Vaktimiz yok traducir inglés
2,920 traducción paralela
Saçmalıklar için vaktimiz yok.
We don't have time for a lot of shenanigans.
Çok fazla vaktimiz yok.
We don't have long on this one.
- Hayır. Juliette'in başı büyük dertte Nick ve fazla vaktimiz yok.
Juliette is in real danger, Nick, and we don't have much time.
Çok vaktimiz yok.
- We don't have time.
Pekâlâ, sanırım kontrol altına aldım ama fazla vaktimiz yok.
Okay, I think I have it controlled, but we don't have much time.
Bebeğe ayıracak vaktimiz yok.
We don't have time for a baby.
Kurnazlıklara vaktimiz yok.
We don't have time to do anything cute.
Bunun için vaktimiz yok.
No. We do not have time for this. Hey, hey.
Vaktimiz yok.
We don't have all night.
Eğer bir- - Buna vaktimiz yok.
If I could find some - - We don't have time for this.
Buna vaktimiz yok, tamam mı?
We--we don't have time for this, okay?
Gün neredeyse bitmek üzere, elimize yüzümüze bulaştırmaya vaktimiz yok..
The day is almost over, you have no time to screw up.
Çok vaktimiz yok.
We don't have much time.
Çok vaktimiz yok.
We don't have long.
Hiç vaktimiz yok.
We have no time for this!
Şampanya patlatmak için vaktimiz yok ama kantin güvertesinde dondurma var.
It's not time to pop champagne, but there will be ice cream on the mess decks.
Peter, oyun oynayacak vaktimiz yok.
Peter, we don't have time for games.
Doğrulamak için yeterince vaktimiz yok maalesef.
- There's not enough time to confirm it.
- Hayır. Diğerlerini de sonra yollayacaklarmış. Ama bunu bekleyecek vaktimiz yok.
- We can't wait for them to send records.
Fazla vaktimiz yok ve o ilk iyi adayımız.
Well, we don't have a lot of time, and he is the first decent candidate.
Banyoya su kaynatma için ateş yakmaya pek vaktimiz yok.
There's hardly time to start the fire to boil water for our baths.
O kadar vaktimiz yok Kırım.
We don't have that much time, Crimea.
Onlara ayıracak vaktimiz yok.
We don't have time for them.
Çok vaktimiz yok.
We haven't much time.
Dinlenecek vaktimiz yok.
We can't afford to rest.
Fazla vaktimiz yok.
We don't have a lot of time.
Kaybedecek vaktimiz yok.
Time's a luxury we don't have.
Özür dilerim ama eski günleri yad edecek kadar vaktimiz yok.
I'm sorry, but... we don't have time to reminisce right now.
Fazla vaktimiz yok.
We don't have much time.
- Vaktimiz yok.
We don't have time.
Buna vaktimiz yok. Hadi hareket et!
We don't have time for this.
- Evet ama vaktimiz yok.
- Yeah, but we got no time.
Fazla vaktimiz yok!
We haven't much time!
Şu anda başımızı kaşıyacak vaktimiz yok ama birkaç gün olmaman pek sıkıntı yaratmayacaktır.
Oh, I can't say I'm pulling handkerchiefs out of my arse at the prospect but I suppose a few days won't put us too far behind.
Bunun için vaktimiz yok.
We haven't got time for this.
Lütfen oturun. Çok fazla vaktimiz yok.
We don't have a lot of time, so were gonna get right into this.
Hayır, boşa göz yaşı akıtacak vaktimiz yok özellikle de Paris huzursuzluğundan ondan kurtulmak üzereyken ki eğer Jullietin onun olduğuna ikna edilmezse
No. We have no time to waste in sterile tears, with Paris restive in the slips and soon to be rid of her if he be not persuaded she is his.
Şimdi değil çünkü yeteri kadar vaktimiz yok ama..
Not now,'cause we don't have enough time, but... Um...
Gerçek doğal seleksiyon için vaktimiz yok.
We don't have time for true natural selection.
Vaktimiz yok.
We don't have time.
Ona ayıracak vaktimiz yok.
We don't have time for that.
- Hanımefendi, bununla kaybedecek vaktimiz yok.
Ma'am, we don't have time for this.
Mutlu olacak vaktimiz yok.
We don't got time to be happy.
Büyüye vaktimiz yok, ama kaybolabilirsin.
We don't have much time for magic, but disappear.
Açıklamalara vaktimiz yok.
No time for explanations.
Bunun için vaktimiz yok.
Don't have time for this shit.
- Bunun için vaktimiz yok. Kaltak!
- Bitch, I ain't got time for this.
Acele et, bunu tartışacak vaktimiz yok.
Hurry up. There's no time to argue.
Buna için vaktimiz yok.
We don't have time for this.
Buna vaktimiz yok.
We don't have time for this.
Vaktimiz az ve kristallerin nerede olduklarına dair hiçbir bilgimiz yok.
We don't have much time, and we have no idea where the crystals are.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65