English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / ruso → turco / [ О ] / Он искал тебя

Он искал тебя traducir turco

70 traducción paralela
Он искал тебя, Анна.
Seni arıyormuş, Anna.
- Он искал тебя! - О чём ты?
- Onlar seni arıyorlardı.
Он искал тебя, пап.
Seni arıyordu baba.
Вторая - он искал тебя, Омар.
İkincisi, seni harbiden arıyor Omar.
Итак, он искал тебя. Зачем?
Yani seni arayıp buldu, neden?
В день твоего отъезда... мы с твоей мамой буквально нашли его на пороге вашего дома. Он искал тебя.
Her neyse, sen gittiğin gün annen ve ben, onu kapının tam önünde seni ararken bulduk.
Он искал тебя везде.
Öğle görünüyor ki o serseri her yerde seni aramış.
Он искал тебя дома, поэтому я привезла его сюда.
Senin için eve geldi, ben de onu buraya getirdim.
Он искал тебя.
Seni arıyordu.
Он искал тебя.
Aradığı şey sendin.
Он искал тебя
Seni arıyordu.
Он искал тебя, Бриджет, и когда я не сказал ему, где ты была...
Senin peşinde Bridge nerede olduğunu söylemeyince de bana...
он искал тебя. Елена.
Seni arıyordu Elena.
И он искал тебя
O da seni arıyordu.
Может, не говорил, но зато проявлял это тысячью других способов... Он пришёл сюда. Он искал тебя.
Söylememiş olabilir ama bunu buraya seni aramaya gelmek gibi birçok yolla gösterdi.
Мёртвый мужчина на полу, он искал тебя, судя по его заметкам.
Yerde yatan o ölü adam seni araştırıyordu. Daha doğrusu, belgelerin hepsi öyle gösteriyor.
Всё потому, что он искал тебя.
Hepsi de seni aradığı için.
Он искал тебя.
Seni ariyordu.
Он искал тебя потому, что знал, ты хотел выйти.
Seni aradı çünkü senin de endişelerin olduğunu biliyordu.
Он искал тебя.
Seni arıyormuş.
Он искал тебя. Я его не видела.
Onu görmedim.
- Знаешь, он искал тебя.
Seni arayıp duruyordu.
Он искал тебя.
- onlar seni arıyordu.
Он искал осла, чтобы избавиться от тебя, и он нашел меня.
Ona bir hıyar lazımdı seni alacak. Beni buldu.
Он тебя искал.
Seni soruyordu.
Эту книгу он искал для тебя.
O kitap senin içindi.
- Значит, он все-таки тебя искал.
- Seni gerçekten arıyormuş.
- Он звонил сюда, искал тебя.
- Seninle konuşmak için burayı aradı.
Он приходил ко мне, искал тебя повсюду.
Her yerde seni arıyordu.
Тогда ты знаешь как долго и упорно он тебя искал.
Ama tam tersi, kazazedeler onları keşfediyor.
Он примчался сюда, потому что тревожился и искал тебя!
Buraya geldi çünkü senin hakkında endişeleniyor ve seni arıyordu!
Он как раз тебя искал.
Bu yüzden seni arıyordu.
На самом деле он тебя искал перед самым нашим отъездом.
Ayrıca, çıkmadan önce de seni arıyordu.
Тогда ты знаешь как долго и упорно он тебя искал.
O halde seni bulmak için ne kadar zaman ve enerji harcadığını da biliyorsundur.
Ну, неправда, если бы он искал именно тебя, то не пришёл бы разговаривать.
Pek sayılmaz. Çünkü peşinde olsa yüzünü bile görmezdin. - Aman ne rahatladım.
У тебя был фильм, который он искал.
Senin elinde istediği bir film varmış.
Он заезжал к нам вчера, искал тебя.
Dün sana bakmak için eve geldi.
Он тоже искал тебя.
O da seni arıyordu.
Может он искал не тебя?
Belki senin için burada değildi.
Тебя искал Карл, он недоволен.
Pek mutlu görünmüyordu.
Он тебя искал, да?
Seni almaya geldi, değil mi?
Он тебя искал.
Seni arıyordu.
Он искал временную уборщицу, и я согласилась, а за это он научит тебя читать и писать.
Kısa süreli bir temizlikçi arıyormuş. İşi aldım ve karşılığında sana okuma yazma öğretecek.
Думаю это он на своей развалюхе приезжал на днях, искал тебя.
Sanırım dün yanında bir züppeyle gelip seni arayan onlardı.
Ну, наверно, после того как он вернулся на свадьбу и искал тебя...
Bence, seni aramak için dügüne geri gelmistir.
Ты искал свет, и он нашёл тебя.
Işığı arıyordun ve ışık seni buldu.
Он уже дважды заходил, искал тебя.
Buraya seni aramak için iki kez geldi bile.
Он тебя часами искал.
Seni saatlerce aradı.
К счастью для тебя, он не нашел чего искал.
Seni bulamaması isabet olmuş o zaman.
Он тоже искал тебя.
Çünkü o da seni arıyordu.
Ну, может он искал повод, чтобы увидеть тебя вновь и это была его возможность.
Belki de seni tekrar görmek için bahane arıyordu. Onun yolu da buydu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]