Hiçbir şeyin yok traducir inglés
1,018 traducción paralela
- Başka hiçbir şeyin yok!
- You have nothing else!
Hiçbir şeyin yok.
You're alright.
Sende değil ki. Hiçbir şeyin yok.
You haven't got it.
Geceyi geçirmek için hiçbir şeyin yok.
Nothing to spend the night.
Kendi adına hiçbir şeyin yok. Bindiğin atın eyeri bile senin değil.
You've got nothing in your name, not even the saddle on the horse you ride.
- Duymayı isteyeceğim söyleyecek hiçbir şeyin yok.
- You've nothing to say I want to hear.
Hiçbir şeyin yok.
You're all right.
Hiçbir şeyin yok. İçinde çektiğin acıdan başka bir şeyin yok.
You got nothing but a pain inside.
Hiçbir şeyin yok!
You are nothing!
Kaybedecek hiçbir şeyin yok tabii.
You've got nothing to lose.
Her şey Nazi Almanyasına aitti ve ben de hiçbir şeyin yok olmaması ya da çalınmamasından sorumluydum.
Everything belonged to the Reich and I was responsible for seeing that nothing was destroyed or stolen
Hiçbir şeyin yok senin.
But you have nothing.
Yiyecek hiçbir şeyin yok mu?
Don't you have anything to eat?
Sadece benim yok olamayacağımı değil, dünyada hiçbir şeyin yok olmayacağını, hep var olacağımı hissediyorum.
I feel that not only I cannot disappear, as nothing disappears in this world, but I have been and will be forever.
Özel klinik mi? Hiçbir şeyin yok.
Listen, you'll be fine.
Bahse girecek hiçbir şeyin yok.
You'll have nothing to bet with.
- Hiçbir şeyin yok.
- You got nothing.
Ve son analizde, yemekten önce veya.. .. yatakta dönünce bakıp onu.. .. görmedikten sonra hiçbir şeyin önemi yok.
And in the last analysis, nothing's any good unless you can look up just before dinner or turn around in bed and there he is.
Başka hiçbir şeyin bir anlamı yok.
Nothing else matters.
Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka... hiçbir şeyin önemi yok.
For I realise that nothing matters, except that we should be together, now and forever.
"hiçbir şeyin önemi yok."
"now and forever."
Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka... hiçbir şeyin önemi yok.
For I realise that nothing matters except that we should be together, now and forever.
Ama yararı yok, hiçbir şeyin yararı olamaz.
But it's no use. Nothing is any use.
Hiçbir şeyin rayından çıktığı yok sadece çok fazla şey istiyorsun.
Everything doesn't go crazy, you just ask too much.
Hiçbir şeyin üstünde eskime veya yıpranma izi yok.
Not a sign of age or wear on any of it.
Hiçbir şeyin teminatı yok.
Nothing is guaranteed.
Charles'ın dışında hiçbir şeyin önemi yok.
Nothing matters except Charles.
- Hiçbir şeyin yedeği yok.
- We have no extras of anything.
Artık hiçbir şeyin anlamı yok benim için.
Pride and face mean nothing to me now.
Senin için, hiçbir şeyin önemi yok.
For you, nothing matters anymore.
- Ve başka hiçbir şeyin önemi yok.
- And not much else means anything. - Thats right.
Bu kız hakkında hiçbir şeyin anlamı yok.
Nothing about this girl makes sense.
Bu oda, bu bornoz hiçbir şeyin anlamı yok nazarımda.
Nor this robe, this room. Nothing.
Vizelerimiz dışında hiçbir şeyin önemi yok.
I thought so. Nothing matters but our visas!
Hiçbir şeyin önemi yok.
It's over. Everything is nothing.
Şimdi başarılı ve ünlü oldun ama "Hiçbir şeyin önemi yok" diyorsun.
You've become a great and famous man, and now everything is nothing.
- Artık hiçbir şeyin önemi yok.
Nothing matters now.
Döndüğümden beri... hiçbir şeyin anlamı yok benim için.
Since I came back, things don't make sense any more :
Acaba neden senin her şeyin var, bizim ise hiçbir şeyimiz yok?
Why do you think you have so much and the rest of us so little?
Dün, not geldiğinde, benim için hiçbir şeyin önemli olmadığını farkettim, demek ki üvey annemden hiçbir farkım yok.
Yesterday, when the note came, I realized I didn't care about anything, and that means I'm just like my stepmother.
Elimizde hiçbir şeyin kanıtı yok.
We lack evidence of anything.
Hiçbir şeyin çok kötü olduğu yok.
Nothing is VERY bad.
Seninse hiçbir şeyin yok.
You have nothing.
Hiçbir şeyin tadı yok.
Nothing has any taste at all.
Karımı öldüren kişiyi istiyorum. Başka hiçbir şeyin önemi yok.
- I want the man who murdered my wife Everything else is irrelevant
Hiçbir şeyin anlamı yok.
Nothing makes sense.
Artık hiçbir şeyin kıymeti yok.
Everything is meaningless now.
Sensiz sahip olduğum hiçbir şeyin anlamı yok.
If that's what I have, I'll give it up.
Aklınız fikriniz bunda, başka hiçbir şeyin önemi yok.
That's what you think, and nothing else matters.
Yaptığın bu şeyin hiçbir anlamı yok.
It doesn't make any sense what you're doing here.
BeIki de hepimiz aptaIz ve hiçbir seyin önemi yok.
Well, maybe we're all fools and none of it matters.
hiçbir şeyin 19
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73