Beklemek mi traducir español
555 traducción paralela
Sırada beklemek mi? Beni kim sandın?
¿ Me tomas por un primo?
Beklemek mi? Tabii, sorumluluk senin, hic bir vaka beklemekle düzeldi mi?
La responsabilidad es tuya, pero ¿ algún caso ha mejorado esperando?
Onunla evlenmek için bir dört yıl daha beklemek mi istiyorsun?
¿ Quieres esperar otros 4 años para casarte con él?
Yoksa Cody'nin çıkmasını beklemek mi istersiniz?
¿ o preferirían esperar hasta que Cody salga?
Pekala, herkes! Durumunuzu bozmadan bekleyin! - Beklemek mi!
- ¡ Suspendan por un momento!
- Beklemek mi?
- ¿ Esperar?
- Cesedi gömüp bekleyeceğiz, o kadar. - Beklemek mi?
- Lo único que podemos hacer es enterrar a los muertos y esperar - ¿ Esperar?
- Şerifi beklemek mi?
- ¿ Esperar al alguacil?
Dedim ki, "Şerifi beklemek mi?"
He dicho : "¿ Esperar al alguacil?"
- Biraz bekler misiniz? - Beklemek mi?
Por favor, ¿ podría esperar un momento, señorita Marple?
Tek planın bir iki çuvalın arkasında beklemek mi?
¿ Pretendes sólo que nos pongamos detrás de unos sacos y esperar a que nos ataquen?
Yoksa sonraki oyuna dek beklemek mi istersiniz, çalılıklarda orgazma ulaştırmak?
¿ O lo dejamos para más tarde en el pasto?
- Beklemek mi? Niçin?
¿ Esperar?
Burada 6 saat beklemek mi istiyorsun?
¿ Quieres esperar aquí seis horas?
- Tek yapabileceğim beklemek mi? - Evet.
- ¿ De modo que sólo puedo esperar?
Hafta sonuna kadar beklemek mi istiyorsun?
¿ Quieres esperar hasta el fin de semana?
BEklemek mi?
¿ Esperarme?
Beklemek mi?
¿ Esperar?
Sanırım odamda beklemek istersiniz.
Quizá pueda esperar en mi oficinal.
Senin için beklemek, çok yorucu olacak ve ne kadar acı değil mi?
Si se cansara de esperarte ¿ no sufriría tu corazón?
Babamı beklemek isterseniz sizi salona alayım.
Si desea esperar a mi padre, acompáñeme, por favor.
Beklemek ve sonra geri gelip sana anlatmak istedim.
Mi idea era esperar y volver más tarde para decírtelo.
Beklemek zorundayız. Bekleyip de operasyonun başarısını tehlikeye mi atalım?
¿ Y poner en peligro el éxito de la operación?
- Onu yalnız yakalamayı beklemek mi? Annesi ve babası oradayken aşağıya mı ineyim? - Ne yapayım?
¿ A solas?
Sanırım giysim beklemek zorunda.
Mi vestido tendrá que esperar.
Beklemek için hiçbir sebep yok artık, değil mi?
No hay por qué esperar, ¿ no?
Ya şunu nasıl anlamazsın ki, ya kocam orada boğulsa ve oğlum boğulmuş birini beklemek zorunda kalsa?
¿ No entiende que mi marido se ahogará y el muchacho seguirá esperándome?
Tek yapmam gereken, burada oturup demiryolunun gelmesini beklemek. Ve benim de niyetim bu.
Sólo tengo que esperar aquí sentada a que llegue el ferrocarril, y esa es mi intención.
- Domateslerin büyümesini mi beklemek istiyorsun?
¿ Qué, nos marchamos? ¿ Qué quieres esperar?
Onu beklemek, benim hayattaki tek umudum.
Mi única esperanza en esta vida, es volver a verlo
Madalyanı ben mi takayım yoksa Generali mi beklemek istersin?
¿ Quieres que yo te coloque la medalla o esperarás a que el general lo haga?
- Beklemek mi? Neden?
Mire detrás de usted.
Onu yakalamak için tek sansım burada beklemek.
Mi única posibilidad de atraparle, es esperarle.
Kalmam ama kalsam bile beklemek zorundasın, değil mi?
Lo seré, pero si no es así, sólo tendrás que esperar, ¿ no?
Tüm hayatım bir şey olmasını beklemek üzerine.
Toda mi vida. Esperar... A que pase algo.
Seni dinliyorum. Beklemek daha iyi değil mi?
Es preferible esperar
Hepimiz, bu günlerde verilecek olan alarmı beklemek zorundayız, Casey. Özellikle de Pazar günü, değil mi?
Preparémonos para la alerta, sobre todo el domingo.
Bu çantada 50,000 $ var, onlar beklemek istemez, değil mi?
- Deberá esperar. - Aquí tengo 50.000 dólares. Y esto no espera a nadie.
Sam Duffelman'a benim için söyle ; eğer bir sonraki filminde 64 yaşında bir şerifi oynamamı istiyorsa 20 yıl daha beklemek zorunda.
Dile a Sam Duffelman de mi parte que si quiere que haga el papel de un sheriff de 64 años tendrá que esperar 20 años más.
Bu benim kaderim, - Bütün bir günü dişilerle dalaşmak için harcamak, Ve Kral için beklemek.
Entonces éste es mi destino, pasar todo el día entre mujeres pendencieras, esperando al Rey.
Beni beklemek için mi?
¿ Para esperarme a mí?
Ve beynimle ilahi güçleri aramak, araştırmak, beklemek, araştırmak.
Y escudriñar el cielo con mi mente, explorando esperando.
Bizi beklemek zorunda değil mi?
Tiene que esperarnos, ¿ verdad?
Çok sürer mi... beklemek?
- ¿ Cuánto tiempo lleva adelgazar?
Ben Ordu Komutanıyım. Onlardan verdiklerinin hepsini beklemek zorundayım.
Esta es mi obligación, camarada miembro del Consejo de Guerra.
- Ofisimde beklemek ister misiniz?
- ¿ Podría esperar en mi oficina?
Fakat kaos beklemek için epey zayıf bir kanıt değil mi?
Sin embargo, ¿ no es una prueba algo floja para predecir una catástrofe?
Sonumuzu beklemek için Ayrıkvadi'ye dönmeyi mi?
¿ Volver a Rivendel para esperar el fin allí?
Beklemek mi lazım...
¿ Como qué?
- Beklemek zor gelmez, değil mi?
No te importa esperar, ¿ no? Oh No.
Şey, bu adamlar sıralarını beklemek zorundalar öyle değil mi?
Pues, tendrán que esperar su turno, ¿ verdad?