English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yırmı

Yırmı traducir inglés

3,280 traducción paralela
- Kafayı sıyırmış taş insanları gibi konuşmaya başladın.
You're starting to sound like those crazy stone people.
İkiniz de sıyırmışsınız, farkında mısınız?
You're both nuts, do you know that?
Sıyırmış işte.
He's nuts.
Liderlerimiz akılsız, kibirli ve kafayı sıyırmış.
Our leaders are mindless, arrogant and insane.
Hanna dedi ki Infeld onun kalbini kırdıktan sonra eski eşi biraz kafayı sıyırmış.
Hanna says after infeld broke her heart, His ex went a little nutty.
Bir şey olmaz. - Çok acıyor. - Sıyırmış sadece.
You'll be fine.
Biraz da kafayı sıyırmış.
And he's a little bit nuts.
Baba, aktarmadaki dişliler sıyırmış.
_
Sonra kafayı sıyırmış olmalı.
He must have mental aberration.
O harika bir lider, sadece kafayı biraz sıyırmış.
He's a great leader, who's just gone a little nutty.
Tamam, baya sıyırmış.
Okay, a lot nutty.
- Tellerin arkasını bombalamışlar, sıyırmış.
They've gone off behind the bloody wire, barely grazed it.
Şu kafayı sıyırmış yaşlı kadın ne alemde?
What about the old madwoman?
Adam harbiden kafayı sıyırmış amına koyayım.
Man, he has really lost his fucking shit.
Tamamen kafayı sıyırmış.
She's completely nuts.
Çığlık atıyormuş, kafayı sıyırmış gibiymiş.
Said he was screaming, seemed unhinged.
Sizin de anlayabileceğiniz gibi pençelerini iç organlarına kadar batırmış ve göğüs kafesini keserek akciğerlerini kolaylıkla yırtmış.
As you can see, it dug in, slashed upward, eviscerating the lungs, slicing through the rib cage with ease.
- Bir şey kaçırmış mıyım?
Did I miss anything?
O zamanlar, 30'lu yılların, kırmızı bot ve dar elbiseli bayan garson temalı dumanlı-tür piyano barlarındandı.
Well, back then, it was one of those'30s, smoky-style piano bars, complete with red booths and waitresses in skimpy outfits.
Şu zımbırtıyı kaldırırmısın birileri ölmeden.
Would you take this thing down before someone dies?
- Kaçırmış olmalıyım.
- I must have missed it.
Kırmızı Fenerler'in yarattığı yıkama, kendi gözlerimle şahit oldum.
I've seen the destruction caused by the Red Lanterns with my own eyes.
Hazırmıyız?
Ready?
Teyzem Luba'yı iki ay önce bakım evine yatırmışlar.
My Aunt Luba, they put her in nursing home two months ago!
Onu yıkarken tasmasını hep çıkarırmış.
She's always taking his collar off to wash him.
Ben çağrıyı kaçırmıştım.
I just missed the call.
Sihirli iksirler içip, film yıldızı öpüyorsun ve aniden sen de keçileri kaçırmışsın.
You drink a magic potion, you kiss a movie star, and presto, you're one too.
- Kırmızıyı denememe gerek yok.
I don't need to try on the red one. Oh, don't be silly.
- Kırmızıyı beğendin değil mi?
You liked the red one, right?
Bunu, kırmızı olanı ve şu ayakkabıyı alacağım, teşekkürler.
I'll get this one and one in red. And those shoes. Thanks.
Onu bana ver... Beyazı da maviyi de kırmızıyı da severim, Ne olursa...
Give it to me... I like white blue red... anything.
Sen beni milyonlarca yıldır böyle çağırmıyordun.
You haven't called me that in a million years.
Danua Amanda'yı ısırmış, ha?
A Great Dane bit Amanda, huh?
"Her yıl 4 milyar köpek kediler tarafından tırmıklanıyor."
♪ Cover seems so far ♪ in a cold winter rain
Sıyırmış gibi davranıyorsun.
You're acting like a maniac.
Çünkü kaçırmış olmalıyım.
'Cause I must have missed it.
18 yıllık eski Kırmızı Kız'mı?
18-year vintage Daughter Red?
Katılım yetersizliğinden dolayı okul birkaç yıl önce bu birliği kaldırmış.
The school dropped it a few years ago due to lack of interest.
Fiona'yı içeride kıstırmış.
She trapped Fiona inside.
- Kafayı sıyırmış.
♪ oh - splits.
Özür dilerim, dün senden sakladığım için çıldırmış olmalıyım.
Sorry, yesterday I must've seemed crazy, hiding them from you.
Bir magazin gazetesinin ilk sayfasında sergilenen bir fotoğrafını daha görürsem,... tabii fotoğrafta Nobel ya da yıIın gazetecisi ödülünü kaldırmıyorsan, işte o zaman kovulursun.
If I see one more picture of you splashed across the front page of a tabloid, unless it's for picking up the Nobel Prize or Journalist of the Year, then you are out.
Kedi eritme işleminin ortasındayken biri ısıyı arttırmış.
It looks like the feline was in mid-melt when somebody turned up the heat.
Senin kırmızı KIA Sedona'yı bulduğumuzda bütün kanıtları ele geçirmiş olacağız.
When we find the red kia Sedona that you used, we will have all the evidence we need.
Annemler ona baygınlık veren ilacı arttırmışlar. ... 20 yıldır onu şu an olduğu gibi tutmak için bu ilacı veriyorlarmış.
My parents induced it- - his stupor- - for the last 20 years, and they've been using that shit to keep him like this ever since.
İki adamın peşine düştüğünü haber almış ve bana baskı yapmak için Hannah'yı kaçırmış.
He got wind about these two guys coming after him, and he took Hannah as leverage against me.
Chopin'i onun köpeği Frank ile karıştırmış olmalıyım.
I must have gotten Chopin mixed up with her dog Frank.
Senin gibi birini halef adayım yaptığım için çıldırmış olmalıyım.
I was crazy to nominate you as my successor.
Diyoksi ribonükleik asidi değiştirince kromozamal enzimlerin esnekliğini artırmış olmalıyım.
By altering the deoxyribonucleic acid, I've increased the chromosomic enzymes'flexibility.
Columbia'yı ziyaret için New York'a gideceğini söyledi ve ülkedeki diğer tüm hastaneler gibi ayaklarına kırmızı halı serecekler.
- Cristina... she just told me that she is flying to New York tonight to visit Columbia, and they are gonna roll out the red carpet for her just like every other hospital in this country.
Webster Jason'ın kafatasındaki yırtığın etrafında kırmızı metalik boya buldu.
Webster found red metallic paint surrounding the laceration on Jason's skull.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]