You might have traducir turco
10,896 traducción paralela
Whatever delusions you might have about being punished you need to leave in here.
Cezalandırıldığını düşünüyor olabilirsin, ama bunları bırakman lazım.
I'm just glad that you might have a slight chance of maybe pulling this off.
Ufak da olsa bu işi becerme şansın olduğu için mutluyum.
Excuse me, sir, but we're about to experience some turbulence ahead, so I'm going to need to collect any loose items you might have.
Pardon efendim, Ama önümüzde bazı türbülans yaşamaya üzereyiz, Böylece ı'm aklınıza gelebilecek tüm gevşek öğeleri toplamak için ihtiyacımız olacak.
Thought you might have seen her.
- Onu görmüş olabileceğini düşündüm.
You might have said something.
Bunu önce söylemeliydiniz.
Anything else you can tell me? I was hoping that you might have heard something.
- Bir şeyler duymuş olabileceğini umuyordum.
Look, you might have hit an artery, okay?
Bak, atardamarına girmiş olabilir tamam mı?
I feel like you might have old intel.
İstihbaratın eski gibi geliyor.
You might have to blow my brains out too
Benim de beynimi parçalamak zorunda kalabilirsin.
You might have gone a little overboard on the abs.
Baklavaları biraz abartmış olabilirsin.
- Have you considered that all of that might've been an act to get close, that maybe he found a weakness and exploited it?
Tüm bunları sana yakınlaşmak için rol icabı yaptığını düşündün mü hiç? Zaafını bulup bundan faylandığını?
Well, you might as well have, because that's what it's gonna sound like.
Bari demiş olsaydın,... çünkü öyle demişsin gibi anlaşılacak.
Well, uh, Ari might recognize you from Nancy's, Jakes, so we'd have you oversee ops, nothing face-to-face.
Jakes, Ari seni Nancy's'den tanıyabilir. O nedenle sen gözetimde olacaksın, yüz yüze bir şey yok.
Everything I said earlier still holds, but I need the cash, and I might as well take it from you guys while you still have it to offer.
Daha önce söylediğim herşey hala geçerli. Ama paraya ihtiyacım var. Ve sizde hazır teklf etmişken bu parayı sizden alabilirim.
You know, I thought... with all that's at stake, just maybe we might have a chance of making peace. But, even now, he still wants to shut me out.
Bilirsin işte, düşündüm ki tüm bu tehlikede belki de barış yapma şansımız olabilirdi ama şimdi bile beni hâlâ dışlamak istiyor.
Actually, Mr. Cochran, we're hoping that you can tell us who else might have wanted to hurt you and your wife.
Aslına bakarsanız, Bay Cochran, size ve karınıza başka kimin zarar vermek istemiş olacağını söyleyebileceğinizi umuyorduk.
It's my understanding that you have a lot of influence over Germaine's other clients. You think this is something they might be interested in?
- Sen bunun onların ilgilenebileceği bir şey olduğunu düşünüyor musun?
It might have made you one.
En azından bir dostun oldu.
Don't you think it might be a good idea to have everyone working so that we can stop Thorstonton from burning down?
Sizce de herkesin birlikte çalışıp Thorstonton'ı kül olmaktan kurtarma fikri güzel bir fikir değil mi?
While I doubt he'd have the gall to attack you directly, I believe he might try and find someone else to do it, namely Niklaus.
Her ne kadar doğrudan sana saldıracak cesareti olduğundan süphe etsem de bunu yapması için başka birini bulmaya çalışacağına inanıyorum. özellikle de Niklaus.
I think you might have grabbed my drink off of the table, so... Hey. Excuse me, man.
Affedersiniz.
You might even have a voice of your own.
Hatta kendine ait ses tonun bile olacak.
What I built in this city might seem small to you, but at least my guys have rules.
Bu şehirde kurduğum şey sana az gibi gelebilir ama en azından benim adamlarımın kuralları var.
Are you that afraid of what my sister might have to say to your brother?
Kardeşimin Niklaus'a söyleyebileceklerinden bu kadar mı korkuyorsun?
Have you thought of who that family might be?
Aile bireyinin kim olduğunu biliyor musun?
How often do you think you might look up at the stars and wonder what might have been had you just put your faith in Rick?
Ne kadar sıklıkla yıldızlara bakıp, Rick'e güvenmiş olsaydın ne olurdu diye düşünürdün sence?
Jerry, I believe that, if you hide by yourself, you might survive and I believe I, by myself, have a shot of getting out of here, but the two of us, together? I don't know.
Jerry, bence sen kendi başına saklanırsan hayatta kalabilirsin benim de kendi başımayken buradan kurtulma şansım var ama ikimiz beraberken bilemiyorum.
