Ama bu durumda traducir inglés
828 traducción paralela
Sizi çağırmamıştım ama bu durumda onbire dek burada kalırsınız artık.
I didn't call you three but now you can stay here until eleven
Ama bu durumda kimse kendi işine bakmazken ne olacağı asla belli olmaz.
But as the situation is at the moment, with nobody minding his own business you never can tell what may happen.
Hayır. Ama bu durumda...
But under the circumstances.
Ama bu durumda elimden -
But I can't help it if some guy...
Ama bu durumda maddi durumunu nasıl idare edeceksin, sevgili Paul?
But in that case, dearest Paul, however will you manage financially?
Ama bu durumda açıkça ortaya çıkan bir tek şey var.
But there is one thing which has arisen from this which is quite clear :
Ama bu durumda, sanırım...
But in this case, I think...
Ama bu durumda onu buradan çıkartabilmek için çok uğraşacaksınız.
But as it is I'm afraid you'll have more than your hands full getting her out of this place.
Ama bu durumda, bu şekilde şefe danışmasını beklemezdim.
But in that case, I wouldn't expect her to refer to him as the master the way she did.
Belki ama bu durumda değil.
Perhaps, but not in this case.
Evet ama bu durumda kasabanın şerifi ile konuşmamız gerekmez mi?
Only if there's been a breakdown in the formal law services.
- Papirüs - - Ama bu durumda -
- That may be...
Ama bu durumda, ki sanırım Temyiz Mahkemesi beni destekleyecektir... ciddi olarak bir işkence odası kurdurmayı düşünüyorum!
But in this case, and I think the Supreme Court will back me up I am seriously considering setting up a torture chamber!
Normalde, Charles, ben şiddetten nefret eden bir adamım ama bu durumda senin için çok üzücü bir istisna yapmak zorundayım.
Normally, Charles, I'm a man who detests violence, but in your case I'm forced to make a most regrettable exception.
İyi ama bu durumda beyaz giymemen gerekiyor.
Well, in that case, you shouldn't be dressed in white.
Ama bu durumda, bir koma.
But in this case, a coma.
Ama bu durumda eşey hücresinin ağaçtan ağaca geçmesi için bir yol lazım.
But that would require some way of transferring the sex cells from tree to tree.
İnsanlara hep şunu derim, asla yeterince dikkatli olamazsınız. Ama en iyisini kendilerinin bildiklerini zannederler. İnsanların sizi bu durumda... görmelerini istemezsiniz.
I always say we never took too cautious cause no problem and you would not that people see you in this state?
Ama başına bu gelmeseydi bu zor durumda kalmazdım.
But if it weren't for him, I wouldn't be in this fix.
Fikrimi sormadın Norval, ve sana kanundan kaçmanı tavsiye edecek değilim, ama zorla bu duruma sürüklendin ve neticede bu olay da şimdiye unutulmuş durumda, Kockenlocker'ler gitti muhtemelen başka bir yere yerleştiler.
You haven't asked my advice, Norval, and it certainly isn't up to me... to advise you to evade the law, but since you were dragged into this situation... and it's practically forgotten now anyway, and the Kockenlockers have gone... probably taken root someplace else.
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
That's a good rule generally, I grant you, but... in this case, it... Come on.
Bu durumda şimdi Touranga'ya dönmeliyim ama en güvenilir hizmetlim Monak'ı ve bazı adamlarını size bırakacağım.
Under the circumstances, I shall return to Touranga now, but I will leave Monak, my most trusted servant, and some of his men with you.
- Tabii ki çok haklıyım. İyi ama ben de her şeyi düşünemem ki. Bu durumda ne yapacağım?
One can't think of everything ; how about a slight change in the draw?
Çok geç ama seni böyle bir durumda bu şekilde görmek aklımı başıma getirdi.
It's taken this, seeing you at your best to make me realize it when it's too late.
- Bu durumda, sanırım... iptal süresi geçti biliyorum ama... bu koşullarda kuralları biraz esnetebiliriz.
- In that case, I think we can... I know it's past cancellation time... But under the circumstances I think we might stretch a point.
Phi Beta Kappa kardeşliğine üyeymişsiniz, ama anahtarını takmıyorsunuz,... bu durumda ya çok mütevazısınız ya da anahtarı kaybettiniz.
You're a Phi Beta Kappa, although you don't wear your key, which means either that you're modest or that you lost it.
Bu bir mahkeme değil ama bir mahkemenin bazı kuralları geçerli... ve Albay Dax teknik olarak savunma rolünü üstlenmiş durumda.
This is not a trial, but it does bear certain aspects of one... and Colonel Dax technically is cast in the role of the defense.
Ama tabii bu durumda müvekkilim duruşmaya kadar... hapiste iki üç ay daha yatar.
