You might need it traducir turco
319 traducción paralela
No, but you might need it.
Ama belki bu size lazım olur.
- He thought you might need it.
- İhtiyacın olabileceğini düşünmüş.
- You might need it.
- İhtiyacınız olabilir.
You might need it.
İhtiyacın olabilir.
- You might need it sometime.
- Belki ihtiyacın olur.
I figured you might need it. Look.
Sanırım ihtiyacınız var.
You might need it.
İhtiyacın olabilir
You might need it again sometime.
Bakarsın bir gün yine lazım olur.
And hang on to it, you might need it.
Tutumlu ol, ihtiyacın olacak.
I thought you might need it.
İhtiyacın olur diye düşündüm.
I thought you might need it.
İhtiyacın olabileceğini düşündüm.
I didn't know when you might need it.
Ne zaman ihtiyacın olacağını bilmediğim için hisse senedine çevirmeye değmeyeceğini düşündüm.
Anyway, you might need it.
Hem ona ihtiyacınız olabilir.
- You might need it.
- İhtiyacın olabilir.
Take this. I think you might need it.
Bunu al. İhtiyacın olabilir.
Thought you might need it back.
Belki ihtiyacınız olur diye düşündüm.
You might need it later on!
Sonra ihtiyacın olabilir!
You might need it for later, hmm?
Daha sonra lazım olabilir, hmm?
You might need it just to reason with the guy.
Onu ikna etmek zorunda kalabilirsin.
You might need it when you follow the girl.
Kızı izlediğinizde gerekebilir.
You might need it when it starts raining naked ladies.
Çıplak bayan yağmaya başladığında ihtiyacın olabilir.
I thought you might like it. You might need it for when you're....
Şey olduğu zaman ona ihtiyacın...
You might need it.
Senin ihtiyacın olabilir.
I figured you might need it now that everyone knows we're friends.
İhtiyacın olabilir diye düşündüm ; artık herkes arkadaş olduğumuzu bildiğine göre.
Take this, you might need it.
Şunu al, ihtiyacın olabilir.
- Please, I need a little fresh air and you look as though it might do you a bit of good.
- Biraz temiz havaya ihtiyacım var sizin de var gibi görünüyor.
It might need readying up a bit but now that you're here...
Biraz toparlanması gerekiyor ama şimdi sen buradasın ya....
She won't ask you, but she might need it.
O istemez ama, gerekebilir.
I take it you're not just some ordinary blind man, but do you think you might still need to draw this sword?
Anladığım kadarıyla sen sıradan bir kör değilsin, ama hala bu kılıcı çekmen gerekebiliceğini düşünüyor musun?
Until you get into that solid-gold heart of yours that what I need is understanding, until you learn that, it might just turn out that... I leave you.
Çünkü şimdiye kadar sana ait olan bu sağlam altın kalbin derinliğine girebilir ve bu yolla benim ihtiyacım olan anlayışı öğrenebilirdin şimdi bu durum sadece tersine döndü seni terk ediyor olmalıyım.
If I gave it to you now, you wouldn't need me anymore and you might go after Roschmann by yourselves.
Onu şimdi verseydim, bana artık ihtiyacınız kalmazdı... ve Roschmann'ın peşine kendiniz düşerdiniz.
Only have to lie on the grass at night and look straight up at some bright star and stare at it with all your might and by and by, you'll feel you're falling into the sky miles and miles from your body which you don't seem to need at all.
Geceleri çimenlerin üzerine uzanınca ve parlak bir yıldıza gözlerini dikince tüm gücünle ona bakarken gökyüzüne düşmüş gibi hissedersin. ... hiç ihtiyacın yokmuş gibi duran bedeninden, kilometrelerce uzaklaşırsın.
It's play diagrams from our touchdown plays from last year... players'reports, things you might need.
Geçen yılın maçlarından oyun şemaları ve oyunculara ait raporlar.
Did it never occur to you that I might need some advice?
Bazı tavsiyelere ihtiyacım olacağı hiç mi aklına gelmedi?
I wasn`t sure if it was you, but I thought you might need a ride.
Sen olduğundan emin değildim, ama seni arabayla bırakırım diye düşündüm.
