Hastayım traducir inglés
2,195 traducción paralela
İyi de hastayım ben, gidemem.
Well, I'm sick. I can't go.
Hastayım.
I'm sick.
Gördüğün gibi hastayım, ama işe gidiyorum.
Lines like that are what earned me my zinger badge.
Ben bir hastayım.
I'm a patient.
Hastayım, Doktor.
You want to examine me?
- Öpüşmek yok. Hastayım.
- No kisses. I'm sick.
Evet, hastayım.
Yes, I'm sick.
- Hastayım.
- I am sick.
- Çok hastayım.
- I am very sick.
İnsanların bilimsel cefa ile güzel dişleri karıştırmasına hastayım.
No... I adore the way people confuse scientific rigor with nice teeth.
Çok hastayım.
I'm sick.
Çok hastayım. Durumum ciddi. O yüzden, lütfen bu ricamı hoş gör.
I'm very sick right now, so please do me a favor.
Ben hastayım.
I'm sick.
Seyahatten döndüğümden beri Jun'u göremedim. Ne zaman arasam hastayım diyor.
I called Jun when I got back from my trip and found out he's sick.
Ekselansları kendi gözlerinizle görüyorsunuz, ben seyahat etmek için çok yaşlı ve hastayım.
Your Grace can see with your own eyes that I am old and sick and unfit to travel
Burada tıkılı kalmış ölmekte olan, kanserli bir başka hastayım.
I'm just another patient trapped inside... a sick, dying, cancer-ridden body.
Hep hastayım.
Always sick.
Bak hastayım. Ne kadar ömrüm kaldığını bilmiyorum.
You know I'm sick.
Hastayım ve bu durumdan sıkıldım!
I'm sick and tired of it!
Bence "Çok hastayım." ayakların psikolojik.
I think this whole "i'm sick" thing is psychosomatic.
Ben artık bir hastayım.
You know all my doctor friends. I'm a patient now.
Çok yaşIı ve hastayım
I'm too old and sick.
Okulda bir son sınıf 4 aydır hastayım diye okula gelmiyor ama araba yıkamada çocuğunu emziriyor.
The senior at school was out sick for four months, but she was out breastfeeding in an cleanup carwash.
Gülüşüne hastayım.
I fell in love on seeing your smile.
O haklı, ben hastayım.
She's right, i've been sick.
Çok hastayım lan.
I'm sick too.
- Lütfen Lynette, ara hastayım de.
Oh, come on. No, Lynette, come on.
O kadarını biliyorum ama büyükanne ben hastayım ve taze fasulye yiyemiyorum.
Yes, I know it's good, Lola. But I am sick, I can't eat green beans.
Kimileriniz yine hastayım ayağına yatsa da veya babaannem öldü demeye kalksa da.
Even though some of you tried to call in sick, and some of your grandmothers died... again.
- Bununla uğraşmak için çok hastayım...
Oh, I'm too sick to handle this.
Hastayım galiba.
I feel sick.
Kız kardeşi ile vedalaşabilmesi için bir hastayı hayatta tutmaya çalışan bir stajyeri yalnız bıraktım.
I abandoned an intern who was just trying to keep her patient alive so his sister could say goodbye.
Sinir gazının hastayı havaya uçuracak bir türünü hiç duymadım.
Well, I don't know of any nerve agent that makes a patient explode.
Affederseniz beyler, hastayı kontrol etmem lazım.
Excuse me, gentlemen, I need to check on the patient.
En seksi hastayı / karımı bulup onunla bir güzel- -
I'm gonna find the hottest patient / my wife, and we are going...
Ben hastaneyi döneceğim. Bir kaç hastayı kontrol edeceğim.
I'm gonna go back to the hospital, Check on some patients,
Hastayı kontrol ettikten sonra size haber vereceğiz, tamam mı?
We'll come and get you when we know more, okay?
anne başka bir hastayı görecek... ve siz burada sessizce duracaksınız, tamam mı?
Mommy will see another patient... and you'll stay quietly here.
Kritik durumdaki bir hastayı kurtarmama yardım ediyordu.
To help me try to rescue a crashing patient.
Tamam o hastayı alalım.
Hey, stroke goes.
Nancy, hastayı iniş noktasına getir, anlaşıldı mı?
Nancy, you and your stroke meet us here at landing. Got it?
Omurilik kazasındaki hastayı mı bekliyordun?
You waiting to see about the spinal case?
- Hastayı kaybettik diyorum.
- I'm gonna call it.
Çocukluğumdan beri ona hastayım.
I know.
Dr. Adamson'a hastayı CEA'ye hazırlaması için yardım et.
I want you to help dr. Adamson the patient for the c.E.A.
Hastayı en son o zaman mı gördün?
and that was the last you saw of the patient? - Yes, with dr.
- O an Acil Servis'ten ayrıldın mı? - Ve hastayı röntgene götürdüm, evet.
I took him to x-ray, yes.
- Hastayı kraniyotomiye hazırlayalım.
All right, let's prep her for a craniotomy.
- Hastayı mı? - House'u.
The patient?
Sanırım ama buna birilerini ikna etmeye çalışacak kadar hastayı umursamıyorum.
I guess. I just don't care enough about the patient to waste my time trying to convince anyone.
Benim yerime hastayı tersledin.
I'm grateful, but I'm confused. You've been harder on the patient
hasta 212
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23