Hastalar traducir inglés
8,304 traducción paralela
Hastalarım uvazoleyse antifungal krem tavsiye ederim.
What I recommend to my patients is Uvazole, it's an antifungal cream...
Hastalar izole bir evde kalmak zorundalar.
The sick have to stay at home.
Sonra bir bakmışsın halka açık yerler dolmuş onu günübirlik hastaların olduğu yere atmışlar.
But the next thing you know, the communal ward is at capacity, then she gets pushed to an out-patient facility.
Terapistlerin hastalarıyla seks yapmamaları gerektiğinden gayet eminim.
TO FUCK THEIR REHAB PATIENTS.
Yani o hastalar, ilaç almayanlar zamanla... Bonbon gibi.
And those patients, the ones not getting the drug, they get...
Muyenedeki hastalar bu formu doldurmak zorunda.
Patients in the study are required to fill out this form.
Hastalarından biri psikolojik çöküntü yaşıyordu, çılgına dönmüştü onu bıçakladı abdominal aorta'yı deldi ve birkaç dakika Pryce öldü.
Um, one of his patients had a psychotic break and went... berserk, stabbed him... uh... severed the abdominal aorta, and he was, um, gone in a few minutes.
Sizler gibi, sosyal medyada paylaşımlar yapardım banka hesaplarımı internet üzerinden kontrol ederdim hatta hastalarıma ait özel çalışmalarımı dahi bilgisayarımda saklardım.
Like you, I posted on social media, checked my bank account balance online, even kept the confidential files of my psychological practice on my computer.
Sonra hacklendim, ve bunun sonucu hastalarımdan birinin ölmesine sebep oldu.
Then I was hacked, and as a result, one of my patients was murdered.
"Yetenek ve yargıma göre hastalarımın iyiliği adına dozaj vereceğim ve kimseye zarar vermeyeceğim." Sen bir doktorsun.
"I will prescribe regimens for the good of my patients " according to my ability and my judgment "and never do harm to anyone."
Hastalar ya da aileleri ile konuşmaman gerektiğini tartışmıştık.
We discussed that you are not to talk to patients or their families.
Hastalar için kendi yaptığı, akustik ortamlar tasarladı.
He put patients in specific acoustical environments that he designed himself.
Tedavi hastaları öldürecek ise öldürsün.
If the cure kills the patient, so be it.
- Tamam, doğru. Fakat hastaların hayatı ile olmaz.
I know, but not through the lives of their patients.
Gerçek hastalar için yatağa ihtiyacımız var.
We need this bed for real patients. How are you feeling?
Jackie Dr. Prince'ın hastalarını sana aktarmamı istiyor ve gelen acil hastaları.
Jackie wants me to divert all of Dr. Prince's patients to you and anything emergent that's incoming.
Hastalarından biri misin?
One of his patients?
Bu geceki olayından John'un hastalarına ben bakmalıyım.
I got the job of looking into John's cases from the night of his incident.
- Bridget, geçen geceki hastalarını soruyor, omurilik sıvısında hiç gerçek mikrop bulunmayan menenjit de dahil.
Bridget is asking about your cases from the other night, including a certain meningitis patient who's up in isolation without any actual bugs in her spinal fluid.
- Dr. Ellison'un hastalarından biri.
Yeah. She's one of Dr. Ellison's.
Öncelikli hastaları belirleyip işaretleyin, Merkezi bağlayın.
Let's get these people triaged and coded, and get Central on the line.
Her an hastalarımdan biri içeri girebilir.
I may have patients coming any moment.
Hastaları tedavi etmek senin işin.
Treating sick people, that's your job.
Evet biliyorum ama bu hastaların hepsi Fancie's çalışanıydı.
Yes, i realize that, but... These sick people were The entire wait staff of...
Hastalar seanslar boyunca sistemlerine pompalanan zehrin acısına katlanıyorlar. Sonra da kalan günlerini tuvalet başında kel ve kusarak geçiriyorlar.