I'll help you carry on for it won't be long till i'm gonna need somebody to lean on you just call on me, brother when you need a hand we all need somebody to lean on i just might have a problem?
Güçlü değilken, senin dostunken Ayakta kalmana yardım edeceğim Çünkü benim için de Güvenebileceğim birine İhtiyaç duymam çok yakın Beni çağır yeter kardeşim
You need to know what it feels like to drown... in order to avoid panic... and perhaps gain those few seconds that just might save your life.
Boğulmanın nasıl bir his olduğunu bilmeniz gerekiyor. Paniği önlemek ve hayatınızı kurtarabilecek olan o birkaç saniyeyi kullanmayı öğrenmek için bu şart.
You might say I need it.
Hatta ihtiyacım olduğunu söyleyebilirim.
I don't think that this is going to need stitches..... but you might wanna have your family physician take a look at it.
Sanmıyorum, bu yaranın dikişe ihtiyacı yok,..... Ama, İstersen bir göster, Aile doktorunuzun bir bakması gerekebilir..
It might be handy to have you around if I ever need a good parking space.
İyi bir park yerine ihtiyaç duyarsam yanımda olmanın faydası olabilir.
It occured to me that you might need some more help raising money for Chef.
Şef için biraz daha yardıma ihtiyacınız olabilir diye düşündüm.
You listen close too, because it might be something you need to know.
iyi dinleyin çünkü bunu bilmeniz gerekebilir.
It just seems to me that you might need a friend.
Bana sanki bir arkadaşa ihtiyacın varmış gibi geliyor.
Oscar, you might want to save some of your dignity for later, in case you need it.
Oscar, bu konuşmaları sonraya sakla. Lazım olabilir.
It's just I heard about what happened and I thought you might need a friend.
Olanları duydum. Arkadaşa ihtiyacın olacağını düşündüm.
I thought with everything that I did today, that... you know, you might not need me to keep doing it at night.
Geceleri dokunulmadan uyuyabilmek için mi? Belki bunları gece de yapmamı istemezsin.
This whole burn lawsuit I plan to initiate it might get a Iittle crazy, so here is my phone number. You will need that for your attorney or if you want to have coffee again sometime.
Sana açmaya düşündüğüm şu kol yakma davası biraz çığırından çıkabilir o yüzden numaramı veriyorum.
Hey, Mr. Withdrawn, you might not need to talk about it, but I sure do. Sharon?
Hey, Bay İçekapanık, senin konuşmaya ihtiyacın olmayabilir, ama benim var.
We haven't done it in weeks, and we really need to rehearse it, and while you're here, we might as well take advantage of the time, please?
Tamam mı? Haftalardır yapmıyoruz. ve gerçekten provaya ihtiyacımız var.
At this point a cynical person might think that you were offering just what we need when we need it most.
Şu noktada, alaycı bir insan, önerdiğin şeyin çok kiritik bir zamanda tam ihtiyacımız olan şey olduğunu söylerdi.
If you tell me what I need to know, Commendatore... it might be convenient for me to leave Florence without my meal.
Sorularıma cevap verirseniz, Komiser... Floransa'dan akşam yemeğimi yemeden ayrılmam daha uygun olabilir.
you might like it 24
you might think 18
you might be right 102
you might as well 26
you might say that 33
you might say 135
you might be surprised 25
you might want to 27
you might 132
you might have 18
you might think 18
you might be right 102
you might as well 26
you might say that 33
you might say 135
you might be surprised 25
you might want to 27
you might 132
you might have 18
you might ask 17
you might just make it 23
you might learn something 35
you might need this 21
you might not 20
you might have to 16
you might be 35
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
you might just make it 23
you might learn something 35
you might need this 21
you might not 20
you might have to 16
you might be 35
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
need it 21
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
you mean you don't know 16
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
you mean you don't know 16
you made it 730
you miss me 101
you meant it 23
you must be tired 132
you mess with me 18
you mean now 32
you mean her 17
you mean like this 37
you mean that 100
you missed me 68
you miss me 101
you meant it 23
you must be tired 132
you mess with me 18
you mean now 32
you mean her 17
you mean like this 37
you mean that 100
you missed me 68