Bir yolunu bulacağım traducir inglés
722 traducción paralela
Seninle tekrar anlaşma yapmanın bir yolunu bulacağım.
I need to find another weapon to bring us back together.
Onları satmanın bir yolunu bulacağım.
I will manage to sell them back.
Sana, kızı götürdüğü yeri haber vermenin bir yolunu bulacağım.
I'll figure a way to signal you where he's taken her.
Ve bu gece karanlıktan sonra, bir yolunu bulacağım.
And tonight after dark, I'll find some way...
Değiştirmesinin bir yolunu bulacağım.
I'll find a way to make him.
Bir yolunu bulacağım.
I'll find a way.
- Bir yolunu bulacağım.
I'll figure out some way...
Gece çökene kadar bekle, sonra bir yolunu bulacağım.
Wait till night falls, then I'll find a way.
Bu yüzden, bu işi sessizce kapatmaya razı olursanız... Minnettarlığımızı ifade etmenin çok cömert bir yolunu bulacağımıza emin olunuz.
So if you'll put this matter through quietly we'll find a generous way to express our appreciation.
- Bir yolunu bulacağım.
- I'll find a way.
Ödemeyi yapmanın bir yolunu bulacağım.
I'll find a way to pay you back all of it.
Para kazanmanın bir yolunu bulacağım.
I'll find a way of earning.
- Bir yolunu bulacağım.
- I shall find a way.
Düzenli olarak göndermenin bir yolunu bulacağım.
I'll find a way to send you some regular.
- Evet, ama bir yolunu bulacağım.
- Yes, but I'll find a way.
Benim işim, başı sıkışık olan insanlardır ve sana yardım etmenin bir yolunu bulacağım.
My business is people in trouble... and I'm going to find a way to help you.
Bir yolunu bulacağım.
I will find a way.
Ama bir yolunu bulacağım gene de.
But I'll find a way out.
Ben bir yolunu bulacağım.
I'll find a way.
O adam sizi Bexar'da zorla tutuyorsa gitmek istediğiniz yere sizi ulaştırmanın bir yolunu bulacağım, bundan emin olabilirsiniz.
If that fella's making you stay in Bexar, I'm ready, willing and able to provide you a transport to wherever you wanna go.
Payıma düşen altını alamayacağım, ama... bir yolunu bulacağım ya.
I can't get my share of the gold right away, but... I'll find a way to take care of ya.
Bizi ayırdılar ama geri dönmenin bir yolunu bulacağım.
They separated us, but I found the way back.
Ama bir yolunu bulacağım.
But I'll find the means to do it.
Birçok gardiyan var ama bir yolunu bulacağım. Hadi!
There are many guards but I'll find a way, come on!
İçeri girmenin bir yolunu bulacağım.
I'll find a way in.
Söylediğiniz gibi bir yolunu bulacağım artık.
As you say, I must find a way to interest him.
Bir yolunu bulacağım.
I'll think of a way.
Bu kadar ani ayrıImanın akıllıca olmayacağını ama yakında bir yolunu bulacağımı söyledim.
I told him it wouldn't be wise to break off so suddenly, But that I would find a way soon.
Bir yolunu bulacağım.
I'll fix it somehow.
O yüksekliğe tırmanacak kadar cesursan ben de terasta uyumanın bir yolunu bulacağım.
If you're brave enough to climb that high I'll find a way to sleep on the terrace.
Bu işe bulaşmayacağım gibi, sen devam edersen de diğerleriyle beraber seni de yakalatmanın bir yolunu bulacağım.
Not only am I not in, but if you go along with it, I'll find a way to bust you right along with the rest of'em.
Bir şekilde bunun bir yolunu bulacağımızı umuyorum.
Well, l- - I expect we shall see our way through somehow.
Bir yolunu bulacağım mutlaka...
I'II do it! I'II find a way to get out of here...
Ona uygun şekilde anlatmanın bir yolunu bulacağım.
- Find a way to let him down easy.
Bir yolunu bulacağım.
I'll find a way. Great choices :
Ödemenin bir yolunu bulacağım.
I'm gonna have to find a way to pay it off.
- Yardım etmenin bir yolunu bulacağım.
- I'll find a way to help them.
Ben, küpleri nakletmenin bir yolunu bulacağım.
- We'd better get back to headquarters. - Right!
- Hayır. Bir yolunu bulacağım.
I will find a way.
Bir yolunu bulacağım.
Everyone has a weakness. Yeah?
Burnum da çok güzel. Geçimimizi sağlamanın başka bir yolunu bulacağım.
I shall find another way to earn us a living.
Bir yolunu bulacağım.
I will turn out all right.
Ya sessiz bir şekilde gitmenin yolunu bulursun yoksa bunu... yapmanın başka bir yolunu bulacağım.
Do you understand me, Jerry? Now, you can find a way to leave quietly and gracef ully or I'm just gonna have to find...
Sana bir yolunu bulacağımı söylemiştim.
Told you I'd find a way out.
Senden ayrılmak zorundayım ama yemin ediyorum yeniden bir araya gelmemizin yolunu bulacağım.
I must leave you but I swear I will fiind a way to bring us back together.
- Bir yolunu bulacağım.
I will find a way.
Bunu yapmanın bir yolunu henüz bulamadım. Ama bulacağım.
I haven't figured it out yet, but I will.
Çalıştırmanın bir yolunu bulacağız, tamam mı? Sen çalıştır!
We are gonna make it work, OK?
Eminim bir yolunu bulacağız!
I'm sure you'll help to get rid of them.
Ama ben değilsem o zaman anlaşma yapmalıyız, olanı kabul edip... bunu durdurmanın bir yolunu bulacağız. Tamam mı?
But if it isn't me, then we have to make a deal, you and I, to accept that fact and find a way to stop it, OK?
Howard'a yardım etmenin bir yolunu bulacağım, yemin ederim.
I've got some important matters to clean up here, but I'll call you tonight. I'll figure out a way to help Howard, I swear.
bir yolunu buluruz 32
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağız 18
bulacağım 72
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağız 18
bulacağım 72
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yıl sonra 30
bir yere gitmiyorum 43
bir yere gidemezsin 16
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yıl önce 51
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yolu var 41
bir yere gitmiyorsun 28
bir yıldız 18
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yıl önce 51
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yolu var 41
bir yere gitmiyorsun 28
bir yıldız 18