English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ V ] / Vaktim yok

Vaktim yok traducir inglés

3,786 traducción paralela
Salaklık için vaktim yok.
I don't have time for stupidity.
Başımı kaşıyacak vaktim yok, biliyorsun.
Got a lot of irons in the fire, you know?
- Bu zırvalara ayıracak vaktim yok benim.
I don't have time for this shit, man.
Boş şeylere harcayacak vaktim yok.
The eyes dont have time to delete, Ally.
Gerçek şu ki, bir kadını sevecek vaktim yok.
In faith and troth, I have no time to love a lady.
- Bunları dinleyecek vaktim yok.
- I ain't got time for this shit.
Oyun oynamaya vaktim yok.
I don't have time for this shazbot.
Buna ayıracak vaktim yok, robot.
I don't have time for this, robot.
- Şu anda bu hikayeye vaktim yok!
- I don't have time for this story right now!
Bu saçmalığa vaktim yok!
I don't have time for this shit!
Franny, buna vaktim yok.
Franny, I don't have time for this.
Buna vaktim yok.
I don't have time for this.
- Vaktim yok- -
- I don't have time...
Bunun için vaktim yok.
I don't have time for this.
- Buna vaktim yok.
- I don't have time for this.
Fazla vaktim yok, bırak konuşayım.
- I don't have much time, so let me speak, okay?
Muhabirlere ayıracak vaktim yok.
I do not have time to reporters.
Bu sabah bunun için vaktim yok.
Haven't got time for it this morning.
- Şimdi vaktim yok.
- He does not have time now.
Bugün sizin saçmalıklarınız için vaktim yok.
I don't have time for your crap today.
Sana her şeyi açıklayacak vaktim yok.
I don't have time to explain everything to you.
Bak Zoe, alınma ama kimseye destek tekerleği olacak vaktim yok.
Look, no offense, Zoe, but I don't have time to be anyone's training wheels.
Fazla vaktim yok.
I - I don't have much time.
Sana ayıracak vaktim yok.
I don't have time for you.
Oğlum dışında kimseye ayıracak vaktim yok. Çünkü pek vakti kalmadı.
I don't have time for anyone but him because he doesn't have much time.
Palavralara ayıracak vaktim yok.
- No time for all that humbug.
Tristan, oyun için vaktim yok!
Tristan, I have time to play!
Tristan, oyunların için vaktim yok!
Tristan, open, I have not time to play!
İyi ki tefekküre dalıp varoluşsal problemlerle uğraşacak vaktin var çünkü benim öyle bir vaktim yok.
No, I'm happy you have time to contemplate the universe... Because I don't. I barely have time to think.
Bu aptal siyaset için vaktim yok.
I don't have time for this stupid politics.
- Pardon, hiç vaktim yok.
I'm sorry. I have no time.
Belli ki ergen bir yardım çağrısı ama bunlara hiç vaktim yok.
It's obviously some adolescent cry for help, which I do not have time for.
Oyun oynayacak vaktim yok.
I don't have time to play games.
Beyler, onun için vaktim yok.
Gentlemen, I don't have time for his.
- Fazla vaktim yok Frank.
I don't have much time, Frank.
Bütün gün orada lobi yapacak vaktim yok.
Well, I can't afford to spend a whole day lobbying on the hill.
Bunun için vaktim yok kızlar.
I don't have time for this, water whore.
Vaktim yok Dix.
I haven't got time, Dix.
Vaktim yok.
I haven't got time.
Sıcak suyla oynayacak vaktim yok, tamam mı?
I don't have time to take a dipity dip, okay?
Ve fazla vaktim yok.
And I have not much time.
Ne yazık ki şuan ayıracak hiç vaktim yok.
Oh, I'm afraid I don't have a minute to spare right now.
- Şu an vaktim yok.
I don't have the time right now.
Vaktim yok ama hayatım.
Oh, no time, honey. But you know what?
Başka sevgililere vaktim yok.
I don't have time for other lovers.
Bir tersliğe daha vaktim yok.
I just don't have time for another interruption.
Geçmişi düşünmek için gerçekten vaktim yok.
I don't really have time to think about the past.
Çok vaktim yok.
I-
Bunu yapacak vaktim yok! Tamam.
I don't have time to do that!
Düşünecek vaktim bile yok çalışıyorum, çocuk bakıyorum, çalışıyorum, çocuk bakıyorum...
I work, I babysit, I work, I babysit.
Biriyle çıkmaya bile vaktim yok.
I don't even have time to date.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]