Your people traducir turco
16,634 traducción paralela
You and your people... and your wine.
Seni, müritlerini ve şarabını.
Because if England, your nobles and your people, see this babe not as a blessing but as evidence of my ambition and of your wickedness...
Çünkü eğer İngiltere senin soyluların ve halkın bu bebeği bereketli değilde benim ihtirasımın ve senin günahkarlığının kanıtı olarak görürlerse...
Many of your people are vehemently opposed to divorce.
İnsanların çoğu boşanmaya şiddetle karşı.
He took one of your people.
Halkınızdan birini ele geçirmiş.
Because I'm not your people, remember?
Çünkü hatırlarsan ben senin halkından değilim?
These are your people.
Bunlar senin insanların.
Your people look up to you.
Halkın dört gözle seni arıyor.
Your people are running wild, - and I'm... - ( indistinct noise )
Senin halkın taşkınlık yapıyordu ve ben...
I know you care about your people.
Halkını umursadığını biliyorum.
SETH : Look, I know you're not exactly thrilled to see us, but we're just trying to save your people here, OK?
Bizi gördüğüne tam olarak heyecanlanmadın biliyorum ama burada senin halkını kurtarmaya çalışıyoruz, tamam mı?
I wanted Olmeca to tear you apart and bring me your head in front of your people, so they would see what a real queen looks like.
Olmec'dan seni halkının önünde parçalamasını ve kafanı bana getirmesini istedim ki böylece gerçek kraliçe nasıl olurmuş halkın görsün.
This has nothing to do with you or your people.
Bunun seninle veya adamlarınla hiçbir ilgisi yok.
And if you think your people are rushing down here to bail you out, you've got another thing coming, because I'm gonna keep you in here all night.
Ve eğer seninkilerin seni kurtarmak için aceleyle.. ... buraya geldiğini düşünüyorsan, yanılıyorsun,... çünkü seni tüm gece burada tutacağım.
We'll see how strong your bond is with your people when I parade every one of them on the stand and ask them point-blank,
Aranızdaki bağın ne kadar sağlam olduğunu göreceğiz. Hepsini kürsüye dizip açık bir şekilde şu soruyu sorduğum zaman :
I can't even make a waffle without one of your people bursting into my home with a gun.
Waffle dahi yapamadığım için adamlarından biri elinde silahla mutfağıma dalarken.
Tell your people to stand down.
Adamlarına geri çekilmelerini söyle.
My employer paid you to kidnap Elizabeth Keen, and then you not only failed to deliver the target, but your people got her killed.
Patronum size Elizabeth Keen'i kaçırmanız için ödeme yaptı ve siz başarısızlığın yanında bir de onun ölümüne sebep oldunuz.
You stay here with your people.
Sen burada kendi halkınla kal.
You people need to get your ears glued to the ground better.
Biraz kulaklarınızı dört açın da etrafı dinleyin gençler.
Your country is giving death sentence to our people and you've come here to get Sarbjit acquitted.
Ülkeniz bizim insanımız hakkında ölüm kararı veriyor... Sizde Sarbjit'i kurtarmak için buraya geldiniz.
And those people you came down with... they are not your friends.
Buraya birlikte geldiğin kişiler ise senin arkadaşın değiller.
You've all deluded yourself if you think these people are worth your time.
Bu insanların harcayacağınız vakte değdiğini düşünüyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz.
And, Paige, until we know exactly what your parents do and whether or not people get hurt as a result- -
Paige, annenle babanın ne yaptığını ve yaptıklarının sonucu olarak insanların zarar görüp görmediğini tam olarak öğrenene değin...
But people can. People are more than just toys for your amusement.
İnsanlar senin oyuncaklarından çok daha fazlası.
Why waste your time on these people?
Böyle insanlara neden zaman harcarsınız?
And... we had one of our people from the NYPD pull that gun with your prints off the scene.
Bir de NYPD'deki adamlarımızdan birine, olay yerinden parmak izlerinin olduğu silahı aldırttık.
Most people are terrified of having their e-mail hacked, but can you imagine having your whole brain hacked?
Sahiden kaybetti çünkü. Çoğu insan e-postalarının hacklenmesinden korkar ama tüm beyninin hacklendiğini hayal edebiliyor musun?
Some people aren't meant to stay in your life.
Bazı insanlar hayatında kalmamalı işte.
Mr. Cooker, if these people have your daughter, your best shot at getting her back is to tell us everything you know about your dealings with Sands.
Bay Cooker, eğer kızınız bu kişilerin elindeyse onu geri alma konusunda en iyi şansınız bize Sands'le yaptığınız anlaşmalar hakkında her şeyi anlatmaktır.
Even when you're terrified, and you want to run away, and embrace your imperfections and the flaws of people around you because everybody's just doing the best they can with what they've got, right?
Korksan da, kaçmak istesen de eksik yönlerinden ve yanındakilerin kusurlarından utansan da. Çünkü insanlar sahip olduklarıyla ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar değil mi?
