English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ O ] / Onlarïn

Onlarïn traducir inglés

539 traducción paralela
Acaba kuşku yaratmadan onlarïn bilim adamlarïnï... ... yanïltacak bazï ufak degişiklikler... ... yapmamïz mümkün olur mu?
Now, would it be possible to change a few details... in order to set their scientists off the track... without arousing the slightest suspicion?
ONLARIN ŞEREFLİ ANISINA
HONOR THEIR MEMORY
Beni onlarin sorularindan koruyamaz misiniz?
Can't you shield me so I won't have to answer their questions?
Ve kus... onlarin eline geçti, ama bana ulastirmadilar. Ama onu alacagim.
Well, sir they got it and I haven't got it but I'm going to get it.
Madem ki belgeler sizde emin ellerde, en iyisi onlarin sizde kalmasi.
And since you have a safer place to store papers, you better keep this.
O halde onlarin önüne geçelim.
Then we'll beat them in.
Acayip yollari vardir onlarin.
They got wondrous ways.
Bu bir iº ve onlarin görevi.
It's their job and their duty.
Onlarin güçlerini birleºtirmesine izin veremem.
I don't intend to let them join forces.
ªu Cooper onlarin moralini bozdu dün gece.
That Cooper riled them last night.
Ogullarimi esit sekilde sevmeliyim ve onlarin sevdiklerini de.
I must love my sons equally... ... and whomsoever they love.
Onlarin da zamanini caldim.
I used their time too.
ONLARIN LİDERİYDİ,
IS NONE OTHER THAN HER CHILDHOOD FRIEND, NICOLAS.
Iste onlarin izleri...
Here are their tracks...
Bu gece onlarin ne istedigini biliyorum. Sen de biliyorsun.
I know what those boys are gonna like tonight, and so do you.
Eski bir söz vardir : "Çabuk para dans ederek çekip giderken eski para onlarin bikmalarini bekler."
An old saying, "New money dances itself away while old money waits for them to weary."
Sakin beni aramama aptalligini yapma çünkü onlarin onu ele geçirmesi sadece biraz daha zaman alir.
And don't be damn fool enough not to call me because it'll just take a little bit longer and then they'll get him.
Unutma kizim : "Baskalarina onlarin sana davranmasini istedigin gibi davran."
Remember Laura,'Do unto others "
Zaten öyle bakmiyorlarsa onlarin zekalarindan ve görme kabiliyetlerinden süphe ederim.
If they don't think that already, I can't say much for their judgment, or their eyesight.
Bu nedenle gösteri, bölünmüs olanlari bir araya getirir fakat bunu yalnizca onlarin bölünmüslükleri içinde yapar.
The spectacle reunites the separated, but reunites it as separated.
Çoğalan ve kalabaliklaşan vahşileri yok etmeniz için sizi onlarin içinden alip yetiştirdik.
You have been raised up from brutality to kill the brutals who multiply and are legion.
Zardoz'la bütünleştiğimde onlarin kaçişini görmek, onlarin ölüm ani hoşuma gidiyor.
I love to see them running. I love the moment of their death, when I am one with Zardoz.
Ben bütün bu insanlarin ve onlarin bilgilerinin toplamiyim.
I am the sum of all these people and all their knowledge.
Gittigim yerde onlarin hakkindan gelmesini biliyorlar.
Where I'm going, they know how to handle that kind.
Gerçekten onlarin hepsini öldürecegini mi saniyorsunuz onlar bizi öldürmeden?
Do you really think you can shoot all those men down before they shoot you?
" onlarin da bana ihtiyaci olmadigini kabul etmeliyim.
"... I must admit that they have no use for me, either.
Onlarin tanesini 350 den alirim.
I'll buy them all back for 350 apiece.
Onlarin pesinden gittigin için sen de çilginsin.
And you're a crazy bastard for going after them.
Biz ONLARIN üzerinde deney yapıyorduk!
It was us! We experimented on THEM!
Onlarin fikriydi, benim degil.
It was their idea, not mine.
Onlarin tek umursadigi...
The only thing they care about —
Karar, onlarin. Ne?
It's a one-way option, theirs.
Japonlarin sirri - Lévi-Strauss'un seylerin çarpiciligi dedigi seylerle bir olma, onlarin içine girme, bir anligina onlar olma yetilerini çagiriyor, diye yaziyordu.
He wrote me that the Japanese secret — what Lévi-Strauss had called the poignancy of things — implied the faculty of communion with things, of entering into them, of being them for a moment.
Buna karsin onlarin da bizim gibi olmasi gayet normaldi :
It was normal that in their turn they should be like us :
Gezegeninin geçmisinde mutsuzlugun bulunmasi... onun için, onlarin simdiki zamaninda fakirligin bulunmasi kadar katlanilmaz.
The idea that unhappiness had existed in his planet's past is as unbearable to him as to them the existence of poverty in their present.
Ben onlarin ve buraya gelip kanlarini dökerek sahip oldugu her seyi feda eden askerlerin istedigi seyi istiyorum.
I want what they want, and every other guy who came out here and spilt his guts and gave everything he had :
Onlarin degerini bilmeyen erkekler de var.
Some men don't appreciate them.
Onlarin da kisiliklerinden baska sorunlari yok.
There's nothing wrong with them, except their personality.
- Onlarin bebegi olacak.
- It's gonna be their baby.
Onlarin bebegi.
It's their baby.
temizlik yapiyor, bu demek oluyor ki onlarin hepsini yakalayamadin, son seferki gibi.
Mopping up, which means you ain't caught'em all yet, just like last time.
En iyisi, onlarin savasi ne sehir savasi,
At best, their fight was not the state's fight,
Onlarin da benim gibi silahlari var.
They have guns just like me.
Ve onlarin suçu neydi?
And what was their crime?
Onlarin varligi bana hakaret etti.
You've insulted me in their presence.
Onlar kayboldu kefen içinde onlarin sadik bir avukati var Sharma.
They have disappeared in the garb of death. They have a loyal Solicitor. Sharma.
Ve hatta kayip bul bakalim onlarin hedefini
And even the lost find their destination.
Onlarin içine korku salmaliydim.
I've got to strike fear in them.
onlarin umrunda bile olmazsin.
They don't give a damn about you.
Iste panige kapilan Bu kisiler, nitrogliserini yok etmek zorunda kaldilar, ve onlarin sonunu Belirleyen de Bu oldu,
Now, these are the people who, in a panic... had to dispose of the nitroglycerine... and that is what sealed their fate.
Simdi gÖreviniz toplumu onlarin serrinden korumaktir,
It is now your duty to protect society from them.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]