Ama bu farklı traducir inglés
1,582 traducción paralela
Ama bu farklı bir hikaye.
But that's another story.
- Biliyorum hayatım, ama bu farklı.
- I know, baby, but that's different.
Evet ama bu farklı.
Yes, but that's different.
Ama bu farklı, özel.
Only it's different, special.
Ama bu farklı bir korku.
But in a good way.
Hayır. Evet ama bu farklı bir şey.
With other girl it's like :
- Evet ama bu farklı.
- But this is different, it's...
Bridewell'in işlediğini düşünüyorum. Ama bu farklı bir adamın işi ve ben de bir takım teoriler geliştiriyorum, tamam mı?
- I am surprised that... you have time to go digging through cold cases.
Her gün karşılaştıklarımızı düşününce doğal bile sayılır, ama bu farklı.
It's only natural, given what we face on a daily basis, but... This was different.
Evet, ama bu sözcüklerin hepsinin hepimiz için anlamı farklı.
Yeah, but, you know, we all have our own definitions of all those words.
Ama David ben de oradaydım. Sen tuhaf bir çocuktun ve sorunların vardı... Oysa bu çocuğun durumu tamamen farklı.
You were weird, and you had problems but this kid is in a whole other league.
Mars hakkında son bir şey söyleyebilir miyim? Tabii bunu bir bilim kurgu yazarının söylemesi sana tuhaf gelebilir. Ama şu anda, sen ve ben, burada tamamen farklı atomlardan oluşmuş bir halde ki bu atomlar bizi oluşturmadan önce milyonlarca başka organizmayı oluşturuyordu.
Dennis, can I just say one last thing about Mars... which may be strange coming from a science fiction writer... but, right now, you and me, here... put together entirely from atoms... that have been part of millions of other organisms before they became us... sitting on this round rock with a core of liquid iron... held down by this force, that so troubles you, called gravity... all the while spinning around the sun at 67,000 miles an hour... and whizzing through the Milky Way at 600,000 miles an hour... in a universe that very well may be chasing its own tail at the speed of light.
Senelerdir konuşuyorlar ama değişen bir şey olmuyor. Bu adam farklı.
Please, man, I've been hearing talk of change for years and nothing ever happens.
İki aydır buradayım ama bu durum farklı.
I've only been here two months, but this is different.
Ama bu iş neden diğerlerinden farklı olsun ki?
But why should this job be any different than the others?
Bunu daha önce nerelerde denediniz bilmiyorum ama şu anda Forge Hills'desiniz biz burada bu işleri biraz farklı yaparız.
I don't know if you've tried these stunts anywhere else, but you're in Forge Hills now and we do things a little different in Forge Hills.
Ama bu seferki biraz farklı.
But this one is a little different.
Ama bu sene farklı bir şeyler var.
However, this year something has changed.
Ama bu farklı.
Yeah.
Bu yeni bir şey Monty ve çok farklı ama çabalıyorum.
This is new for me, Monty, and it's different, and I'm trying.
Olabilir, ama... hala çok genç ve bilgisiz, ama... yine de onda farklı bir... hayal gücü var... ve bu insanları derinden etkiliyor.
- Well, they very well may, but, um... Look, I know she's still very young and ignorant. But I think there's a kind of... power and imagination there that might just possibly touch people.
Ama bu, bu farklı bir şey.
But this... this was something else.
Ama bu kızla ilgili farklı bir şey var.
Well, there's something different about this girl.
Ve biliyorum, eski iş deneyimlerim pek olumlu gelişmedi ama bu sefer ki farklı, baba.
And I know that some of those business plans in the past didn't pan out... but this one is different, Dad.
Başka bir ırktan ama benim ırkımdan çok farklı olan bu pırıl pırıl güzellikten ayrılmaktan çok üzgündüm.
Sad to leave that glimmering beauty from another race so different from my own.
Normalde peltekliği bir özür olarak görmeyebilirsiniz ama bu adamda durum farklı.
Usually you can't really refer to a lisp as a handicap but in his case you could.
Ama bu sefer farklı.
But this time is different.
İnsanoğlu bu hedefe ulaşmak için kültürden kültüre değişen farklı yöntemlerle ama aynı en ilkel gaye ile aileler kurar çocuklarını kendi başlarına hayatta kalmaya hazırlama gayesi.
It is to this aim that Man creates families, in different ways depending on the culture, but with the same primordial purpose to prepare his own children to survive on their own.
