Yok öyle bir şey traducir inglés
2,056 traducción paralela
- Yok öyle bir şey.
- We won't.
Yok öyle bir şey.
- No, we haven't.
Hobimmiş gibi temizlik yapıyorum dedim ama yok öyle bir şey.
God, I say cleaning like it was a hobby. It's not.
Hayır, yok öyle bir şey.
I don't think so.
Yok öyle bir şey.
My face doesn't hunch.
Kotov, yok öyle bir şey!
Really? Kotov not occur.
Bence bir şans vermeliyiz, adamım! Yok öyle bir şey, anasını sikeyim! Adam seninle oynuyor!
There is no fucking chance and he's playing you!
- Yok öyle bir şey.
- I'm not in denial.
Yok öyle bir şey.
No, I don't.
Hayır, yok öyle bir şey.
No, no.
Yok öyle bir şey!
They don't exist!
Yok öyle bir şey.
Nonsense!
- Yok öyle bir şey!
No
Yok öyle bir şey, ben yalan söylerim.
No, I do lie.
Yok öyle bir şey.
It doesn't exist.
Bu adamlarda yok öyle bir şey işte.
- Not these guys.
- Evet ama yok öyle bir şey.
And no, he is not.
Yok, öyle bir şey değil...
No, it's nothing like that, but..
Öyle bir şey yok. O iyi, düzgün bir insan.
No, he's not an addict, he's sane, and he's a good man
Evet, özellikle de Jules konusunda. İlişkimiz oluğunu sanacaklar ki, öyle bir şey yok.
Yeah, about Jules ; that we're involved, which we're not.
- Ne? Öyle bir şey yok.
That's not even a real thing.
Burada öyle bir şey yok.
We don't have that.
Yok... Öyle bir şey değil.
- No, it isn't like that.
Öyle bir şey yok.
That's not an issue.
Kesinlikle öyle bir şey yok efendim.
No. Not at all, sir.
Saygısızlık etmek istemem ama öyle bir şey yok efendim.
With all due respect, sir, no, you don't.
Yok artık, Stan öyle bir şey yapmaz.
Come on.
- Yani orada bir şey yok, öyle mi?
- So there's nothing, huh?
Bende öyle bir şey yok.
I don't have one of those.
Öyle bir şey yok.
Eh, there's no such thing.
Öyle bir şey yok.
Can't happen.
Öyle bir şey yok.
There's not- -
Hayır, yok öyle bir şey.
Nah, I don't think so.
Öyle bir şey yok seni aptal!
Nowhere, fool.
Öyle bir şey yok. Yanlış anlamışsın.
That's nonsense You misunderstood.
Öyle bir şey yok.
Oh, no, no. It's nothing like that.
Değiliz, çünkü öyle bir şey yok.
No, because they don't exist.
Burada öyle bir şey yok.
There isn't one.
Öyle bir şey olmasına imkan yok.
There is no chance of that happening.
Doğru, o beden için yapabileceğimiz pek bir şey yok, öyle değil mi?
Oh well, the body can't be used anymore.
İlişkimiz oluğunu sanacaklar ki, öyle bir şey yok.
that we're involved, which we're not.
Burada öyle bir şey döndüğü yok, tatlım.
There's none of that here, sweetheart.
- Öyle bir şey yok.
- Not a real thing.
- Hayır, öyle bir şey yok.
- No, I don't.
Asla seni fısıldayarak konuşmaktan vazgeçirmek istemem ama öyle bir şey yok.
Not that I'd ever want to discourage you from whispering - That's not a thing.
Aslında öyle olacak diye bir şey de yok.
No... we can't say that for sure.
Sadece örnek veriyorum, öyle bir şey yok aslında.
Hey, just throwing out a random hypothetical to you.
Burada öyle bir şey yok.
There's nothing there.
Öyle bir şey yok dostum.
That doesn't exist man.
Mads, öyle bir şey yok, yemin ederim.
Mads, I didn't.
Yok öyle bir şey.
No, I'm not.
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir şey söylemedim 27
öyle bir şey yapmadım 19
öyle bir şey olmayacak 30
öyle bir şey 74
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
öyle bir şey yok 92
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir şey söylemedim 27
öyle bir şey yapmadım 19
öyle bir şey olmayacak 30
öyle bir şey 74
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26