Savaşta traducir inglés
5,647 traducción paralela
"Savaşta bıçaklanırsam kanımı görmeyin diye."
"So that if I am stabbed, you will not see me bleed."
Yüzyıllar önce Ansatsuken genç bir kişinin oyunuydu. En büyük ustalar ya savaşta yok oldu ya da delirerek ziyan oldular.
Centuries ago Ansatsuken was a young man's game, the greatest masters were either destroyed in battle or consumed by the madness.
babasının adı Sicilius romalılara karşı onuruyla savaşmış ve ayrıca mevzu bahiste geçen iki oğlu daha varmış, mevcut savaşta hayatlarını kaybetmişler.
His father was called Sicilius... Who did join his honor against the Romans... and had, besides this gentleman in question, two other sons... who in the wars of the time, died with their swords in hand.
Savaşta her şey değşir.
In war, everything change.
Doris'in savaşta olduğumuzdan bile haberi yok gibi çocuklarla aklı başından gitmiş durumda.
Doris hardly seems to notice we're at war she's so taken with the children.
Ülke savaşta.
The country's at war.
Düşmanın neyin peşinde olduğunu öğrenmek savaşta hayati önem taşır.
It's vital to the war effort that we know what the enemy is up to.
Savaşta.
At the Front.
Savaşta dürüstlük her şey değildir.
In war, truth isn't everything.
Savaşta doğruluk her şey değildir.
In war, truth isn't everything.
O savaşta mı?
Is he fighting?
Eğitimli bir hemşirenin savaşta farklı oladuğunu söyledin.
You said a trained nurse can make a huge difference in war.
Biliyorsun, kayınpederimin başbakan olarak son eylemi Savaşta İngilizler için Avustralya nın tam desteğini vermekti.
You know, my father-in-law's last act as prime minister was to pledge Australia's full support for Britain in this war.
Aptalca, biliyorum ama bu savaşta rahatlatıcı bir değişiklik. Fiatı çok düşük.
"Foolish, I know, but it made a refreshing change from war."
Bu savaşta taraf tutmamıza gerek yok.
We don't have to take part in this war.
Bu savaşta çoğunluğu stratejik amaçların dışında olan çok sayıda şehri harap ettim.
I have destroyed a dozen towns in this war, mostly out of strategic objectives.
Yerel bir savaşta sadece küçük bir zafer.
Just a small victory - in a local war.
Ve şunu diyeceğim Fransa'da olan bir savaşta Britanya sessiz kalmayacaktır!
And I will tell you this - Britain will not stay neutral in a war that takes in France!
Diyelim ki Fransa kendini İspanya ile savaşta bulursa biz de takip etmek zorunda değiliz.
Should France, say, find itself in a war with Spain, we would not be obliged to follow.
Olayı karşı taraflarında olsak ta onurun savaşta bile önemli olduğuna inanırım.
Even though you and I are on opposite sides in this situation, I believe there must be honor, even in matters of war.
Eklemeliyim bu savaşta bizi Metatron'a götürecek meleği bıçaklaman bu olayı daha karmaşık bir hale getirdi.
A fight, I might add, you made that much more complicated when you decided to stab the one angel who could actually get us to Metatron.
Bize bu savaşta başka melek ölmeyeceğini söylemiştin.
You told us not a single angel more would die in this fight.
Gümüş Yıldız madalyan savaşta ne kadar sakin olduğunu belirtir.
Your silver star citation said how calm you were in battle.
O ve babası savaşta ABD güçlerine yardım etmiş.
He and his father assisted U.S. forces in the war- - that's how they got their visas.
Bu savaşta olmak bir insanı değiştirir.
Being in this war changes a man.
Çünkü savaşta ölürsün.
Because you die in war.
Kendini yargılamadan, başkalarını yargılamak isteyen adamlar suçların en iğrencidir, ama kendi hayatlarınızı kurtarmak için savaşta çamura saklanıyorsunuz.
Men willing to judge without being judged themselves, stained with the most heinous of crimes, yet on the battlefield you hide in the mud to save your own lives.
Bu savaşta para kazanmam gerekiyordu. Kaybetmem değil.
I am supposed to be making money on this war, not losing it.
George Sibley, Joh Aiden'ı savaşta ölsün diye gönderdi.
George Sibley drove John Alden off to die in the war.
Öldü dediler. Savaşta öldürüldü dediler.
I heard you was dead Killed in the war.
Bu savaşta Salem'da tek bir cadı bile kurduğumuz her şeyi, umduğumuz her şeyi yıkmaya yeter!
In that war. Even a single witch in Salem is enough to destroy everything we have built and ever hope to build here!
Ama insanoğlu bu savaşta teslim olmadan önce okkalı birkaç yumruk atmayı başarabilir.
But we humans can get in a few good licks in battle before we surrender.
Meera, savaştığını bile fark etmediği bir savaşta hayatını kaybeden bir kurban oldu.
Meera was a casualty in a war she didn't even know she was fighting.
Bu genç askermiş ve savaşta ölmüş.
This teenager was a soldier and died in the war.
Evlat edindiğini bir oğlunu Vietnam'daki savaşta kaybetti.
He'd lost an adopted son in Vietnam to combat.
Unutmamalıyız, o, oğlunu Vietnam'da savaşta kaybeden bir büyükelçiden bahsediyoruz.
You've got to remember, this is an ambassador who had lost his only son in combat in Vietnam.
Savaşta.
In battle.
O savaşta öldü ve onu Valhalla'daki Einherjar'a götürmeliyim.
He has fallen in battle and I must take him to the Einherjar in Valhalla.
Savaşta falan uçtun mu hiç?
You ever get to, like, fly in a war or something?
Terörle savaşta özel operasyonları yürütmek için seçilmiştir.
Crew 3-2 has been selected to conduct special operations in the war on terror.
Ama sen hiçbir savaşta bulunmadın.
But you've never even been in battle.
Savaşta ve aşkta her yol mubahtır.
All's fair in love and war.
Bizler, yaradılış için verilen savaşta senin araçlarınız.
We are your instruments in the war for creation.
Hangi savaşta yer alacağını iyi seçmek zorundasın.
You have to pick your battles.
Savaşta ambulans gönüllüleriydik.
We were ambulance volunteers in the war.
Ona bu kadını Stockport Market'ten tanıdığımı söyledim kocası savaşta ölmüştü sinirleri çok bozulmuştu ve yetimhanede bir küçük çocuk vardı.
I told her I knew this woman from Stockport Market whose husband had died in the war and she'd gone bad with her nerves and there was a little lad in a children's home.
Savaşta liderlik yapıyorsun.
That's leadership during wartime.
Savaş için değil ama savaşta ölen buralı adamlar için.
Well, not to the war, but to the men, the local men, who died in it.
Daha önce hiç savaşta bir Valkyrie görmemiştim.
I've never actually seen a Valkyrie in battle before.
Savaşta. Belki... Onu tekrar görebilirim.
In battle... maybe I'll even get to see him... again...
Bildiğiniz üzere, Stark ön gösterim değişken sistemi savaşta toplanan verileri derleyerek İntikamcıların savaşta verimliliklerini arttırmak için akıllı stratejiler oluşturur.
Jarvis : As you know, the stark pre-play variable system Compiles data collected in combat,
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaştan önce 32
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaştayız 44
savaştan önce 32
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaşacağız 28
savaşalım 20