Anlaşma bu traducir español
2,272 traducción paralela
... 3 e bölünecek.Anlaşma bu
Ese es el trato.
Hükümet, işgal edilmiş topraklardaki, bu örtbas hamlesini utanç ve büyük endişe ile karşıladığını beyan etsin. Anlaşma bu.
El Gobierno admite que está sorprendido por el encubrimiento en los territorios ocupados.
Anlaşma bu muydu?
¿ Ese era el trato?
Anlaşma bu değildi.
Ese no es el trato.
Anlaşma bu.
Ese es el trato.
Aslında, birçok anlaşma bu şekilde yapıldı.
De hecho, la mayoría de los acuerdos se hicieron así.
Barclays'in denetçisi olarak, bu anlaşma için çok ciddi sakıncalarımız var.
Como regulador de Barclays, estamos bastante preocupados por esta propuesta de acuerdo.
Ama bu o çeşit bir anlaşma değil ki...
No me refería a eso.
Bu arada bunu kalıcı bir anlaşma hâline getirmek istiyorlar yani bize ihtiyaçları olduğunda onlara yardım edeceğiz.
Y, toma esto, ellos quieren hacer un acuerdo permanente, así que... cuando nos necesiten, ayudaremos y cada... cada fugitivo que cojamos es un mes menos de nuestra condena.
- Anlaşma bu
- Tengo una especie de plazo.
Bu göt herifle beş dakikalık anlaşma için geri döndüm.
No llevo cinco minutos de regreso y tengo que lidiar con este imbécil.
Ama onların bana 35 dolar ödemesi? Bu ne güzel anlaşma!
Allá, te dan los 35 duros, es un negociazo de la hostia.
Bu harika bir anlaşma.
Escúchame.
Eğer Nick'i bu şeyin arifesinde geri çekersen, sahip olduğun... bütün avantajı kaybediyor olacaksın. Bu eğer anlaşma iptal olsa bile aynı.
Si presionas a Nick en vísperas de esto tú perderás cualquier ventaja que tengas ; eso incluso si el trato se frustra.
Thompson, bu bir iş sözleşmesi değil, bu bir siyasi anlaşma.
Es un trato político.
eğer bu anlaşma imzalanırsa, çin eğemenliği tehlikeye girecek.
Si este contrato es firmado, lo que está en peligro aquí es la soberanía china.
Bu yüzden seninle anlaşma yapmalıyız
Y es tu superior, así que se agradable con él.
Bu Baba Yaga denen hatunla anlaşma nedir ki?
¿ De todas formas, cuál es el asunto con esta chica Baba Yaga?
Bize St. Clair'in seçiminden bu yana birlikte işlediğiniz bütün suçları anlatacaksın. Sonra biz senin bir anlaşma hak edip etmediğine karar vereceğiz.
Nos dices todos los actos ilegales que tú y St.Clair llevásteis a cabo mientras él estaba en la alcaldía, y entonces decidiremos qué tipo de trato te mereces.
Bu rakama yapabilirseniz, anlaşma tamamdır.
Si puedes con este número, es un trato hecho.
Bir anlaşma yaptık ve bu anlaşma onurlandırılmalı.
Hicimos un trato y un trato debe ser honrado.
Ve bu da anlaşma sayılmaz, Bay Gallagher.
Y esto no es un trato, Sr. Gallagher.
Bir anlaşma yaptın ve bu anlaşma onurlandırılmalı.
Ud. hizo un trato y el trato tiene que ser cumplido.
Bu iyi bir anlaşma.
Es un buen trato.
Şimdi Don, bu bir "al-hisseleri sat-bırak" işi olmayacak, bizim önerimiz.. basit bir hazırlık anlaşması, LBO ya da HLT, ortak kredi ve yüksek verimli bonolarla beraber tabi ; ya da Londra Merkez Bankası'nın faiz oranlarına sabitlenmiş menkul kıymetlerle bir ara anlaşma..
Don, no se trata de una compra, es un tira y afloja, lo que ofrecemos es un simple acuerdo de transición, una falsa compra utilizando a otra compañía, con una combinación de préstamos fijos y con bonos de alto rendimiento,
Haber gazeteye çıkarsa anlaşma yatar. O yüzden bu parayı bulmak için tam 24 saatimiz var.
Todo está a punto de hacerse público, si es así se irá todo a la mierda, tenemos 24 horas para encontrar el dinero.
O yüzden sen anlat bana, nasıl bir şey bu anlaşma?
