Çıkış yok traducir inglés
2,009 traducción paralela
Dün "Çıkış Yok" oyunun taslağını liderleri Paul Hoffman'a gönderdim.
Yesterday I sent a first edition "no exit" script to their leader, Paul Hoffman.
Ama buradan çıkış yok, değil mi?
To stop them. But there's no way out of here, is there?
Köşeye sıkıştın adamım, oradan çıkış yok.
You're cornered man, there's no way out!
Çıkış yok.
No way.
Robert, buradan çıkış yok.
Robert, it's a dead end.
Bizim için başka çıkış yok!
There's no way out for us.
Çıkış yok.
NO WAY OUT.
Bu yerden çıkış yok.
- No! There is no escaping this place.
Bana Dark Stone'dan çıkış yok demiştin.
You told me there is no leaving the Dark Stone.
Buradan asla çıkış yok, Joe.
There's never a way out, joe.
Buradan çıkış yok, Peter.
There is no getting out of here, peter.
Lazer ışını çıkaran gözlerden haberim yok ama birkaç ay önce bir kıdemli çavuşları kayıplara karışmış.
Right, well, I don't know about the laser-beam-eye thing, but they did have a master sergeant go missing about a couple of months ago.
Artık bekçisi yok ve kontrolden çıktı.
NOW HIS GATEKEEPER'S GONE AND HE'S LOOSE.
Her yıl Cadılar Bayramı'nı kutlarken geçen yılın sıkıntılarını yok edip yeni bir başlangıç yapmak için gerçekleştirdiğimiz eşsiz bir törenimiz vardır.
In fact, we have quite a unique ritual we use in order to celebrate that has to do with letting go of r'st yeas baggage and starting fresh.
Bundan daha iyi bir çıkış yolu arıyorum. Ama yok.
I've been looking for a better way out of this and there isn't one.
Hiçkimsenin Delta Burke'ün kıçını görmeye ihtiyacı yok.
Mmm, nobody needs to see delta burke's anus.
Çıkış yok.
There is no way out.
Bağımlılık yapıcı olduğundan denetim altında. Yani yedeği yok.
Yeah, and it's highly addictive and therefore regulated, so there's no substitute for it.
Lily ve diğer kız "Dalgıç" ın ne olduğu sorunca maskeni çıkar ve onlara derin endişelerinden bahset. Aslında endişen falan yok. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse sen müthişsin.
When Lily and the girl ask at "The Scuba Diver" is, about your deep-seated insecurities which don't really exist because- - let's face it- - you're awesome.
Hiçbir kahrolası çıkış yolu yok.
There is no escape route, damned.
İnanılmaz derecede sıkıcı dört pencere ve başka kapı yok.
Four incredibly boring windows and no more doors.
80'lerden sıkıcı örnekler için hiç havam yok, adamım.
I ain't in the mood for tired'80s references, man.
Bu kıza karşı hiç şansım yok, çok can sıkıcı.
Clearly I don't have a chance with this girl, which is deeply baffling to me.
Artık köpek tabağından yemek ve araba camından başını çıkartmak yok. Ve tuvaleti su içmek dışındaki işler için kullanacaksın.
You are not eating out of a dog bowl, you are not sticking your head out of a car window and you'll use the toilet for something other than drinking.
Çıkış yolu yok.
There's no point.
Uygulamalar, araştır, internet, özellikler, yukarı ok tuşu aşağı ok tuşu, çıkış, hata, e-posta, çıkış. Uygulamaları yapılandır, interneti araştır, sayfanın hiç bağlantısı yok. Ölüm ilanı.
Applications, explore, Internet, properties, press arrow up, arrow down, escape, error, email, quit, configure applications, explore internet, the page has zero links, Obituary...
İki bin yıllık cinayet kurbanlarını kazıp çıkarma dışında anlatacak bir şey yok.
Nothing to report but digging up 2,000-year-old murder victims.
Artık sıkıcı konserlerde oturdukları ikinci sınıflık yok.
No more second-class status sitting at boring concerts with their asshole boyfriends.
Çıkış yolu yok, kapana kısıldı.
HE'S TRAPPED.
Sistemden çıkış yolun yok!
There is no way out of the system!
Çıkış yolu yok Bobby.
There is no way out, Bobby.
"Çıkış Yolu'nun" nerede olduğunu düşünmek dışında söyleyecek pek bir şey yok.
Not too much to report but anger and pain and thinking, "Where's the way out?"
Bugün iş çıkışı Tara beni eve bırakacak, Doug. Yani bugün senin gelmene gerek yok.
Hey, Doug, Tara's gonna give me a ride home from work so you don't have to.
Yok artık. - Çömezin sana arka çıkıyor.
- Oh, your lackey's defending you.
Hiçbir çıkış yolu yok.
There's no way out.
Garanti ederim ki, şehrin giriş ve çıkışı da yok.
I guarantee, the city does not have routes input or output.
Evet, hayır, Jellystone artık yok ama en azından çıldırtıcı sorunlar da yok.
Yeah, no, it's not Jellystone, but at least there's nothing here to drive me crazy.
Daha hiç çıkışı yok.
But the main thing has not passed!
Bunun bir çıkışı yok.
It has no exit.
Evet işte bu, çık git ve altı ay içinde sendikan yok olsun.
Yeah, that's it, keep walking and in six months'time, your union won't exist.
Sean senin kıçını yalarken yanınızda olmak gibi bir arzum yok.
I have no desire to be around Sean when he's got his tongue so far up your ass.
Belini etrafında felaket yağlanma var sonra, kıçı düzgün ve kocaman, bilirsin, orada bir sorun yok.
And then she's got these firm love handles and then that big, flat ass, you know, that's all right.
Bunun alışılmadık bir düğün olduğunun farkındayım gelinlik ya da duvak yok, tören ya da yüzükler yok rahip ya da kilise yok, nedimeyle sağdıç yok ama yaşanmış en muhteşem aşk hikayesi bu.
This is a strange wedding.. The bride isn't wearing white or a veil.. .. there are no rituals or rings, priest or church, bridesmaids or best man..
Burası soğuk ve karanlık ama nefes alabiliyorum ve çılgın dinazorlardan da hiç iz yok.
It's cold and dark, But I can breathe, And there's no crazy dinosaurs,
Zavallıcık, onun bir günahı yok.
Poor thing, it's not his fault.
Kahire gibi kaçacağın sıkıcı iş yok mu?
No Cairo chore to get out of?
Pişmanlık da yok, çıkış da.
No regrets and no way out.
Bu konuşmadan çıkıp gitmek dışında iyi bir şey yok.
Nothing good is going to come out of that conversation.
Bir sitilin yok, sıkıcı yemeklerden hoşlanıyorsun ve fazla sağduyulusun.
You have no style, you Iike boring food and you have way too much common sense.
En üstte farklı bir yazı tipi kullanıyoruz çünkü çıkıntıları filan yok ama R harfi için başka bir yazı tipi kullanıyoruz.
On the top we have a sans serif font, because there's no little thing over the ear, but the "R" is a serif font.
Hiçbir çıkışı yok.
There's no way out.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65