Kıpırdamadan dur traducir inglés
121 traducción paralela
Kolu çevirmeye başladığımda biraz kıpırdamadan dur, sonra yavaşça bana doğru dön.
When I start cranking why, hold it a minute, and then turn slowly toward me.
Kıpırdamadan dur, tamam mı?
You stand still, will you?
Kıpırdamadan dur yoksa seni boğarak öldürürüm!
If I have to choke you to death...
Gogarty, sen kıpırdamadan dur ve her şeyi bana bırak.
Gogarty, you stand perfectly still and leave everything to me.
Gel buraya. Şimdi kıpırdamadan dur da, Beyaz Adam'ın Noel yemeği olabilesin.
Now you just stand still so you... can be Christmas for the white folks.
Bir saniye daha kıpırdamadan dur.
Hold still just one more second.
Eğer şunu bağlamamı istiyorsan kıpırdamadan dur.
Do hold still if you ever want me to get this thing tied.
Azıcık kıpırdamadan dur hayatım.
Show some poise, dear.
- Kıpırdamadan dur.
- Now just hold still.
- Kıpırdamadan dur, Bayan Jenny.
- Stand still, Miss Jenny.
Kıpırdamadan dur, seni sersem.
Stand still, you slob.
Kıpırdamadan dur, cesaretini kaybetme.
Did you run out of courage? Why are you shaking?
Kıpırdamadan dur.
Keep still.
Kımıldama, kıpırdamadan dur.
Don't move, stay still.
Kıpırdamadan dur.
Stay put.
Haydi, kıpırdamadan dur!
Come on, hold still!
Kıpırdamadan dur.
Hold real still.
Chorgan, hiç kıpırdamadan dur.
Chorgan, keep perfectly still.
Kıpırdamadan dur!
Steady yourself!
- Kıpırdamadan dur Al.
- Just stand still, Al. - What?
Kıpırdamadan dur.
Just hold still.
- Lütfen kıpırdamadan dur. - Sana donuyorum dedim.
I TOLD YOU, I'M FREEZING.
Yaptığın tüm kaplumbağa bacaklarını kapışır. Kıpırdamadan dur ve poz ver.
All you have to do is grab the turtle's leg, hold it steady and give the shot.
Şimdi kıpırdamadan dur.
Now, if you'll please stand still.
Şimdi kıpırdamadan dur da ; sen biraz kontrol edilebilir olana dek o enerjinin bir kısmını ben alayım.
Now, if you hold still, I'II drain off some of that power of yours until you're a bit more manageable.
- Hiç kıpırdamadan dur.
- Stand very still.
Kıpırdamadan dur, kızım. Kıpırdamadan dur.
Be still, my child.
En iyisi kıpırdamadan dur, gerçekle yüzleş, elinde olanlarla uğraş ve en iyisini yap.
Better to stay put, face reality, deal with what you got and make the best of it.
Kıpırdamadan dur!
Stay still!
Şimdi, kıpırdamadan dur!
Now, hold still!
- Biraz kıpırdamadan dur.
- So just try and hold still.
- Kıpırdamadan dur yoksa bağlayacağım.
- Hold still or I'll put you in restraints.
- Kıpırdamadan dur.
Just hold still.
Bir dakika kıpırdamadan dur çünkü bu biraz yakabilir, tamam mı?
Hold still for a minute because this one might sting a little, okay?
Hadi, kıpırdamadan dur!
Come on, hold still!
Kıpırdamadan dur.
Hold on tight.
Burada kıpırdamadan dur, Billy.
You just stay put, Billy.
- Evet ama kıpırdamadan dur lütfen.
- Yeah, just please sit still.
Kıpırdamadan dur. |
Stay still.
Kıpırdamadan dur.
Try and stay still.
- Kıpırdamadan dur!
Stop it! - Keep still!
Dediğimi yap ve kıpırdamadan dur.
Do as I say and stay still.
Kıpırdamadan dur.
Keep still
Kıpırdamadan dur.
Stay still
Kıpırdamadan dur!
Stop moving!
Tamam, şimdi objektif kapağı 40 saniye kadar açık kalacak. - Kıpırdamadan dur, tamam mı?
Okay, the shutter's gonna stay open for 40 seconds, keep still, okay?
Kıpırdamadan dur.
- Keep still a moment.
Hiç kıpırdamadan dur öyle.
Just stay perfectly still.
Kıpırdamadan dur.
Hold still, now.
Sen kıpırdamadan dur.
I'll groom your hair, and I'll dress you.
kıpırdamadan dur.
Hold still.
duruyor 34
dur bekle 38
dur bakalım 715
dur bi dakika 17
dürüstlük 41
durdur 139
durdu 87
dur bi 18
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
dur bekle 38
dur bakalım 715
dur bi dakika 17
dürüstlük 41
durdur 139
durdu 87
dur bi 18
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durumu ne 21
dürüst olmak gerekirse 240
dürüst ol 95
durduk 23
durdum 42
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37
dürüst olmak gerekirse 240
dürüst ol 95
durduk 23
durdum 42
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37