Gökyüzüne bak traducir inglés
309 traducción paralela
Şu gökyüzüne bak Ada.
And look at that sky, Ada.
Gökyüzüne bak
Look at the skies
Gökyüzüne bakın.
The skyline, look.
Natalia, gökyüzüne bak.
Natalia, look at the sky.
Gökyüzüne bak.
Look at the sky.
Uzan gökyüzüne bak, hayal kur.
Pillows lie down under the knees
Şu korkunç gökyüzüne bak!
Look at the horrible sky!
Beyaz gökyüzüne bakıyorum.
I look at the white sky.
Gülce, gökyüzüne bak!
Gulcha, look at the sky.
Gökyüzüne bak... bulanmış.
Look at the sky... sick.
* Gökyüzüne bak bulutların arasından * yarıp geçen bir patikaya doğru
Then look into the sky, where through the clouds a path is torn,
Şu gökyüzüne bak!
Look at that sky!
Tanrım, şu gökyüzüne bak...
My God! Look at that sky!
Gökyüzüne bak!
Look up in the sky!
Gökyüzüne bakın çok puslu ve...
Look at the sky, all hazy and...
Oh, gökyüzüne bak.
Oh, look at the sky.
Böyle bir gecede gökyüzüne bakıp milyonlarca yıldızı gördüğün anda bundan emin olabiliyor musun? Başka hiçbir şeyin önemi yok mu?
You feel so sure of that, when you look out on a clear night like tonight, and see all those millions of stars, that none of it matters?
Uzun bir zaman, yukarı, gökyüzüne bakıp da merak etmediğim tek bir gün bile olmadı.
For a long time, not a day went by that I didn't look up into the sky,... and wonder.
Gökyüzüne bakıp durma da dersine dön!
Quit looking up to the sky and get back to your books! "
Şu gökyüzüne bakın, tam bir sanat eseri!
"Just look at that sky, it ´ s a work of art!"
Gökyüzüne bak!
Look at the sky!
Hey gökyüzüne bakın!
Hey, look up in the sky!
Bazen gökyüzüne bakıp yeterince uğraşırsam varlığımı sana hissettirebileceğimi düşünürdüm.
Sometimes, I would look up into the sky and I'd think, if I tried hard enough, I could make you feel my presence.
Yıldızlara, gökyüzüne bak. Bak...
Look at the stars, look at the sky, look at...
Başını kaldır ve küstah gökyüzüne bak, görürsün, bozuk para gibidirler.
Look up in the brassy sky. And there they are, like loony pocket change.
Gökyüzüne bakın!
- [roar of engines ] - [ woman] Look up in the sky!
Ve eğer çok bunalmış hissederseniz... Kafanızı kaldırıp gökyüzüne bakın.
And if you're ever distressed... cast your eyes to the summer sky.
Gökyüzüne bakıyordum.
I was just looking at the sky.
Öylece orda yatıp gökyüzüne bakıyordum.
So I was lying there, just looking at the sky.
'Şu anda karanlık gökyüzüne bakıp bunun gerçek olmamasını diliyorum...'kırmızı kıyafetli yaşlı adamın seni eve getirmesini diliyorum.
'`I'm looking up at the dark winter sky right now wishing that weren't true...'`wishing that old guy in the red suit would bring you home.
Gökyüzüne bakın!
Look, in the sky!
" Gökyüzüne bak...
" Look at the sky
Gökyüzüne her bakışımda daha önce hiç bulunmadığım yerleri düşünüyorum.
Every time I look at the sky, I think of all the places I've never been.
- Ve şu gökyüzüne bir bak...
- And look at that sky.
- Gökyüzüne sen bak.
- You look at it.
Bakın, Stein, gökyüzüne.
Look, Stein, the sky.
Bir bak, bu yukarıda duran cesur gökyüzüne.
" Look you, this brave, o'er hanging firmament.
- Gökyüzüne bak.
- Isn't it beautiful?
Korkunç bir fırtınaydı ama şu gökyüzüne bir bak.
Howard? Wow, what a storm that was. And look at that sky.
Şu güzel gökyüzüne bir bak.
Just keep looking at that beautiful sky.
Gökyüzüne doğru bakıp, "ayda insan" görürler.
They'd look up in the sky and see the person in the moon.
Gökyüzüne donmuşçasına bakıyorduk.
We just looked at the sky like we were frozen.
Bakın, gökyüzüne yazı yazıyorlar.
Hey, look, they're skywriting.
Gökyüzüne bir dahaki bakışında Rip Van Winkle'a benziyor olacaksın.
Next time you see the sky you're gonna look like fuckin'Rip Van Winkle. Piniera!
Gökyüzüne ve uçan su minicik kuşlara bak bir gözün görebileceğinden hızlı kanat çırpışlarına
Look in the sky at the tiny birds that fly With wings that move faster than the eye can see
Gökyüzüne bir bakın! Bulutlar ve renkler öylesine güzel ki! Neden böyle hiç düşündünüz mü?
There's a pretty sky, clouds and those colours are flowers.
Mermerden, 20 metre yüksekliğinde. Gökyüzüne doğru bakıyorsunuz. Eliniz geleceğe doğru uzanıyor.
It's marble, about 20 meters tall, and you're looking up at the sky, and your hand's sort of reaching toward the future.
Şu gökyüzüne bakın.
Check out that sky.
Şu gökyüzüne bir bakın!
Look at that sky!
Bazen yukarı bakıp gökyüzüne el sallıyorum.
Sometimes I look up and wave at the sky.
Bak, Gökyüzüne doğru!
Look, up in the sky!
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50