Bu ülkenin baştan aşağı farklı olmasını isterdim ama istediğimi elde edersem, kimsenin kendi gölü olmaz.
I want this whole country to be different, top to bottom. If I get what I want, nobody gets their own lake.
Evet, ama bu defa farklıydı.
Yeah, it was different this time.
Aynı marka, model ve kalibre, ama bu, farklı bir silah.
It's the correct make, model and caliber, but I'm telling you, it's a different gun.
Evet ama bu farklı.
- Yeah, you know, but this is different.
Biliyorum, ama bu sefer farklı.
It's different.
Bu işten kurtulmak için pazarlık yapabileceğini düşünüyorsun ama tamamen farklı bir şeyle karşılaşacaksın.
If you think you're gonna negotiate you way out of this one, you got a whole nother thing coming.
Bilirsin, eğer ağlasa yada depresyona girse anlayacağım, ve biliyorum hepimiz bununla farklı şekilde başa çıkıyruz, ama bu yas tutmak değil.
You know, I'd get it if he were crying or depressed, and I know we all deal with it different ways, but this is not grieving.
Ama bunlar nihayetinde kabullenmeye yol gösterir, bu da kaybolanların bir daha asla geriye dönmeyeceklerinin ve hayatın çok farklı da olsa devam edebileceğinin anlaşılmasına.
But these will finally give way, eventually, to the final phase of acceptance an understanding that what has been lost can never return, and that life can continue although it may be very different.
Pek çok katilde dürtü kontrolü eksiktir. ileriyi planlayamazlar, ama... Bu farklı.
Most murderers lack impulse control, inability to plan ahead, but... this one's different.
Ama bu kusurlar, bizleri makinelerden farklı kılar ve kurtarılmaya değer bir ırk haline getirir.
But it's those very imperfections that separates us from the machines. And maybe even makes us a species worth saving.
Ama... bu görünenden farklı bir isim... Ryuga, bu sefer, senin hükmün sana karşı...
But... it's different from the name I'm seeing... coming out this time has backfired on you!
Bugün bu sığ sular hala büyük hazineleri barındırıyor. Ama çok farklı bir türde.
Today these shallow waters still conceal huge treasures, but of a very different kind.
Evet, ama bu konuda paradan daha farklı bir şey düşünmeliyiz.
I just thought we could make it a little more creative than cash.
Ama bu planladığımızdan çok farklı bir korku gecesi olacak
- No, but it's gonna be a very different fright night than we had planned.
Bu iyi bir tahmindi ama sanırım farklı bir cevap arıyorum.
That's a good guess, but I think I'm looking for a different answer.
Ama farklı bir uygulama çünkü bu kişisel.
It's personal. It's simple.
Farklı olduğunu sanmıştım ama sen de bu şehirdeki diğer kızlar gibisin. Salonu gözden geçirip daha iyisini arıyorsun.
I thought maybe you were different, but you're like every girl in this city, scanning the room and looking for something better.
Ama çok farklı bir Eric Taylor daha var, bu yönünü biliyorum. Belki siz bilmezsiniz.
But there's a whole other kind of Eric Taylor that I know that maybe y'all don't.
Bir oylama makinesinde oy vermeyi şöyle düşünün... bir model araba birleştirmek için talimatları okuyan bir adam olarak, ama bu araba yerine farklı bir şeyi yapacak adamı istiyorsunuz.
Why don't you think of, of voting on a voting machine as a man reading instructions to assemble a model car, but you want the man to build something different than this car.
Bak, tek bildiğim zaman zaman bazı garip bir görevlere gidiyoruz ama bu görev... Hepsinden çok farklıydı.
Look, all I know is, i've been on some strange missions, but this one... this one's the mint on the pillow.
Ama bilmeniz gerekir ki sizi farklı kılan bu şeyler gördükleriniz, hissetikleriniz bunların hepsi sizi özel yapan şeyler
But you just have to know that all the things that make you different, all the things you've seen, all the things you feel, those are all things that make you special.
Neyin içine girdiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu,.. ... ama bu beni Atlantis'teki kimseden farklı yapmaz.
I may not have had any idea what I was getting into, but that makes me no different from anybody else on Atlantis.
Bu sabah, sayılmayan oyları 5 gündür saydığımızı biliyordum. Ama şu anda bu sabahkinden çok farklı bir konumdayız.
This morning I felt we could count the undervotes in five days, but we are in a very different situation than we were this morning.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23