I might not have found you if you hadn't lit yourself up like Piccadilly Circus.
Piccadilly Sirki gibi ışıldamasaydın bulamayabilirdim.
Somebody might have told me, don't you think?
Biri bana bunu söyleyebilirdi öyle değil mi?
You know, if you have any insight at all into what kind of creature might have done all this damage, now would be a really good time to tell me. Nolan?
Böylesine bir saldırıyı ne tür bir yaratığın yapmış olabileceği konusunda bir fikrin varsa, bunu şimdi söylemenin tam sırası.
You might be thinking a little too highly of me, but if you'll have me...
Beni gözünde büyütüyorsun ama yardım edeceğim.
I hate to bug you, but I might have a Wesen problem.
Bölmek istemezdim ama galiba bir Wesen sorunumuz var.
See if you can find any video. The gas station might have something. Yeah.
- Bak bakalım benzinlikte güvenlik kamerası var mıymış.
Have you thought about what this might mean for you and Dee?
Dee ile ikiniz için ne anlama gelebileceğini düşündün mü hiç?
That's really amazing that you decided to step down and follow the will of the people as opposed to following, you know, maybe what some religious leader might have told you to do.
Görevden çekilmeye karar vermeniz ve halkın iradesine saygı göstermeniz gerçekten takdire şayan. Bunu yaparken belki de bazı dinî liderlerin sözüne karşı gelmiş oldunuz.
- How do you know? Because it might have taken me a while to tell you the truth, but from the first second I looked at you, I wanted to tell you everything about me.
Çünkü sana gerçeği söylemem biraz vakit almış olabilir ama seni gördüğüm ilk andan beri kendimle ilgili her şeyi sana anlatmak istedim.
But someone else will... someone who might actually have feelings for you, dearie.
Başka birisi yapacak seni gerçekten seven biri yapacak, cancağızım.
If you'd fought me with such vigor back in the day, I might have given you your wife back.
O gün de benimle böyle cesurca dövüşmüş olsaydın karını geri verebilirdim.
Eksu, now that you have served yourself, perhaps we might sit together and discuss the future. Gladly.
Eksu, keyfine baktığına göre oturup geleceği konuşabiliriz.
I thought we might have lost you.
- Seni kaybederiz sanmıştım.
Have they told you they think I might be a Navy SEAL?
Sana Deniz Komandosu olabileceğimi düşündüklerini söylediler mi?
We have a theory... about who you might be.
Senin kim olduğunu ortaya çıkarabilecek bir teorimiz var.
You know, I have some old photographs of her that you might like.
Hoşuna gidebileceğini düşündüğüm eski fotoğrafları var birkaç tane.
That really might not have been the brightest idea you ever had.
Bu gerçekten şimdiye kadar yaşadığın en parlak fikir olmayabilir.
For those of you who might not be familiar, that means that the muscles in his heart have stiffened, impeding the blood flow.
Bununla daha önce karşılaşmamış olabilirsiniz. Kalp kaslarının sertleşip kan akışını engellemesidir.
I mean, sure, more women might notice him, but I think it's better to have a guy be with you because he wants to be and not because he thinks he doesn't have any other choice.
Bir sürü kadının onu fark edeceğine eminim ama bence başka seçeneği olmadığı için değil de seninle olmak istediği için seninle birlikte olan biriyle olmak daha iyi.
The way you used to run the field, you might as well have been wearing spurs with all those cowboy moves you pulled.
Eskiden tüm o çektiğin kovboy hareketleriyle beraber bir de mahmuz takardın.
- Um, I'm all out of space bucks, dude, but I have some moldy pizza you might be interested in.
- Hiç dolarım kalmadı, dostum.. .. ama biraz küflü pizzam var, belki ilgini çekebilir.
Isabel, uh, maybe you h-have something that y-you might like to add here?
Isabel, belki eklemek istediğin... bir şeyler vardır.
Do you have any idea how he and your son might have known each other?
Eğer bir fikrin var mı nasıl o ve oğlun Birbirimizi tanıyoruz olabilir?
Might have to just steal that one from you.
Bunu senden çalabilirim.
you might have to 16
you might think 18
you might like it 24
you might be right 102
you might as well 26
you might say 135
you might say that 33
you might 132
you might be surprised 25
you might ask 17
you might think 18
you might like it 24
you might be right 102
you might as well 26
you might say 135
you might say that 33
you might 132
you might be surprised 25
you might ask 17
you might want to 27
you might just make it 23
you might learn something 35
you might need it 24
you might not 20
you might need this 21
you might be 35
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
you might just make it 23
you might learn something 35
you might need it 24
you might not 20
you might need this 21
you might be 35
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
might have 21
might have been 16
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
might have been 16
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672