Ama bu gerçek traducir inglés
1,950 traducción paralela
Ama bu gerçek.
But this is real.
Bunu daha önce hiç söylemedim ama bu gerçek.
I never actually said it before, but it's the truth.
Ama bu gerçek adım değil.
But it's not my real name.
Ama bu gerçek değil.
But it's not real.
Bir tv programından gibi görünüyor... ama bu gerçek...
It sounds like something from a TVprogram... but it is true...
Ama bu gerçek.
This is real.
Ama bu gerçek.
But the truth is
- Ama bu gerçek değil!
- But it's not true!
- Ama bu gerçek.
- It's true.
Biliyorum kulağa korkunç geliyor. Ama bu gerçek.
I know it sounds awful, but... it's true.
Ama gerçek bu.
It's just the truth.
Ama beni seni sevmeye programlamadılar, bu bir gerçek.
But the truth is, no one programmed me to love you.
Oh, üzgünüm, canım ama gerçek bu.
Oh, I'm sorry, my dear, but it is the truth.
ama bu gercek :
Just to make this clear :
Ama gerçek dünyada, Bu böyle gitmez.
But in the real world... it doesn't work.
Hayır, bu seni incitiyorsa, ona dair düşüncelerinle çelişiyorsa, üzgünüm. Ama nazik ve şefkatliydi. Gerçek bir centilmendi.
I'm sorry if... if that hurts you or if it doesn't jibe with how you see him, but he was kind and caring.
Tabii, bu bir neden ama gerçek neden değil, değil mi?
Well, that's a reason. But it's not a real reason, is it?
Ama gerçek kimliğimizi ve ne istediğimizi keşfettiğimiz zamanlar da bu zamanlardır.
But that's when we discover who we really are And... And what we really want.
Biz de hükümetin gerçek mimarına ulaşmalıyız, ama bu Başkan değildir.
We need to go to where the real architecture of government is, and it's not in a president.
Ama gerçek bu değildir.
But that's not what it is.
Doğum gününün kutlandığı gün sadece halka söylenen bir şey ama gerçek doğum gününün bu olmadığını duydum.
He celebrates his birthday but that date is just the date that is listed on his ID card People say that date is really not his real birthday
Antik dünya ve gerçek tarihimiz hakkındaki kalıntıları yok etme girişimleri bilinçli yapılmış hareketlerdi, ama yine de bu bastırmalar için politika ve dinle ilişkili herkesi ve herşeyi kategorize etmek ve suçlamak talihsizce bir hata olur
This was a deliberate attempt to bury any survivor remnants of the ancient world, and our true history. It is a naive mistake however, to categorize and blame everything and everyone involved with politics or religion, for this suppression of knowledge.
Toby, ama gerçek adım bu değil.
Toby, but that is not I really am.
Yeni bu kulağa çılgınca gelebilir ama gerçek.
Hey, it's crazy, but it's real.
- Ama bu bir gerçek.
- No no, but it's true.
İyi tanrılar yaratmayı dilerler, ama bu neticede gerçek bir Tanrı, değil mi?
So it's not false gods they want to create, but a true God at last?
Alex, bence annen hoş biri, ama annenin... kazara babamın yanında olduğu bir gerçek... ve sen de bunun içinde gibisin, bu bizi aile yapmaz.
Alex, I think your mom seems pleasant, but the fact that... by chance your mom is next to my dad... and you come included in the package, does not make us family.
Ama Poirot, bu cinayeti perdeleyen kara bulutlar içerisinde gerçekten kanıtlanabilecek, sadece tek bir gerçek olduğunu gördü.
But Poirot he realises that in amongst this, what is the word for obscurisement? This dark cloud of murder there is one fact that can be proved, is that not so Monsieur?
Açıklaması zor ama gerçek bu...
It's hard to explain, but it was like it...
Buna bayılıyorum, çünkü sen vermiştin, ama gerçek şu ki alt tarafı boktan bir kravat bu.
I love this thing because you gave it to me, but the truth is it is one fucking ugly tie.
Ama gerçek şu ki, hem genel, hem de bireysel olarak,... saraydaki yerimin onun yanı olmadığını,... bu sürgün yerinde uşağınız olarak sizin yanınızda olmam gerektiğini düşünüyorsunuz.
But the truth is, either in general or in particular, you think my role is not by his side in the Palace, but here as your servant in this place of exile!
- Bilmiyorum ama bu senin gerçek ismin deği mi?
- I don't know but that's your real name is it?
Evet, iyi kayaktan bahsetmişken bütün gün eğimi az olan yerde kaymak eğlenceliydi ama bu gece ayrılmadan önce gerçek bir kayma operasyonu yapalım.
Yeah, well, speaking of good skiing, riding the bunny hill has been fun all day, but, you know, I think I'd like to do... an actual run before we leave tonight.
Senin hayatına girip ölüm, gaiplik ve acıyla yüzleşmeliyim ama aynı zamanda da kendimi hiç bu kadar güçlü hissetmemiştim ya da bu kadar gerçek ve bu kadar kendim gibi.
I've had to face death... and loss and pain... in your world. But I've also never felt stronger. And more real, more myself.
Biliyor musun Gershon bu genç adam çok okumuş ama gerçek hayatı hiç bilmiyor.
you know, gershon, this young man is very well read, but he knows nothing about real life.
İnan bana bu kız gerçek bir tür saçmalık gibi belki ama..
I swear to God this girl is for real. I mean, I don't get it, I don't understand it it's something freaky, she's some kind of goddamn freak of nature.
Biliyorum şu an katlanması zor bir durum. Ama size söz veriyorum, bu gerçek.
I know it's a lot to take in right now, but I promise you, this is real.
Ama gerçek bu.
for my truth.
Ama gerçek bu.
It is what it is.
Bilmiyorum ama bu anda yaptığımız şeyler gerçek gibi duruyor.
I don't know, But right now, the thing we have to do is Act like this is real,
Kendi kendime savaşta olanların Allah'ın takdiri olduğunu söylüyorum ama gerçek şu ki onlar öldü ve ben yaşıyorum....... Ve bu şekilde olmasını tercih ederim.
I tell myself That what happens on the battlefield Is the will of allah,
Bu belki talihsizlik olabilir ama bir gerçek.
Now, that may be unfortunate, But it is a fact.
Bu eğitim daha kolaydır, ama gerçek ne?
It's easy in training, but what about for real?
Ama gerçek güç... bu değildir... başkalarını yönetebilmektir.
But real strength... is knowing where you stand. And guiding others to that position.
Ama bu günlerde kaç tane samuray kılıcını gerçek bir savaşta kullanıyor ki?
But these days, how many samurai use their swords in actual battle?
Hayır, ama haklısın... bu gerçek değil.
No, but you're right, it's... it's not real.
Üzgünüm ama, bu mektup gerçek değil.
I'm sorry, this confession... it isn't real.
Ama sanırım bu onun gerçek adı değil.
But it's my understanding that's not her real name.
Bu garip ama gerçek.
This is strange, but true.
Ama bu açık gerçek, sanki tasarlanmış bir gerçek gibi geldi bana.
But it appeared to me that this obviousness was an arranged obviousness.
Doğru değil, ama gerçek bu.
It isn't right, that's true.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23