Patients enduring round after round of poison pumped into their system so they can spend what days they have left by the toilet, puking and bald.
Ülkedeki bir numaralı ölüm sebebi, yol tarifi isteyen şeker hastaları.
The number one cause of death there is when a diabetic asks for directions.
Yaralanmadan önce hemşirlerin sadece hastaların temizliğini yaptıklarını düşünürdüm ama çok daha fazlasıydılar.
You know, before I got hurt, I thought nurses just cleaned up after patients, but they were so much more.
Paul ve Drew, bekleme odasındaki hastalar alın ve Drew, Ragosa'yı da al.
Paul and Drew, start working through the waiting-room patients... and, Drew, take Ragosa with you.
O aile baş belası hastalık hastalarından ibaret.
The family's a total bunch of pain-in-the-ass hypochondriacs.
Anlıyor musun? Gerçek hastalarımız var.
We got real patients.
Hastaların çoğunu biz alacağız.
We are gonna be the major receiving.
Bazı hastaları hemen oraya çıkaralım.
Let's get some patients up there ASAP.
Biliyor musun... hastalarımdan biri, Oren,
Ah, you know... A patient of mine...
Akıl hastaları çok sık kaçıyorlar. Ama normalde en yakın olay yerine doğrucu giden eski astronotlar yok aralarında.
You know, mental patients escape often enough, but they're not normally former astronauts making a beeline for the closest crime scene.
Aletlerimi önce kaynar suyla yıkarsam hastalarımın enfeksiyonla mücadele ihtimalinin arttığını öğrendim.
I find that if I bathe my instruments in boiling water first, my patients have a much greater chance of fighting off infection.
Hastaların bana ihtiyacı var hem.
Besides, my patients need me.
Doğru, ve diğer akıl hastaları Arkham'a geçtikten sonra işte buyurun.
Right, and when the rest of the nuts get transferred to Arkham... voil? .
Hastalarımızdan birisi onu tavsiye etmişti.
She'd been recommended by one of our patients.
Hastalarının dersten daha önemli olduğunu düşünüyorsun ama sınavdan kalırsan hiç hastan kalmayacak. Çünkü doktor olmayacaksın.
You want to put patients before your studies, but if you fail your boards, you won't have any patients because... not a doctor.
Yaşlı hastaların tatlılarını mı çaldın?
Been stealing desserts from the elderly?
Bundan sonraki hastalarımı kurtarmak için daha çok uğraşabilirim.
I can fight that much harder for every single patient that I have.
Sen hapisteyken acı çekecek olan tüm diğer hastalarını düşünmeni istiyorum.
I'm asking you to think about all of your other patients who'll be suffering when your ass is in jail.
Kardeşi hastalarından biriymiş, Henry Maxson.
Her brother was one of your patients... Henry Maxson.
Eğer sigorta kurumu bugün bu hastalar demetinin faturalarını alırsa benim ve Jed'in peşinden gelip, ikimizi de yakalayacak.
If medicare gets a bunch of bills for those patients today, they're gonna come after me and Jed, and we're gonna get caught.
Oteli hazırlamamız gerek, jeneratörlerimizin arızlanması ihtimaline karşın, iyileşme suitlerindeki hastaları hastaneye nakil etmeliyiz.
We got to prepare the hotel, we have to relocate patients from their recovery suites to hospital in case our generators fail.
Hastalar neredeler?
Where are the patients?
O hastaların kimliklerinin hemen belirlenmesi lazım.
We need those patients identified immediately.
Ama iyileşme suitlerinde kalan hastaların kayıtları işte burada.
But here are the patient records from the recovery suites.
Hastalarınızdan biri olan Alba Villanueva'ya ihtiyacımız var.
We need a patient of yours, Alba Villanueva.
Acil hastalarını ameliyata alamayız.
No. No ER patients in the OR, okay?
İstersen hastaları değişelim.
A little close to home, Tee.
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78