Tamamen değil traducir inglés
1,595 traducción paralela
Tamamen değil.
Not entirely.
Tamamen değil.
Not quite.
Ama tamamen değil.
Not quite murdered.
- Tamamen değil.
- Not quite.
Mikrodalgaya koydum, ısıttım biraz, ki işe yaradı, ama tamamen değil.
I put it in a microwave, I heated it up a little bit, which helped, but still.
Ne güzel, değil mi? Tamamen.
Totally.
Costavo'nun tanımlaması Finney'inkiyle tamamen aynı değil, değil mi?
Costavo's description isn't exactly the same as Finney's, is it?
Kendimi tam bir erkek gibi hissediyorum kontrolü elime alıyorum. Kontrolü tamamen ele alabilirsin, değil mi?
because I feel like right on the man, I am taking controll and cuase you are really taking controll, aren't you?
Ayrıca, yaralarının hepsi tamamen iyileşmedi, değil mi?
you aren't even completely healed yet!
Benzer değil, tamamen aynı.
not only similar, it's exactly the same.
Belki de başarabileceğimize tamamen inanmıyorsun ve bu sorun değil çünkü ben inanıyorum ve daha önce inanmadığım için özür dilerim.
And maybe you don't entirely believe that we're gonna make it, anthat's okay because I do, and I'm sorry th i didn't before.
Tamamen senin hatan değil Norman. Sen sadece bir intörnsün.
It's not entirely your fault, norman.
Tamamen aynı olacak sadece isim "Ian Hainsworth" değil "Mike Delfino" olacak. Uzun hikaye.
Exactly the same, only change the name "Ian Hainsworth" to "Mike Delfino."
Tamamen açık değil gibiydi, bir şeyler saklıyor gibi.
Like he's hiding in plain sight.
Tamamen benim suçum değil.
Hey, it's not all my fault.
Hikayeleri abartmadan duramıyorlar,... ama evet, sizin de gördüğünüz gibi, efsane tamamen asılsız değil.
They never could resist embellishing a story. But, yes, as you've seen, the myth isn't entirely without foundation.
Gömdüğünde, köpek tamamen ölüydü değil mi?
And the dog was definitely dead when you buried him.
Tamamen sıyırabilir. Benim işim değil.
- He'll crack wide open.
Eğer Josie bana teşekkür etmek için kısmen ya da tamamen soyunmak isterse benim için sorun değil.
And if she... chooses to thank me In a naked or partially naked way, Well, that's ok, too.
Doğrudan o takımla ilişkisi olan değil, kurulla ilişkisi olan ve davayı tamamen ele alıp aileler ile görüşecek ve bizden birinin suçlu olmadığını kanıtlayacak ve eğer suçlu varsa, onların cezalarını alacağından emin olacak biri gerekiyor.
I need someone who is not directly involved with bulldog and someone to liaise with the I.P.C.C., go through the case evidence interview the family, make sure there were no blunders on our part and if there were, make doubly sure that those responsible are held accountable.
Şehir içinde arıcılık yapmanın tamamen yasadışı olduğunun farkındasın değil mi?
You do realize that beekeeping within city limits is completely illegal. Yes.
Tamamen farklı biri gibi görüyor, değil mi?
Doesn't she seem like a totally different person?
Tamamen hayali değil.
Not all imaginary.
Bu dosyayı tamamen batırdın Başkası değil.
You fucked this case completly. No one else.
Sözlerimi iyi seçmeliyim. Tamamen farklı değil. Dünya'nın hormonlu hâli diyelim.
I should be careful, not totally different from Earth, just Earth on steroids.
Yine de, çözüm planınız tamamen fantezi değil mi?
But, I was under the impression that we ultimately concluded it was a fantasy.
Bu tamamen doğru değil.
That's not entirely true.
Andromeda ile çarpışmak tamamen kaçınılmaz değil, ama teleskoplarımızın görüş alanı sonsuza kadar değişecek.
a clash with the Andromeda galaxy is not only inevitable, but will forever change the local galactic landscape.
Bedeni tamamen uyanmış, ama aklı tamamen uyanmış değil!
Her body has already awakened, but am I to understand that she has still retained her mind?
Tamamen tesadüfen öğrendim ki Donald Draper bize söylediği kişi değil.
It has come to my attention, completely by accident, that Donald Draper here is not who he says he is.
Bu tamamen yasal bir şey, değil mi ama?
I mean, it's all above board, right?
Belki tamamen aynısı değil.
Well, maybe not quite the same thing.
Kanun kuvvetlerindeki bazı kimselere göre dolunay sırasında suç oranları yükselmektedir. Ancak işin ön saflarındaki bazıları o kadar da emin değil. Benim görüş açım tamamen bir söylenti olduğu yönünde.
There are some in law enforcement... who believe the crime rates increase... when the Moon is full... but others manning the frontlines aren't so sure.
Ancak Ay'a bakan herkes yüzeydeki aydınlık ve karanlık kısımlarını görebiliyor. Bunlar birer hayal değil, tamamen gerçek, dağlar ve vadiler.
But everyone who looks up at the Moon... can see light and dark areas on the lunar surface... and these are not an illusion... but very real mountains and valleys.
Ben değil. Tamamen normalim burada.
Oh, not me.
- Kukla değil. Yapay bir iskelet. Camdan ve sağlamlaştırılmış naylondan yapılmış tamamen insan kemiği gibi kırılan bir iskelet.
It's an ersatz skeleton made from glass and reinforced nylon which breaks exactly like human bones.
- Komik değil. Tamamen çocukça.
It's not funny, it's totally immature.
- Ama tamamen emin değilsin, değil mi?
- But you're not certain though?
Tamamen aklandığımdan haberin var, değil mi?
- But you know I've been exonerated?
Tamamen aklandığımdan haberin var, değil mi?
- The police have cleared me.
Evinde tamamen cesetlerle dolu bir et dolabı var, öyle değil mi?
you've got a whole meat locker at home full of corpses, don't you?
İlk kulenin yıkılması kaza eseri değil, ve ikinci kulenin de yıkılması tamamen aynı şekilde gerçekleşti.
It's not accidental that the first tower just happened to collapse and then the second tower just happened to collapse in exactly the same way. How did they accomplish this, we don't know.
Schrödinger basit yaklasiminin yalnizca yanlis yolda degil tamamen yanlis olduguna inaniyordu.
He believed Schroedinger's simplistic approach wasn't just misguided, but totally wrong.
Sende AIDS var HIV değil, ama tamamen AIDS
Yes, you have AIDS Not HIV, but full-blown AIDS
Bana göre tamamen işle alakalı değil.
My ideas aren't all business-related.
Tamamen farklılar, değil mi?
Whole different thing, right?
Bu tamamen doğru değil.
That's not quite true.
Evin tamamen bize kalması çok güzel değil mi?
Isn't it so nice to have the house to ourselves?
Kimse tamamen masum değil.
Nobody is totally innocent.
Köpek Adası tamamen güvenli olmasına rağmen Londra'nın çevresi maalesef öyle değil.
Although the Isle of Dogs is completely safe, the surrounding area of London is not.
Apaçık ve tamamen gereksizdi çünkü yemin ederim ki, şuracıkta lanet olası derimi yüzebilirim ama o şeyi içimden atmam mümkün değil.
And therapeutically, it was completely useless because I swear, I could stand here and tear off my fucking skin and I could not get down to where this thing is living.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56