make the call 17
maker 207
make 264
makes 54
makeup 91
make your move 45
makers 34
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make sense 40
make it rain 28
makes 54
makeup 91
make your move 45
makers 34
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
make it work 61
make it last 17
make me proud 45
make it up 16
make me happy 23
make your choice 53
make it two 94
makes sense to me 28
make a difference 25
make it work 61
make it last 17
make me proud 45
make it up 16
make me happy 23
make your choice 53
make it two 94
makes sense to me 28
make me 142
make love to me 50
make a statement 17
make a decision 55
make a hole 97
make it stop 329
make it 257
make it so 49
make it better 21
make it look good 18
make love to me 50
make a statement 17
make a decision 55
make a hole 97
make it stop 329
make it 257
make it so 49
make it better 21
make it look good 18