Bir yıl mı traducir español
13,820 traducción paralela
Ne dersin Howard, aşağıda bir yıl mı kalacağız?
¿ Qué opinas, Howard? Estaremos aquí, ¿ qué?
Bir buçuk yıl önce geri taşındım.
Recientemente me mudé de nuevo hace un año y medio o así.
İkinci yılımda saçma bir hata yaptım.
En mi segundo año cometí un error estúpido.
Görünüşe göre farkında olmadan bir aile arası soruna müdahil olmuşum ve aile çok önemlidir, özellikle de yılın bu zamanında anladığım kadarıyla babanızı da yakın zamanda kaybetmişsiniz.
Parece que, sin saberlo, me involucré en una disputa familiar, y la familia es tan importante, especialmente en esta época del año, más aún como entiendo que su padre falleció recientemente.
Nasıl arkadaş olunacağını bildiğimizden garip anları azaltmak amacıyla kibar bir konuşma için güvenli konuların listesini çıkarttım.
- Sí. Y para evitar incomodidades al tratamos como amigos imprimí una lista de temas seguros para conversar.
Çiftlikteki domateslerde patlama yaşadığımız bir yıl oldu. Ya da bizim deyişimizle Domates-ahşer Günü.
Ha sido un buen año para los tomates de la granja, o como los llamamos...
O kadar dâhinin arasında, üstüne Sanjay'le de ayrılınca rahatlayacağım bir şey istedim. Bana tapan salak, küçük bir ezikle olsa da.
Entre todos los genios y romper con Sanjay, solo quería algo cómodo, incluso si es un pobre idiota que me idolatra.
Nasıl bir şeymiş bakalım, sonra kalanını atarız.
Solo para ver cómo es y luego tirar el resto.
Baba? Nasıl göründüğümü sen hatırlamazsın, bu yüzden profesyonel bir güreşçi vücudum ve bir keresinde acı sos şişesinin üstünde gördüğün bir suratım var.
No recuerdas como me veo, así que tengo cuerpo de luchador, y una cara que viste en una botella de salsa.
Sonra John geldi ve Z Takımı'na hoş geldin dedi. Artık bir zombi olduğumu açıkladı ve ihtiyacım olan beyinler karşılında zombi müşterilerine hizmet etmemi istedi.
Después, este tío reaparece, me da la bienvenida al "Equipo Z", y me explica que ahora soy un zombi y que a cambio de los cerebros que necesito para sobrevivir,
Sen bana yılışık yılışık bir şey söyleyeceksen ölüyor olmalıyım.
Debo de estar muriéndome porque me vas a decir algo sensiblero.
Bak hanımefendi, nasıl bir oyun oynuyorsun bilmiyorum ama kitabımı hemen geri istiyorum!
Mire, señora, no sé qué juego está jugando, pero quiero mi libro, ¡ y lo quiero ahora!
Bu sakin, ılık sular mükemmel bir bakım yeridir.
Estas tranquilas y cálidas aguas son un vivero perfecto.
Olağanüstü başarılı bir şey yazarlar ve sonrasında popülist olarak ayrıştırılacaklarından korkarak, ikinci kitabı yazmak için on yıl beklerler ve o zamana kadar onların kim olduğunu ya da bizim neden umursadığımızı artık kimse hatırlamaz.
Escriben un éxito fantástico, y entonce se asustan por ser aislados como populistas, así que se toman una década para escribir el segundo libro, y para ese momento, nadie recuerda quiénes eran o por qué interesaron.
Belki birkaç yıl içinde alışabilirim. Ona, bunun benim için sorun olmadığını söyledim ama.. Sanırım sürekli yeniden iyi bir baba olabileceğimi düşünüyorum ve bunu bir kez daha deneyebilirim..
Sabes, quizás... adoptamos en un par de años, que... dije que me parecía bien, pero... siempre he pensado que sería padre de nuevo... y que tendría otra oportunidad de ser padre y no joderla esta vez,
Konuşmalarım şirin değil, esprilerim komik değil ve çocuklar evden ayrıldığında ve benim nasıl bir manyak olduğumu anladığında benden bıkacaksın.
Lo que digo no es dulce, mis chistes no son graciosos... y te cansarás de mí cuando los niños se marchen y te des cuenta de lo loca que estoy.
- Nasıl? Anlaşılan üniversiteye bir ekonomi profesörü lazım ve içimizde Seton Hall'da ekonomi hazırlık okumuş biri var.
Me parece que ahora hay una vacante para un nuevo... profesor de economía en la universidad y da la casualidad... que uno de los nuestros se graduó en empresas... en Seton Hall.
Birkaç yıl önce bahar temizliği yaptığımızda bir yerlere kaldırmış olabilir miyim?
Dios, ¿ lo habré tirado cuando hice la limpieza de verano hace unos años?
Bu Afrikalı Amerikalı olarak gösterilen ve Chumhum'ın fotoğraf etiketleme yazılımı tarafından yanlışlıkla "hayvan" olarak etiketlenen bir fotoğraf. Evet, öyle.
Esto, uh, foto muestra a una mujer afro-americana quien fue confundido por el software de foto-etiquetado de Chumhum y etiquetado como un "animal".
Onların bir kabahati olmasa 18 yıl içeride yatmazdım.
Si no hubieran hecho nada mal, no habría pasado 18 años en prisión.
Bir sıkıntısı var mı, uyum sağlayabiliyor mu hayat nasıl gidiyor diye görmek için.
PRIMA DE STEVEN Para ver si estaba bien, adaptándose... saber cómo iba su vida y esas cosas.
Kayboluşunun, 20 yıl önce işlenmiş korkunç bir suçla gizemli bir bağlantısı mı var?
