English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Y ] / Yirmi dört

Yirmi dört traducir inglés

583 traducción paralela
- Hayır tatlım, yirmi dört.
- No, dear. It's 24.
Yirmi dört.
Two dozen.
Yirmi dört bin.
Twenty-four thousand.
Birisi buradaydı hem de son yirmi dört saat içerisinde.
Someone's been here and in the last twenty-four hours.
Seninle geçen yirmi dört saat.
Twenty-four hours with you.
Sonraki günlerde günün yirmi dört saati birlikteydik.
The next days we were together twenty-four hours a day.
Yirmi dört.
Twenty-four.
Yirmi dört güzel göz orada bana bakıyordu.
There were twenty-four beautiful eyes looking at me
Yirmi dört saat, neden?
Twenty-four hours, why?
- Yirmi dört?
- Twenty-four?
Sıcaktan yanan bir gemide yirmi dört saat... limanda kaldıktan sonra, büyücüden farksız bir doktoru... veba olmadığıma ikna etmek için sekiz saat uğraştım.
Twenty-four hours in port on an overheated ship... eight hours trying to convince an idiotic witch doctor... that I've never been exposed to the bubonic plague.
Son yirmi dört saatte ikinci kez bir erkek bana bunu söylüyor.
That's the second time in the last 24 hours that a man has said that to me.
Bir yirmi dört saat daha.
Another twenty-four hours.
- Yirmi dört.
- 24.
İmparatorun soğuk mavi gözleri günün yirmi dört saati... üzerindeymiş gibi davranmalısın.
You must behave as if the cold blue eyes of the Emperor... were upon you every hour of the day and night.
Yirmi dört saat boyunca, Küçük İsviçre'nin içinde hapis olmuş halde midesi bulunan bir gorilin iniltilerini dinlerken, sürekli mazeretler bulmaya çalıştım.
For 24 hours I've been locked up in Little Switz listening to that seasick gorilla. I'm alibiing like crazy. - What are you alibiing for?
Yüzbaşı. Kayıp muhabirleri bulman için sana yirmi dört saat veriyorum.
Captain, you have 24 hours to find those reporters.
Yirmi dörde yirmi dört. Bu vuruşu yaparsanız, kazanıyorsunuz.
You realize, you make this shot, you win?
Yirmi dört!
Twenty-four!
- Yirmi dört.
- Twenty-four.
- Yirmi üç, yirmi dört yaşlarında.
Hey, he must be twenty three or twenty four years old.
Yirmi dört yaşına geldin.
It doesn't matter, you should get married, and you're 24 years old.
- Kız yirmi dört yaşında.
Really? 24 years old.
Yirmi dört, yirmi beş.
Vieren _ intig, vijfen _ intig.
- Yirmi dört Dolar.
- Twenty-four dollars.
İkincisinde ise, yirmi dört.
On the second, fifteen.
Yirmi dört saat.
Twenty-four hours.
Yaşı yirmi dört. Mankenlik yapıyor
24 years old, a professional model.
Yirmi dört saat sonra bile, hiçbir yemeği kabul etmeyecekler.
Twenty-four hours later, they were still refusing food of any kind.
Yirmi dört yirmi beş...
Twenty-four... twenty-five...
Yirmi dört dakika.
Twenty-four minutes to go.
Yirmi dört dakika.
Twenty-four minutes.
Bir yirmi dört saat daha yaşayacağımı biliyorum.
And I know I'll live another 24 hours.
... yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört, yirmi beş.
... 22, 23, 24, 25.
Önümüzdeki yirmi dört saat içinde, ne gibi bir gelişme yaşanabilir acaba?
Well, in time, would you say you'd be able to wrap this up in 24 hours?
Christopher onu alıyor Daha Yirmi dört saat geçmeden... Genç Pamela koşarak.. Annesinden yardım istiyor..
Christopher takes him on, within twenty-four hours... young Pamela runs screaming to her mother... where did they find him... stark naked in her bedroom!
Yirmi beş, yirmi dört... yirmi üç, yirmi iki...
Twenty-five, twenty-four... twenty-three, twenty-two...
... yirmi dört, yirmi üç...
... twenty-four, twenty-three...
Bir dolar, lütfen, ya da dört quarter *, on dime *, yirmi nickel *.
A dollar, please, or four quarters, ten dimes, 20 nickels.
Dört kere altı, yirmi beş.
Four times six - 25.
Dört buçuğu bir dakika, yirmi beş saniye geçiyor.
A minute and a quarter past half past four.
Bir, iki, üç, dört, beş yirmi, kırk, altmış, seksen.
One, two, three, four, five twenty, forty, sixty, eighty.
YİRMİ DÖRT GÖZ
TWENTY-FOUR EYES
Toparlak Surat, onlara de ki, dört Pazar daha burada kalabilirim... ve ya yirmi, ya da ne kadar istiyorlarsa.
And Moonface Moonface, then... then say them I make four more Sundays, or... or twenty, or as many, as they want!
Dört yüz yirmi beş.
Four and a quarter.
- Yirmi dört... - Yirmi dört!
Twenty?
Törensel yuları, ziyneti, işlemesi, kumaşı ve şadırvanı olan otuz beş fil dört bin beyaz aygır ve yirmi beş kaplan,
- Oh, thirty-five elephants with ceremonial bridles, trappings, brocades and pavillions ; - four thousand white stallions, and twenty-five tigers.
Dört yüz yirmi.
Four-twenty.
... altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
... six, seven, eight, nine, ten, eleven thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
Burada yalnızca yirmi dört saat kalacağız.
We're only staying 24 hours.
Sadece yirmi dört saatimiz var.
We only have 24 hours.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]