Así que dime, ¿ de qué va todo esto?
Bu işi kurcalayan bir gazeteci var. Eğer haber yayınlanırsa anlaşma çöker.
Hay un periodista tocando los cojones, y si hace pública la historia, el trato se va a la mierda.
Anlasma 5te bitiyor Bu bize 4 saat 52 dakika birakiyor.
El cambio es a las cinco. Nos quedan cuatro horas y 52 minutos.
Bu, bir film izlemek istediğinde benim suyuma gidip de beni bebek bakıcısı olarak kullandığın tatlı bir anlaşma değil.
No es un lindo arreglo donde me seguís la corriente y me usáis para cuidar al bebé cuando queréis ver una película.
Bu anlaşma bir sürü şeyi bizim için daha iyi hâle getirebilirdi.
Este acuerdo podría hacer que las cosas fuesen bien entre nosotros. Vale.
Başka bir anlaşma yapmak ve bu işten parayla kurtulmak için.
Para cerrar otro trato y comprar una salida.
Eğer gizli anlaşma sözünü kullanırsak... bu vatan hainliği olur, öyle değil mi?
Si usamos la palabra conspiración, entonces es traición, ¿ no?
Eğer'gizli anlaşma'terimini kullanırsak, skeçte bile olsa... o zaman bu, vatan hainliği olur değil mi?
Si usamos la palabra "conspiración", incluso en un sketch, entonces será traición, ¿ no?
Bu kızların hepsi de birer anlaşma imzaladı ve hepsi de yasal olarak reşit.
Cada una de estas chicas firmó un contrato de consentimiento y son mayores de edad.
Hayır, hayır, Dallas ile anlaşma imzalamak üzere, geleceği parlak, ve bu onun karısı değil.
No, no, se cedió a Dallas para las rondas del draft y considerarlo en un futuro, y esa no es su mujer.
Bu etkiyi yaratmak için bağlayıcı bir anlaşma imzalamalısınız.
Deberá firmar un contrato vinculante a ese respecto.
Bu bir anlaşma.
Es un pacto.
Benim için sadece bu büyük bir anlaşma.
Es que para mí es algo importante.
Bu gerçek bir anlaşma.
Es lo que hay en realidad.
Bu oldukça iyi bir anlaşma.
Es un buen trato.
Bu anlaşma gerçek mi?
¿ Este trato es legítimo?
Bırak anlaşma yapmayı, kurul bu yaptığın tehditleri bir duysa burada yattığın dönemle ilgili bir soruşturma açarlar.
Si mi junta oye este tipo de amenazas, por no hablar del acuerdo, investigarán lo que pasó cuando tú estabas aquí como paciente.
Bu Tanrının kutsal bir lütfu ve aramızdaki parasal bir anlaşma.
Es una carga sagrada del Señor y un acuerdo financiero entre nosotros.
Gloria'yla bu yüzden mi Pajaro'yu öldürmek için anlaşma yaptınız?
¿ Es por eso que tú y Gloria hicieron su pacto para matar a Pájaro? Lo entiendo.
Ve buna karşılık birlikte 6 seans daha yapacağız. Yaptığım anlaşma uyarınca yatırımcıma vermem gereken, birbirine aşık yarı-kardeş olan sizlerin nasıl bu evreye geldiğinizi anlatan bir hikâye yazacaksınız ama DNA testi sonuçlarını dâhil etmeyin.
Lo que quisiera a cambio es que paséis las próximas seis sesiones cumpliendo el compromiso que hice a mi inversor de entregar una historia sobre unos medio hermanos que se enamoraron y en una relación y cómo navegan por aguas turbulentas,
Ve bütün bu insanlar anlaşma sağlamak için çırpınırlarken iki başkan, iki yıldan uzun süredir ilk kez yüz yüze geliyorlar.
Y mientras toda esta gente se esfuerza para cerrar un acuerdo... los dos presidentes se reunieron cara a cara por primera vez en 2 años.
Bu yüzden mahkeme yerine anlaşma yoluna gittin.
Por eso querías el arbitraje, en vez de un juicio.
Artı bunlar da var. Bu demek oluyor ki bir dahaki sefere anlaşma yaparken her şeyi hesaba kat.
Lo que significa que la próxima vez que negocies un trato, te sugeriría que dejaras las cosas claras.
Bu süslü bir kâğıda yazılmış boktan bir anlaşma.
Es una gran mierda envuelta en papel bonito.
Bu iyi bir anlasma Paul.
Ahora eso es un buen trato, Paul.