English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ D ] / Değildin

Değildin traducir inglés

5,998 traducción paralela
- Birkaç gündür kendinde değildin.
You haven't been yourself - the last few days.
Hayır, hatalı değildin.
No, you weren't.
Ama yalnız değildin başka biri daha vardı, ama yüzünü göremiyorum.
But you're not alone. There's someone else, but I can't see his face.
Onun yanında değildin, baba.
You weren't there for her, Dad.
İlişkisi olan sen değildin.
It wasn't you who had the affair.
Bunu yapmak zorunda değildin, Glen.
You didn't have to do that, Glen.
Kesinlikle tamamen sen değildin.
It certainly wasn't all you.
Hedefim sen değildin...
I had no intention...
George'u bulduğumuzda, O ve Dawn'ın hala evli olduğundan emin değildin.
When we found George, you weren't sure if he and dawn were still married.
Babası görevi yöneten kişi sen değildin.
Your dad didn't run the program.
Niye orada değildin?
Why weren't you there?
Mike, anlaşmayı bu şekilde bozmak zorunda değildin.
Mike, you didn't have to blow up the deal like that.
- Orada değildin, Em.
You weren't there, em.
Ama önceki dönem bu okulda değildin.
But you weren't here last semester.
Seninle tanıştığımızı hatırlıyorum. Ama o zamanlar bir Budist değildin.
I remember meeting you, but you weren't a Buddhist back then.
Sen de fena değildin.
You're not so bad yourself.
- Sabah bu kadar kara değildin.
~ You weren't that brown this morning.
- Bunu söylemek zorunda değildin.
You didn't have to say that.
Bunu yapan sen değildin sanırım.
- I DON'T THINK THAT WAS YOU.
Madem emin değildin, niye geldin?
If you were unsure, why did you come?
Şehirli bir herifin yaz aşkı olmak zorunda değildin.
You didn't have to be some married yuppie's summer slut.
- Sen orada değildin galiba.
Oh, uh... Maybe you weren't there.
Sen orada değildin!
You weren't here!
Şanslısın ki bu olduğunda yalnız değildin ve şanslısın ki yavaş bir düşüş olmuş.
Lucky you weren't alone when it happened and lucky it was just a clean fall.
O kadar da hızlı değildin.
You weren't going that fast.
Biliyorum ama bana o teklifi yaptığında orada değildin.
I know, but you weren't there when he made me that offer.
Orada değildin o yüzden edemedim.
You weren't there. So I couldn't.
Bütün olay yerini kendin işlemek zorunda değildin.
You didn't have to process the whole crime scene yourself.
Arabada bile iyi değildin.
You weren't even that great in the car.
Bunu yüksek sesle söylemek zorunda değildin küçük kardeşim.
little sister.
- O zamanlar kulüp üyesi bile değildin.
You weren't even a member of the club then.
İnsan değildin.
You weren't human.
En iyi 20'de bile değildin.
You were not even in the top 20.
- Hep böyle değildin.
You weren't always this way.
# Ama beni kestirip atmak zorunda değildin #
♪ But you didn't have to cut me off ♪
# Sanki hiç yaşanmamış gibi davranmak zorunda değildin #
- ♪ Oh ♪ - ♪ Make out like it never happened ♪
Ama bunu yapmak zorunda değildin.
But you didn't have to do this.
Kör değildin.
No, you weren't blind.
Bugüne kadar farkında değildin.
You just didn't know it till today.
15 yıldır yanımızda değildin.
Why? You haven't been here for 15 years.
Babamla evli olma konusun iyi değildin yani.
You mean you weren't very good at being married to Dad.
Sen yanımda değildin.
And you were not there.
Orada değildin, bu işten kurtulmamıza yardım etti.
You weren't there. He helped get us out of this.
Sen Istakozcu'da değildin ama hoş bir adam vardı, unuttum adını.
I mean, you weren't at the Lobster Roll but that nice man... I forgot his name.
Resmi olarak, sen hiç burada değildin. Tamam mı?
Officially, you were never here, okay?
- Oh, bunu yapmak zorunda değildin.
- Oh, you didn't have to do that.
- Sen değildin demek.
- It wasn't you, then.
Orada olan sen değildin Abby. Onları gördüm.
You weren't there, Abby.
Çok sert değildin değil mi?
You weren't mean to her, were you?
Lisede kimsenin seninle çıkmak istememesine üzüldüm Diane ama sen güzel veya ilgi çekici değildin diye ben niye acı çekiyorum?
I'm sorry no one wanted to date you in high school, Diane, but I don't see why I have to suffer just because you were never especially pretty or interesting.
Sen burada değildin bile.
You were not even here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]