Bir yıl traducir español
64,950 traducción paralela
- Bir yıl mı?
- ¿ Un año?
Bir yıl önce beni tam burada öpmüştün.
Pasó casi un año desde que me besaste aquí.
Ben... gerçekten zor bir yıl geçirdim.
Ha sido un año muy duro para mí.
Angela, 10 yıl ekleyerek başla, daha sonra her defasında bir yıl ekle.
Angela, empieza agregando diez años, luego reajusta agregando un año a la vez.
Eğer adamınız ya da kadınınız ölürse veya yaralanırsa ve buraya taşırsam size bir yıl balinayı cilalatırım!
Si su chico o chica muere o se lastima y tengo que traerlo de vuelta... ¡ van a tener que lavar la ballena por un año!
Bir yıl daha onunla mahsurum. Yani...
Pero sólo me queda un año más con ella, así que...
Evet, bir yıl önce sildim.
Sí, lo borré hace un año.
Bir yılımız daha böyle geçerse işimiz biter.
Otro año como el que hemos pasado acabará con nosotros.
Bir yıl falan önce onu Tumblr'dan yazdırdım.
Lo imprimí de tu Tumblr hace como un año.
Adamlarımızdan böyle bir şeyi istemeye kalksak bile herkes taraflara ayrılıp kavga etmeye başlayacaktır.
Aunque simplemente planteemos esta cuestión a los hombres del campamento, se trazarán líneas y seguidamente habrá peleas.
Yüz yıl önce yaşamış insanların bir ömür boyu gördüklerini biz bir hafta içinde görüyoruz.
En una semana, recibimos más imágenes que la gente de hace cien años tal vez en toda su vida.
- Evet. Psycellium'dan morfojenik bir alan olarak bahsediyor sinapslar arasında nasıl iletişim kurduğundan, onları hatıralar gibi sakladığından söz ediyordu.
Decía que el psicelium es un campo morfogenético que hace conexiones como las sinapsis del cerebro y las almacena como los recuerdos.
En yakın arkadaşına hiçbir şey söylemeden bir koskoca yıl boyunca neden kaybolduğu gibi.
Como por qué desapareció durante un año sin decirle un carajo a su mejor amigo.
Sonra bir iki yıl mı olacak?
¿ Luego dos años?
Peki bu nasıl bir...
Y qué clase de...
Milyonlarca yıl önce bir meteor dünyaya çarptı ve buz çağını getirdi.
Hace millones de años, un meteoro golpeó la Tierra y trajo una era del hielo.
Soruşturma nasıl başlarsa başlasın bir kere içine dahil oldum mu bir ahtapot misali sekiz kolla sarılırım işime. Her yerde gözüm, kulağım kollarım olur. Bulabileceğim her bilgi kırıntısını elde edene kadar pes etmem.
Y como sea que pueda comenzar una investigación, una vez que estoy en ella, soy como un maldito pulpo... tentáculos extendidos en toda dirección, mirando, escuchando, absorbiendo cada partícula de información que puedo encontrar.
Bir ücret karşılığı yapılan görev.
Viene del francés y significa una orden para permitir que un soldado viva en tu casa.
Geçici bir ayrılık döneminde olduğumuzun gündelik olaylar hakkında birbirimizle konuşamayacağımızın farkındayım.
Entiendo que estamos en un momento temporario de separación y ya no más en el modo de contarnos uno al otro nuestros eventos diarios en detalle.
Anlaşılan, birkaç yıl önce burada bir yangın çıktı.
Al parecer, hubo un incendio... aquí hace un par de años.
Ama hashtag'li ve bağlantılı bir tweet atarsanız Facebook'ta, Instagram'da falan da çıkar.
Pero si tuitean con un hashtag y un enlace, va a Facebook, Instagram, etcétera.
Kulübem odundan yapılma. Ben de bir şifacıyım ve bahçe işlerine bayılırım.
Bueno, la cabaña está hecha mayormente de madera, y soy más bien una sanadora y... una apasionada de la jardinería.
