Endişelenmene gerek yok traducir inglés
1,685 traducción paralela
Endişelenmene gerek yok.
You did not need to challenge.
Hap hakkında endişelenmene gerek yok.
It's not the drugs you wanna worry about.
Artık endişelenmene gerek yok.
I don't think you have to worry about it now.
O zaman endişelenmene gerek yok.
Well, don't worry.
O yüzden beni bulduklarında polisler için endişelenmene gerek yok, tamam mı?
So when they find me, you don't have to worry about the authorities, okay?
- Endişelenmene gerek yok.
- Well, you don't have to worry.
Kurulun ameliyata izin vermeyeceği konusunda endişelenmene gerek yok. Matt'i çoktan buradaki psikiyatristle konuşturup kadın olmayı istediğini söylettirdim bile.
if you're worried the board won't approve the surgery, i've already got matt speaking to the shrink in here, claiming he wants to be a woman.
Endişelenmene gerek yok.
You have nothing to worry about.
Endişelenmene gerek yok.
you don't have to worry.
Endişelenmene gerek yok.
Stop worrying, will ya?
Evet ama artık endişelenmene gerek yok.
Yeah, well, you can rest easy now.
Hayır, endişelenmene gerek yok.
No, no, you don't worry about that.
Benim için endişelenmene gerek yok.
You need not worry for me.
Ama endişelenmene gerek yok çünkü eğer zihin okuyabiliyor olsaydım kesinlikle seninkiyle uğraşmazdım.
But you don't have to worry. Because if I could read thoughts, I sure as hell wouldn't bother with yours.
Bak Raquel endişelenmene gerek yok, ömür boyu bu evde kalmayacağım.
Raquel, look... Don't worry, I'm not staying in this house for the rest of my life.
Endişelenmene gerek yok, hareket etme...
Don't worry, stay still...
Sana yeni kıyafetler getirdim yani bunun için endişelenmene gerek yok.
And I brought you some new clothes so you don't have to worry about that.
Gloria için endişelenmene gerek yok, Kara Bomba.
Black Dynamite, you ain't got to worry about Gloria.
Endişelenmene gerek yok anne.
Don't worry, Mom.
Endişelenmene gerek yok dostum.
I got this. No need to worry, my friend.
Endişelenmene gerek yok.
And don't you worry.
Evet. Endişelenmene gerek yok evlat.
She is a charmer, isn't she?
Endişelenmene gerek yok.
Just use this opportunity to have a good rest.
Endişelenmene gerek yok.
Don't worry about it.
Evet, ama bunun için endişelenmene gerek yok.
- Yeah, it's ok you don't have to worry about it.
- Benim hakkımda endişelenmene gerek yok.
- You don't have to worry about me.
Bu gerçek. Benim için endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about me.
Bu konuda endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about that.
- Endişelenmene gerek yok Gina.
- You don't have to worry, Gina.
Endişelenmene gerek yok, baba.
You don't have to worry, Dad.
Baba, endişelenmene gerek yok.
Dad, you don't have to worry.
Benim hakkımda artık endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about me anymore.
Eğer sorun buysa, endişelenmene gerek yok.
You don't need to worry, if that's what you're getting at.
Benim için endişelenmene gerek yok.
You, uh, you don't have to worry about me.
- Endişelenmene gerek yok.
No need to worry.
Sağol. Endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry either.
Yanlış bir şey yapmadıysan eğer, endişelenmene gerek yok.
Well, if you didn't do anything wrong, you don't have anything to worry about
Endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry. Please stay.
Endişelenmene gerek yok.
You needn't worry.
Problemler hakkında endişelenmene gerek yok çünkü ortada problem yok.
You don't need to keep worrying about that problem because there is no problem.
Endişelenmene gerek yok.
Don't worry about a thing.
Önümüzdeki haftadan sonra, evrak işiyle ilgili endişelenmene gerek yok.
Well, you may not have to worry about paperwork after next week.
- Endişelenmene gerek yok.
- You don't need to worry.
Senin endişelenmene gerek yok.
Nothin'to concern-yourself with.
Bu konuda endişelenmene gerek yok, babam annemi ben çocukken terk etti.
You're not going to have to worry about it, because my dad left my mom when I was a kid.
- O iyi, endişelenmene gerek yok.
- He's well, don't worry.
Demek istediğim endişelenmene gerek yok.
I just mean you don't have to worry.
Benimle veya Tess Mercer ile ilgili endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about Tess Mercer or me.
Endişelenmene gerek yok.
- Don't worry.
Artık, sokakta öldürüleceğim diye endişelenmene gerek yok.
Now you don't have to worry about getting killed in the streets.
Leonie, endişelenmene gerek yok.
Leonie doesn't dare.
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16