English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ A ] / Anlaşılıyor

Anlaşılıyor traducir inglés

1,903 traducción paralela
Tam zamanında geldiğimiz anlaşılıyor.
Looks like I arrived just in time. Yes. Yes!
21. yüz yılın ilk savaşı o iyi bilinmiyor, o iyi anlanmadı... insanlar onu zor bulur... ama ben onu güvenilir oldugunu biliyorum, zamanla anlaşılıyor bu... Onların katkıları tarihe damgasını vuracaktır
Good is not known, it did not understand itself well... it turns out to be difficult to understand it to the people... but I know with certain safety that, with the time... his contributions they will be registered in the history.
Gözlerinden anlaşılıyor.
You can see it in his eyes.
Tam olarak değil, hayır. Senin kullanma tarzında, sanki aynı şeylermiş gibi anlaşılıyor.
In the context you're using it, it implies it's the same thing, but chattel and cattle are very different.
İlk şüphelinin sesinden korktuğu anlaşılıyor.
Well, unsub one definitely sounds frightened.
Doktor olmak istediğin anlaşılıyor.
Sounds like you want to be ta doctor.
Kısa ped... zaten açıkça anlaşılıyor...
Mini pad, pretty self-explanatory.
Ama Jim'in boynuna sarıldığından herşey anlaşılıyor.
But I've gotten pretty good at reading the back of Jim's neck.
Anlaşılıyor.
Figures.
Caroline Reynolds'ın suç işlediği anlaşılıyor.
There is proof of Caroline Reynolds'guilt.
Evet, arkasındaki fermuardan anlaşılıyor zaten.
YEAH, THE ZIPPER IN THE BACK KINDA GAVE IT AWAY.
- Anlaşılıyor demek.
That's been known to happen.
Neden aldatıldığın şimdi anlaşılıyor.
me too. Then me too! M-me three!
Beden parçalarından birkaç pala olduğu anlaşılıyor.
Several machetes, based on the number of body parts.
Anlaşılıyor.
That figures.
Şimdi anlaşılıyor.
I thought I had it all beat.
Bilgilerinin tutarsızlığı şimdi anlaşılıyor.
It explains the gaps in his knowledge.
Ozu'nun yaptığı filmlerle karşılaştırınca bu filmin içinin boş olduğu anlaşılıyor.
And compared to Ozu's works the film was also criticized for "lacking class."
Anlaşılıyor mu?
Can you tell?
Verilen ifadeden de anlaşılıyor ki CJ, HJ'i ölmeden önce de tanıyordu.
From the deposition, it is clear that CJ had known HJ before she died.
Vücudunda yüksek oranda toksik madde olduğu anlaşılıyor.
Your symptoms indicate high levels of toxins in your body.
Anlaşılıyor ki, uzun, karanlık ve ölüden hoşlanıyor.
Looks like she likes'em tall, dark, and dead...
- Evet, bu anlaşılıyor.
- Yes, that's obvious.
Çünkü dün gece yarattığın kıyafetlere bakınca aklına koyduğunu başardığın anlaşılıyor.
Because judging by the outfits you created last night, when you put your mind to something, you can do it.
Şimdi anlaşılıyor.
It all makes sense now.
- Anlaşılıyor.
- I figured.
- Birisi her zaman dediğinde bir kaç kereden fazla olmuş gibi anlaşılıyor.
You Know, When Someone Says "Every Time," It Sounds Like--Like--Like More Than A Few Times.
- Sesinizden anlaşılıyor.
Me. ooh. followed by hot sake at decibel.
Neden erken kalktığınız anlaşılıyor.
No wonder you left early.
Her şey anlaşılıyor.
It all adds up.
Bu akşam dövüştüğü anlaşılıyor.
I take it he fought tonight.
Benim param olduğu anlaşılıyor.
My money, as it turns out.
Üstlerindeki beyaz gömleklerden her şey anlaşılıyor.
Surer. indeed. You and your white shirts.
Yapraklarından anlaşılıyor.
You can tell by the leaves.
Bu iş deyince karar vermişsin gibi anlaşılıyor.
Well, "this" sounded like some kind of decision.
koçunun onu fazlasıyla etkilediği anlaşılıyor.
She seems to have taken a fascination with her coach.
Şimdi anlaşılıyor.
It makes sense now.
Gözlerinden anlaşılıyor.
I can see it in your eyes.
Buluşmanın güzel geçtiği çok rahat anlaşılıyor.
Guess it's safe to assume the date went well?
Anlaşılıyor.
One can tell.
Şimdi her şey anlaşılıyor!
So now it's all making sense!
Genç hanımın öldürüldüğü anlaşılıyor.
It would seem the young lady was murdered.
Sıradaki görüşmenin Bay Pratt için ölümcül olduğu anlaşılıyor.
The next call that came for Mr. Pratt proved to be deadly.
Anlaşıldı. Bağlantı başlatılıyor.
Beginning connection.
Nasıl çalışıyor? Anlaşılması zor cihazlardır.
It's a little complicated to go into.
Ama değerler yaşadığınız yerden veya nasıl arkadaşlarınız olduğundan anlaşılmıyor.
But values don't come from where you live or who your friends are.
Hayır. Asıl Danny McCoy yapmaz böyle bir hatayı. Ama anlaşılan Mike Cannon yapıyor.
No, Danny Mccoy does not make this kind of an error, but apparently Mike Cannon does.
Evet, anlaşılıyor.
- Yeah, figured.
Toplantı dağılıyor anlaşılan.
Looks like that meeting's breaking up.
Ne yapacağın anlaşılıyor.
Okay.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor.
It all makes sense.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]