English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ S ] / Ses yok

Ses yok traducir inglés

876 traducción paralela
Hç ses yok!
?
Juju'dan ses yok.
Still clear on the juju side.
Ses yok, tamam mı?
No noise, understand?
Orada mısın? Ses yok.
You there?
Hiç ses yok.
Not a peep.
918'den ses yok.
Nothing from the 918th.
Benimkinden daha değerli bir ses yok mu Sezar'ın kulaklarına daha tatlı gelecek sürgündeki kardeşimi kurtarmak için?
Is there no voice more worthy than my own to sound more sweetly in great Caesar's ear for the repealing of my banished brother?
Hiç ses yok.
Not a sound.
Hiç ses yok mu?
All quiet?
Pidge, sakin olmak gerek, ses yok.
Mom! Pidge, you got to be still.
Hiç ses yok. Bağırma yok. Hiçbir şey yok.
There ain't a sound, no yelling, nothing.
Ve sonra ses yok oldu.
And then there wasn't a sound.
Kendi ayak sesimizden başka ses yok.
No footstep is heard but our own.
Hiç ses yok.
There's not a sound.
- Hâlâ bir ses yok mu? - Yok.
Still no sign?
Her şey öldü : mavi gökyüzü yok, gölgeler yok, hayat ve ses yok.
Everything is dead : no blue sky, no penumbras, no life and no sound.
Ses yok.
Not a sound.
Hala ses yok.
Since then, not a hair.
Bende ses yok.
I don't know how.
Onlardan hiç ses yok.
There's no report from them.
- Ben de öyle. Hiç ses yok.
- Neither do I. There's no bell.
Sus. Ses yok.
Nothing.
- Hayır. Afrika grubundan hiç ses yok.
- No, the Africa group have faded out.
Sende böyle ses yok.
You haven't got a voice like this.
Aşağıda hiç ses yok.
- There's not a sound down there.
Hiç ses yok.
There is no sound.
Makine yok, ses yok.
No machines, no voices.
- Sulu'dan ses yok, efendim.
- No word from Mr. Sulu, sir.
Baba, ses yok.
It's so quiet.
Birşey yok. Sadece bir an, o ses...
It was just for a moment, that voice...
- Hayır, Ben. Ses seda yok.
No, Ben, nothing yet.
- Artık ticari işler yok. Kaymayan kemerler veya ses çıkarmayan patlamış mısır keseleri üzerinde çalışmak yok.
- No more commercial assignments, no more working on nonskid girdles or noiseless popcorn bags.
O ses teknisyeni yok mu! Onu elime geçireyim de gör.
That engineer, wait till I get him.
Neyle karşı karşıya olduğumuzu görene kadar ulu orta ses yapmamıza gerek yok.
No use yelling for outside interference until we see what we got.
Tek bir ses çıkarmak yok.
Not a sound.
Ses telleri yok mu?
- No vocal cords?
Çünkü ses telleri yok, korkusunu ses çıkararak dile getiremedi.
Because she has no vocal cords, she can't release fear vocally.
Ses çıkarmadan böyle dayak yemenizin gereği yok.
No need to take a beating like this lying down.
Uzun zamandır arkamızda ses seda yok.
Just so long as nobody starts... creeping up behind us.
Ses yok.
It doesn't buzz.
Şimdi, Bay Nelson, bana bu ses tonuyla konuşmaya hiç hakkınız yok!
Now, Mr Nelson, you've no right to address me in a tone like that!
Ve Halliwell'den de ses seda yok.
And no word from Halliwell.
Ses uyuşuyor ancak bu gezegene atanmış bir Gary Seven yok.
Voice pattern matches, but I have no listing of a Gary Seven assigned this planet.
Ses telleri yok.
No vocal chords.
Ses çıkarmak, konuşmak yok.
Not a sound, not a word.
Ses çıkarma, odada, ikimizden başka kimse yok yoksa arkadaşların, gürültüleri, duyarsa hakkımızda ne düşünürler.
Keep it down, there's just the two of us here. It'd be so embarrassing if you keep making odd noises.
Ses seda yok, efendim.
Nothing, sir.
Ses-telgraf aletini kontrol etmenize gerek yok.
- Uhura... - No need to check your voice-telegraph device.
Ses çıkarmak yok.
Don't make a sound.
Bir ses duyduğumu sandım ; " Uyku yok artık.
Methought I heard a voice cry, " Sleep no more.
Yine de ses tüm şatoda çınladı ; "Glamis uykuyu katletti ve Cawdor'a da uyku yok artık. Macbeth artık uyuyamayacak!"
Still it cried to all the house, " Glamis hath murdered sleep and Cawdor shall sleep no more.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]