Nasıl bir ağ Tanrıyı yakalayabilir ki?
¿ qué tipo de hechizo captura a un Dios?
Onu seviyorum. On yıl gibi bir süredir de çıkıyoruz.
Lo amo. ¿ Hace cuánto que salimos?
Son 10 yıl içerisinde dünyanın enerji tüketimi 3 kat artarken yeni bir sürdürülebilir enerji türüne ihtiyaç duyuldu.
Con el consumo energético mundial triplicándose en la última década, se necesita una nueva forma de energía sostenible.
Yıllarca süren araştırmalar neticesinde Alterplex olarak bu enerji sorununa bir çözüm bulduk. İlk kez 1995 yılında Edward Witten tarafından ortaya atılan M-teorisinin gizli, uçsuz bucaksız kaldırma gücünü bulan Pieter Klintsen bu teoriyi geliştirerek yedekleme teorisini ortaya çıkardı.
Después de años de investigación, en Alterplex... hemos encontrado la respuesta a la crisis energética... aprovechando el inmenso poder oculto de La Teoría M, propuesta por primera vez, por Edward Witten en 1995, y mejorada por Pieter Klintsen.
Nasıl bir hasta ruhlu piç, annesinin naaşını mezardan çıkarıp etrafta gezdirir bilmiyorum. Ayrıntıları bilmek istemiyorum. Naaşa ne yaptığını da.
No sé qué clase de puto enfermo desentierra a su madre de la tumba y se la lleva por ahí, y no quiero saber nada del tema ni de lo que hiciste.
Yeni bir ikinci el araba ama Mercedes. Pılımızı pırtımızı toplayacağız, arabaya atlayacağız yeni bir yere gideceğiz ve sil baştan başlayacağız ve çok ama çok mutlu olacağız.
Bueno, es un coche nuevo usado, pero es un Mercedes, y haremos las maletas, nos meteremos en el coche, iremos a un lugar nuevo y empezaremos de cero, y seremos muy muy felices.
Zihinsel hastalıklı suçlulara özel bir hapse atılıp ilaçların beni bitirmesini mi?
¿ Que me encierren en una prisión para delincuentes psicóticos y me droguen a mansalva?
Bir yere tıkılıp sürekli izlenmek nasıldır biliyorum. Çünkü sen beni öyle bir yere koymuştun. Hatırlıyor musun?
Sé lo que es estar encerrado en un sitio y ser vigilado todo el tiempo, porque tú me metiste en un lugar así, ¿ recuerdas?
Yani bir aktörsün ve Londra'lısın, ve bunların hepsi bir oyun mu?
Así que, ¿ usted es actor, es de Londres, y todo esto solo es una gran broma?
Bu yıl her sürücü nöro-verici takılmış bir yolcu taşıyor.
Este año, en cada auto, el copiloto portará neurotransmisores.
pırıl pırıl bir şehirdi.
y tenía clubes de lectura.
Önce kurbanlarını gayet insancıl bir şekilde öldürüyor, onlara altı ay bakıyor, sonra onları vahşice tekrar öldürüyor.
Primero mata a sus víctimas lo más humanamente posible, las cuida durante seis meses, y luego vuelve a asesinarlas brutalmente.
Geçen yıl turda başıma gelen bir şey.
Esto pasó cuando estaba en el tour del año pasado.
"Sen nasıl bir insansın?" dersin içinden.
Y dices : "¿ Quién eres?".
Diyeceğim şu ki izlediğim eski bir filmde senin de bir rolün olsaydı, arka plandaki kalabalığın arasına karışmış olsan bile gözüme takılırdın ve şöyle bir tepki verirdim...
Solo digo que... Si viera una película vieja, y tu rostro estuviera en ella, aunque estuvieras en una multitud, aunque estuvieras bien al fondo, te vería y diría :
Peki... bir şahsın MI5'ta kariyere uygun olup olmadığını nasıl biliyorsunuz?