Sort out your own business before you interfere in other people's.
Başkalarının işine karışmadan önce, kendi işinize bir çözüm bulun.
As your next mayor, I will make Portland a city that shines as an example of what can be accomplished when people are given the opportunity to truly succeed, and that success, real success, will come from the genuine desire
Gelecek başkanınız olarak Portland şehrini nelerin yapılabileceğinin bir örneği olarak parlatacağım. İnsanlara gerçek başarı fırsatı verildiği zaman bu başarı da, gerçek başarı komşularınızı da kendiniz gibi görme arzunuzla birlikle gelecek.
Mr. Diaz, do you have any concept of the wrath You are bringing down on the government And people of your country?
Bay Diaz, hükümetinizin nelere maruz kalarak nasıl sefalet içinde devrileceği, ülke ve halkınıza olacaklar hakkında bir fikriniz var mı?
Listen, kid, I know you probably feel like a lot of people have left you recently, what with your mom passing away and that fiasco with Evan and Jill, and maybe now you're thinking that it's happening again with Kelly.
Son zamanlarda herkes seni terk ediyormuş gibi hissediyorsun. Annenin vefat etmesi. Evan ve Jill'in olayı.
Sir, what are your comments on the people that died in China.
Efendim, Çin de ölen insanlar için ne söyleyeceksiniz?
When people commit suicide unexpectedly it's natural to want to make sense of their actions but you're also trying to work out your place in that story so maybe what you're struggling with is is about you, not him.
- İnsanlar beklenmedik bir şekilde intihar edince, - eylemlerini anlamaya çalışmak doğaldır. - Ama aynı zamanda bu hikayede yerini belirlemeye çalışıyorsun...
Return what you've taken from these people and leave my kingdom... or the next arrow lands in your good eye.
Bu insanlardan aldıklarını geri ver ve krallığımı terk et yoksa bir sonraki ok, sağlam gözüne gelecek.
Did you try to communicate your situation to any of these people?
O insanlardan herhangi birine durumunu anlatmayı denedin mi?
I know it must be hard to put your trust in people.
İnsanlara güvnmenin zor olduğunu biliyorum.
" Lots of people love you, your Nan...'
Herkes seni çok seviyor, büyük annen...
No, it doesn't, because among other things, you set your own hours, you can't take dictation, and to top all that, you can't read people for shit!
Çünkü diğer şeyler bir yana... kendi saatlerini kendin belirliyorsun, emir almıyorsun, tüm bunların üstüne insanları okuyamıyorsun!
Just give me the people who are actually responsible for it, and I'll see to it that both you and Mike can practice law for the rest of your lives.
Bana bu işten sorumlu kişileri ver ben de Mike ve senin ömür boyu avukatlık yapmanızı sağlayayım.
I have a copy of an anonymous tip sent to you, saying I took the LSATs for people, and a record of a phone call from your office to the Dean of Columbia ten minutes later.
Elimde sana gönderilmiş, benim başkaları için LSAT sınavlarına girdiğimi söyleyen anonim bir ihbar ve Columbia dekanına ait bundan on dakika sonra orayı aradığına dair telefon kayıtları bulunuyor.
Please. These people need your help.
Lütfen, bu insanların yardımına ihtiyacı var.
- He's angry and volatile and in case you forgot, he's one of the people you were dumb enough - to tell your secret to.
- Sinirli ve dengesiz ve unuttuysan sırrını açma salaklığı yaptığın insanlardan birisi.
For generations, you and your ancestors kept other people's secrets.
Sen ve senin soyun başkalarının sırlarını korudunuz.
I-I haven't brushed up on my Indonesian in a while, but I'm going to guess he's telling you your brother's being held hostage by my people.
Endonezcem biraz paslandı ama tahmin ediyorum ki sana kardeşinin adamlarım tarafından kaçırıldığını söylüyordur.
Your government refused to pay the ransom, turned its back on three young people who were captured for doing nothing more than providing medical services to the poor.
Hükümetiniz fidye ödemeyi reddederek fakir insanlara sağlık hizmeti sağlamaktan başka bir şey yapmayan üç genç insana sırtını döndü.
All those people off your list.
Listenizdeki kapalı tüm bu insanlar.
Watch your mouth, "two people"!
Ne demek "İki kişisiniz"?
You play with people for your amusement.
Eğlence için insanlarla oynuyorsun.
people 5151
people don't change 46
people of earth 28
people like me 81
people like you 105
people screaming 74
people talk 81
people change 205
people can change 59
people are talking 31
people don't change 46
people of earth 28
people like me 81
people like you 105
people screaming 74
people talk 81
people change 205
people can change 59
people are talking 31
people make mistakes 71
people get hurt 32
people are scared 36
people are dying 81
people are watching 31
people were killed 27
people do 54
people will die 36
people are dead 47
people lie 29
people get hurt 32
people are scared 36
people are dying 81
people are watching 31
people were killed 27
people do 54
people will die 36
people are dead 47
people lie 29