Anlatacak bir şey yok traducir inglés
256 traducción paralela
Anlatacak bir şey yok.
There ain't nothin'to tell.
Anlatacak bir şey yok.
There's nothing to tell.
Anlatacak bir şey yok. Birbirimize kar topları atıyorduk. Attıklarımdan birisi ona isabet etti.
I hit him in the chest with a snowball
- Anlatacak bir şey yok.
- There's nothing to tell.
- Anlatacak bir şey yok.
There's nothing to tell.
Anlatacak bir şey yok.
Nothing to tell.
Anlatacak bir şey yok.
THERE'S NOTHING TO TALK ABOUT, DORA.
Anlatacak bir şey yok baba.
I've nothing to explain, Papa.
- Anlatacak bir şey yok...
Well there's not much to tell really.
- Anlatacak bir şey yok.
- Not much to tell.
Anlatacak bir şey yok.
There's nothing to explain.
Gerçekten de anlatacak bir şey yok.
Well, there's really nothing to tell.
- Ne anlatayım, anlatacak bir şey yok.
- Explain what, your honour?
Çünkü anlatacak bir şey yok.
Because there is nothing to tell.
Pek de anlatacak bir şey yok aslında.
Well, it really isn't that much.
Şey, anlatacak bir şey yok.
Well, there's nothing to tell.
- Anlatacak bir şey yok.
- Nothing to tell.
Anlatacak bir şey yok.
There's nothing to say.
Çok anlatacak bir şey yok.
There's really not that much to say.
- Anlatacak bir şey yok.
Nothing to fill in.
Anlatacak bir şey yok.
It ain't nothing to tell.
Anlatacak bir şey yok Bay Silvio.
There's not much to tell, Mr Silvio.
Anlatacak bir şey yok, gerçekten.
There's nothing to tell, really.
- Anlatacak bir şey yok.
I got nothing to tell.
Başka anlatacak bir şey yok.
There's nothing more to tell.
Benim için anlatacak pek bir şey yok.
There isn't very much to tell about me.
- Anlatacak pek bir şey yok, gerçekten.
- There's nothing to tell, really. - Nonsense.
Anlatacak pek bir şey yok.
There's nothing much to tell.
- Anlatacak pek bir şey yok.
- There's nothing much to tell, really.
Sanırım hakkımda çok fazla şey bilmiyorsunuz. Aslında, anlatacak fazla bir şey de yok.
You don't know too much about me, I suppose... and there's really not much to know.
Anlatacak pek bir şey yok.
Nothing much to tell.
Anlatacak fazla bir şey yok.
There's not much more to add.
Anlatacak fazla bir şey yok.
There isn't much to tell.
Anlatacak fazla bir şey yok.
There's nothing much to tell.
Anlatacak pek bir şey yok.
There isn't much to say.
Verecek haberiniz var mı? Anlatacak ilginç bir şey yok.
You boys got any news?
Anlatacak pek bir şey yok.
There's not very much to tell, really.
Anlatacak başka bir şey yok.
That's all there is to tell.
Anlatacak pek bir şey yok.
There's really nothing to tell.
Anlatacak pek bir şey yok.
There's not much to tell.
Anlatacak pek bir şey yok.
Well, there's not much to tell.
- Anlatacak başka bir şey yok.
- There is no other stuff.
Anlatacak pek bir sey yok.
Yeah, well, there's not much to tell.
Anlatacak çok bir şey yok.
Well, there isn't really much to tell.
Anlatacak korkunç bir şey yok.
There's nothing terrible to tell you.
Anlatacak fazla bir şey yok bebeğim.
Not much more to tell, baby.
Anlatacak pek bir şey yok.
There's not really much more to tell.
- Anlatacak pek bir şey yok.
- There's not much to tell.
Anlatacak başka bir şey yok.
There's no more to tell.
Anlatacak başka bir şey yok.
There is nothing else.
- Aslında anlatacak fazla bir şey yok.
- Well, there's really not much to tell.
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlat bana 351
bir şey yok mu 17
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlat bana 351
anlatırım 31
anlat hadi 43
anlat bakalım 207
anlat ona 104
anlatmak ister misin 34
anlat bize 72
anlatabiliyor muyum 95
anlattı 18
anlattım 33
anlatın 77
anlat hadi 43
anlat bakalım 207
anlat ona 104
anlatmak ister misin 34
anlat bize 72
anlatabiliyor muyum 95
anlattı 18
anlattım 33
anlatın 77