Y... ¿ cómo averigua si... una persona determinada es adecuada para el M15?
Eh, adaylar seminerlere, derslere katılıyor ve etkileşimli eğitim denen bir periyoddan geçiyor.
Bueno, los candidatos asisten a seminarios, conferencias, y también... un período de más, se podría decir, entrenamiento interactivo.
Mark Costley'nin size olan davranışlarında... geçen yıl Kasım'da bir değişiklik oldu mu?
¿ Respecto al comportamiento de Mark Costley con usted... hubo un cambio en noviembre del año pasado?
Geçen yıl Kasım boyunca, ve Aralık da dahil, ikinizin kısa süreli bir ilişkisi yok muydu, sert bir şekilde sona eren?
¿ No es el caso que, durante noviembre... y en diciembre del año pasado, los dos habían tenido una relación de corta duración, que terminó amargamente?
Öyleyse bu, size karşı davranışlarında bir değişikliktir, geçen yıl Kasım ayında?
¿ Así que eso marcó un cambio en su comportamiento, hacia usted, - en noviembre del año pasado?
Ve bu buluşmaların sonuncusunda, geçen yıl Aralık ayının başlarında, Bay Costley ile yakın bir temasınız oldu, Bull And Keg adlı bir Westminster pubında
Y en la última de estas ocasiones, a principios de diciembre del año pasado, usted tuvo contacto íntimo con el Sr. Costley... en un pub de Westminster llamado Bull And Keg.
Yeğeni bilimde bir kariyer planlıyordu... bu da benim bir hobim sayılır, kadınları ve kız çocuklarını bilime girmeye ikna etmek...
Su sobrina estaba considerando una carrera en ciencias y... Bueno, es un poco como mi hobby, conseguir que las mujeres y las chicas vean la ciencia como una carrera, bueno... mi propia hija es científica.
- Öyleyim. Ve biri beni böyle bir şey söylerken duyduysa, yanılıyordur.
Y si alguien piensa que me escuchó decir eso, está equivocados.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama o adam bir dedektifti ve bana annenin annenin öldüğünü söyledi.
No sé cómo decírtelo... Ese hombre era un agente de policía y me ha dicho que tu... tu madre ha muerto.
En az bir buçuk yıl içinde hepimizi barındırabilecek.
No estará hasta dentro de un año y medio, pero será capaz de acogernos a todos nosotros.
Bir hamlede Klaus'un kanını akıtacak ve o hakettiği yavaş ve acılı ölüme sonunda kavuşacak.
Un corte hará correr la sangre de Klaus y le dará la muerte lenta y agonizante que se merece.
Peki senin nasıl bir şansın var?
¿ Y qué oportunidad tendrás tú?
19 yaşında olup zirveye çoktan ulaştığını hissetmek nasıl bir şey biliyor musun?
¿ Sabes qué es tener 19 años y creer que alcanzaste la cima?
Nasıl bir yer burası? Hastaların öylece çekip gitmesine nasıl izin verirler?
¿ Qué lugar es este, donde los pacientes se van y nadie los detiene?
bir yıl sonra 30
bir yıl önce 51
bir yıldız 18
bir yıl mı 27
bir yılan 29
bir yıl kadar önce 19
yıldız 71
yıllardır 65
yıllar 31
yıldırım 48
bir yıl önce 51
bir yıldız 18
bir yıl mı 27
bir yılan 29
bir yıl kadar önce 19
yıldız 71
yıllardır 65
yıllar 31
yıldırım 48
yılan 116
yıllarca 52
yıldızlar 59
yılda 34
yıldönümü 20
yılanlar 49
yıllar sonra 22
yıldönümümüz 20
yıllar geçti 27
yıllar boyunca 24
yıllarca 52
yıldızlar 59
yılda 34
yıldönümü 20
yılanlar 49
yıllar sonra 22
yıldönümümüz 20
yıllar geçti 27
yıllar boyunca 24