English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / Your father's dead

Your father's dead traducir turco

147 traducción paralela
It's terrible to have to tell you this way, but your father is dead.
Sana bu şekilde söylemek korkunç, ama baban ölmüş.
Your father's dead, my child ; And what will you do now?
Baban öldü, çocuğum ; ne yapacaksın şimdi?
The world's better off with your father dead, but you're not.
Dünya babansız daha iyi bir yer ama senin için değil.
- But your father's dead.
- Ama baban öldü.
Your father's dead
Baban öldü.
But your father's been dead three years.
Ama baban öleli üç yıl oldu.
Then stop talking like your father's dead and me along with him.
Sen de baban ölmüş, ben de onunla gömülmüşüm gibi konuşmayı kes.
You know, unable to handle the estates legally incompetent, insane- - They want you out of the way before it's discovered that your father's dead.
Miilkleri yénetemeyecek durumda yasal ehliyeti olmayan, deli... no Babanm 6ldl'.igl'.i anla § llmadan seni safdl § I blrakmak istiyorlar
Your father's dead.
Baban öldü.
How long has it been since your father's been dead?
Baban öleli ne kadar oldu?
Your father's dead?
Baban öldü mü?
is that your father's dead.
babanız öldü.
There's been a terrible accident, your father's dead.
Çok kötü bir kaza oldu. Baban öldü.
Your father's a doctor, mine's dead.
Senin baban doktor, benimki öldü.
Your father is dead, you must cry!
Baban öldü güya, ağlamalısın!
Whoever's chasing after your father has caught up with him and now he's dead.
Her kim babanın peşindeyse, onu çoktan yakalayıp işini bitirmiştir.
Kirsty, your father's dead.
- Kirsty, baban öldü.
Get Cody Culp on the phone, or your father's a dead man.
Hemen Cody Culp'u ara yoksa baban ölür.
Two nights together had these gentlemen... in the dead waste and middle of the night, been thus encountered : A figure like your father appears before them.
Bu baylar ardarda... iki gece nöbet tutarken, karşılarına babanıza benzer bir hayal çıkmış.
Oh miss, I hate to be the one to have to tell you this, a stranger... but your father's been dead the last five years.
Bayan sana söyleyen ben olmak istemezdim. Ama baban 5 yıl önce öldü.
Your father. Why do you tell me bullshit, like your father's dead?
- Neden babanın öldüğünü söyledin?
I'm sorry... your father's dead.
Üzgünüm babanız öldü.
Oh, and iris, you tell the police, Your father's dead.
Ve bir de Iris, polislere haber verirsen babanı ölmüş bil.
Your father's dead, isn't he?
Baban öldü, degil mi?
It's not so great to leave your dead father hanging around in the kitchen, but we'd have missed each other otherwise.
Baban mutfakta ölü şekilde bırakıp gitmek çok doğru bir şey değil ama aksi takdirde birbirimizi göremezdik
- No. Your real father's dead.
- Hayır, baban öldü.
Your father, mother, they're dead, their lives were ruined, your life's ruined.
Baban, annen öldü. Hayatları mahvoldu. Seninki de.
So, apart from your concern about a land deal evaporating, what was your reaction to the news that a husband and father to small children was dead with his skull bashed in?
Olayın sizi ilgilendiren kısmı olan toprak anlaşmasının suya düşmesi dışında bir kocanın ve küçücük çocukların babası olan birinin kaftası paramparça olarak bulunmasına tepkiniz bu muydu?
Your father's not dead, Paul.
Baban ölmedi Paul.
Armon... - Your father's dead.
- Armon... baban öldü?
Her father's dead, your mother too.
- Onun babası yok senin de annen. - Ben bir bağlantı kuramadım.
your friends are dead, my father's dead.
Arkadaşlarınız öldü, babam öldü.
You bet six grand on your dead father's account.
ÖIü babanın hesabındaki 6 binle bahis oynadın.
Your father's dead because I didn't do my job,..
Baban öldü, çünkü işimin başında değildim.
And your father's dead, stupid.
Baban öldü, aptal.
Your father's dead, stupid!
Baban öldü, aptal!
Your father's dead.
Baban ölmüş.
So the only way you could have a nice conversation with your father is if he's dead.
Yani babanla güzel bir sohbet edebilmen için onun ölmüş olması mı lazım?
Homer, your father's dead.
Homer, baban vefat etmiş.
You couldn't control your father when he was alive... and now you're trying to do it when he's dead.
O hayattayken babanızı kontrol altına alamadınız. Ölünce bunu yapmaya çalışıyorsunuz.
Your father's been found dead under a train near Marseilles.
Baban, Marsilya yakınlarında bir trenin altında bulunmuş.
What's so funny? Your father's dead.
Dikkat edin çocuklar, bu çakmağı seviyorum.
Exaggerating a little is saying you're a little taller. Saying your father is dead when he's not is lying beyond comprehension.
Biraz uzun olduğunu söylersen biraz abartmış olursun ama öldüğünü söylemek akıl almaz bir şey.
Your dead man from the boat is his father.
Teknedeki ölü adam babasıymış.
I may have only been a father for a few months... but one thing I am dead sure about... is that fatherhood's not about proving to your family... that you've got steel balls.
Birkaç aylık baba olabilirim... ama emin olduğum birşey var. Babalık, ailene çelik gibi sağlam testislerin olduğunu... kanıtlamak değildir.
Your father is dead for her too.
Babanın acısını o da yaşıyor.
He may have been your father, but he was also mine up to a point. But it's good for everyone that he's dead.
Senin ne kadar babansa, benim de babam sayılır bir yerde.
Your father's dead, Marc.
Baban öldü, Marc.
We don't know your father's dead.
Ölüp ölmediğini bilmiyoruz.
Pretending your father's dead?
Babanı kaybetmiş gibi davrandın.
- It's about your father. He's dead.
O ölmüş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]