But, of course, that also means my client lies around in jail another two or three months before the trial.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Mot only because I have never done so before but because ít seems to me. neíther I. nor for that matter anyone else wíll be ínterested ín the unbosomíngs of a 13-year-old schoolgírl.
Ama zor durumda kaldığımızda bu berbat bir meslek.
That's our profession for you!
Ama şu durumda bu imkansız.
But under the circumstances it is quite impossible.
Ama bu özel durumda uygulanması gerekeni de bilemezdim.
But I wouldn't know if it applied in this particular instance.
Mutlu olduk, ama bu mutluluk uzun sürmedi... Karmakarışık bir durumda, karşı karşıya bulduk kendimizi.
We were happy, but our happiness did not last... and we became two people, not one.
Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama bence bu durumda öyle değil.
I know that sounds terribly Freudian, but in this case, I don't think it is.
Kahramanımız bir sonraki macerasında zor durumdaki bir hanımefendiye rastlar. Gerçek bir beyefendi bu durumda doğal olarak kadını kurtarmak ister. Ama gerçekten beyefendi olmayanlarsa kadının bu durumunu kendi çıkarları için kullanmaya kalkarlar.
Our hero's next adventure concerns a lady in circumstances from which any gentleman would instinctively wish to free her - but of which any man who was not a gentleman might instantly want to take advantage.
Ama sana dertten başka birşey getirmedi ve sen bu durumda çok tatlıydın.
And I've given you nothing but trouble, and you've been so sweet about it.
iyi ama, siz 106 kilometre boyunca yıldızları arkaya alıyor olacaksınız... bu durumda hesaplamalarınız ancak yüzde bir dolaylarında olacaktır Bu yolu gündüz aşarsanız, Eyfel kulesini bile gözden kaybedersiniz.
But if you marched 1 06 miles by the stars... and your calculations were just one percent out... you could pass the Eiffel Tower in daylight and never even see it.
Üzgünüm ama bu şartlar altında hiç kimseye güvenecek durumda değilim.
I am sorry, but under the circumstances... I cannot afford to take anyone into my confidence.
Bu durumda olman beni çok üzüyor Kaptan ama gerçekler acıdır. Ve üzücü gerçek de, elbet anlaşma yapacağın.
I do hate to see you suffering such a situation, captain, but truth is truth, and the sad fact is, you will deal.
Çok isterim ama bu ara gerçekten hiç zamanım yok ve şu an bir şey alabilecek durumda değilim.
I would love to, but I really don't have the time now, and I couldn't possibly take on anything at the moment.
Gençlerin problemi etkileyici ama bundan katiyen hiçbir haberim yoktu ki bu durumda Mareşal Pétain çözülmesi gereken çok fazla büyüleyici sorunun ve konuların olduğunu bilmemi istedi.
The problems of youth are fascinating, but I had absolutely no idea that, in the position Marshal Pétain wanted to grant me, there were so many fascinating subjects and problems to solve.
Bu durumda değil ama.
But not in this case, James Kirk.
Ama Pinel'in kötümser analizi yetkilileri ikna etmiş durumda. Geri zekâlılıkları teyit edilen çocuklarla ilgili Bicêtre'de yapmış olduğu gözlemler, o çocuklarla Aveyron'un Vahşi Çocuk'u arasında benzerlik gösteriyormuş. Bu benzerlik hâliyle Victor'un sosyalleşemeyeceği ve eğitimine devam etmenin bir anlamı olmadığı sonucunu çıkarıyor.
Citizen Pinel has persuaded the administration that the idiot children he observed at Bicêtre Hospital share traits with the Wild Boy of Aveyron, and therefore Victor isn't capable of being sociable and nothing can be hoped for by continuing his education.
Ama ilaçların bu durumda yardımcı olabileceğinden kuşkuluyum.
But I think medicine can do little in such cases.
Kusura bakmayın, efendim, ama Bay Norris'in odayı terkettiğini görmediğinizi söylediniz, bu durumda başka hiç kimsenin terkedip terketmediğini nasıl bilebilirsiniz
Excuse me, sir, but you said you didn't see Mr. Norris leave the room, so how could you know if nobody else did?
Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur. Ne acaba?
What is...?
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
I been hidin'from'em all week, but it seems they found me here tonight, so we might as well have them up here to sing too...
Erkeklik onurumu baskı altında tuttuğumu söyleyemem. Ama böylesi bir durumda, bu çok da umurumda değil.
I haven't yet discarded all of my male vanity... but I don't carry it to extremes.
Kardeşini sevmiştim Ama beş yıldır bu durumda.
I loved your brother but he's been in this state for five years already.
Bu durumda, binin Ama arkaya.
In that case, get in. But in the back.
Bu hafta 16 çekim için ayarlanmış durumda. ama sizin için ne yapabileceğimize bakarım.
She's booked for 16 shoots this week, but I'll see what we can do.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23