¿ Acaso su desaparición tiene una misteriosa conexión con un crimen aterrador de hace 20 años? NUEVO PROGRAMA SÁBADO
Hatırladığım kadarıyla 90'lı yılların sonlarında gelen bir istihbaratla ilgili bir mevzuydu.
Recuerdo que tuvo que ver con alguna información que nos llegó a finales de los años 90.
Geçen sefer kaybettiği 18 yılı telafi etmeyi bir kenara bırakalım.
Y olvidemos los 18 años de cárcel la primera vez.
Birkaçımız şifresini tahmin etmeye çalıştı ama şifreyi asıl çözen benim. Şey... Bir kullanıcı adı uydurdum ve işe yaradı telefon kayıtlarına girdim, hemen yazdırdık.
Un par de nosotros intentamos descifrarla, pero básicamente, desciframos su contraseña e inventamos un nombre de usuario que sirviera y entramos en... sus registros telefónicos, y los imprimimos enseguida.
Evet, kapanış konuşmamı yapıncaya kadar da benden suçun tümünün bana göre nasıl işlendiğini anlattığım bir özet duyamayacaksınız.
Sí, y hasta mi alegato final, no escucharán un resumen mío de cómo creo que ocurrió todo este crimen.
Pekâlâ. Anladığım kadarıyla size göre kemiklerin bir fıçı ya da başka bir şey içinde taşınarak o çukura dökülmesi o insan kemikleri parçalarının kürekle çıkarılıp elekten geçirilmesi ve kutulanıp Madison'a gönderilmesinden daha fazla zarar verirdi?
Bien, pero supongo que se basa en la opinión de que transportarlos en un barril o en otro contenedor y sacarlos, hubiera causado más daño a los fragmentos que levantarlos con una pala, tamizarlos, ponerlos en una caja y transportarlos a Madison.
1994 ya da 95 yılında Manitowoc İlçe Hapishanesinde cezaevi memuru olarak görev yaptığım dönemde bir telefon gelmişti.
En 1994 o 1995, recibí una llamada cuando trabajaba como agente penitenciario en la cárcel del condado de Manitowoc.
Peki elimizdeki verilere bakarsak yapılan doğrulama testleri vesaire FBI'ın böyle bir test için asıl saptama sınırının ya da yöntem saptama sınırının ne olduğunu bulduğunu gösteren bir işaret var mı?
Y a partir de los datos disponibles aquí, las pruebas de validación que se hicieron y demás, ¿ hay algún indicio de que el FBI sepa cuál es el umbral de detección de su método para este tipo de análisis?
O yüzden Mahkemeden ricam, bir anlamda Savcılığın zaten yaptığı şeyi tasdik etmesi. O da bu suçlamanın düşürülmesi ve Brendan Dassey'nin bu işle herhangi bir ilgisi olduğu ya da Brendan Dassey'nin polis sorgusu sırasında anlattığı hikâyenin bu mahkemede sunulan deliller ışığında herhangi bir doğruluk tutarlılık veya dayanağının olduğu varsayımının terk edilmesi.
Le pido al tribunal que, en cierto modo, ratifique lo que ya hizo el estado, que es abandonar este cargo y abandonar la teoría de que Brendan Dassey tuvo algo que ver con todo esto... o de que el cuento que la policía le sacó a Brendan Dassey... tiene alguna veracidad, confirmación
Sürekli ismi karşımıza çıkan bir memur, Teğmen Lenk, sadece birkaç yıl öncesinde 1985'teki davanın delillerinin nakil formunda ismi olan kişi.
Y el agente que no deja de aparecer, el teniente Lenk, cuyo nombre está en el formulario de envío de pruebas del caso de 1985, solo un par de años antes.
Sanırım olay ortaya çıkmadan bir yıl önce Adalet Bakanlığının bundan haberi vardı.
Parece que el Departamento de Justicia lo supo como un año antes de revelarlo.
Umarım bir 18 yıl daha sürmez.
Espero que no le lleve otros 18 años.
- Aferin. Bir keresinde bagaj depertmanındaki vardiyamda....... nasıl bir şeye benziyor diye baktım, arkadaşlarla karıştırdık.
Una vez, hice un turno en el departamento de equipaje para ver qué se sentía y ser uno más.
Tamam mı? Boktan bir müzik grubunun biletleri zaten nasıl tükenir ki?
¿ Y qué banda de mierda agota sus entradas tan pronto?
Ayrıca bir nebze mütevazılık da çokça mesafe kat etmemize yardım edebilir.
Y algo de humildad puede ayudarlo.
Aradığın sıradan bir Yüzük Taşıyıcısı ise... -... sağdıcın olurum ve tüm gün düğününe katılırım. - Peki.
Si busca un Facilitador de Anillos... soy su Padrino el día de la boda.
Gözlerimi kapadım ve elimi uzattım ve karşılığında bir aşka eriştim. "
Cerré los ojos, estiré la mano... y a cambio recibí un alma.
Bize ihanet ettiğinde iki yıl önceydi, iyice bir düşünürsem. Hayatta kalmayı başardım.
Cuando nos traicionaste hace dos años, logré sobrevivir.
Birkaç yıl önce bir hırdavat dükkânındaydım.
Hace unos años estaba en una ferretería.
Beyninde şizofreniyi kontrol etmek için elektronik implant olan, 22 yaşında, yıldırım çarpmış, bir kadın nasıl?
¿ Qué tal una mujer de 22 años con un implante cerebral para su esquizofrenia impactada por un rayo?
Bir haftadır telefonlarım ve mesajlarımı nasıl görmezden geldin?
¿ Como ignoras mis llamadas y mensajes una semana?
Bugün 16.32'de 3. sınıf bir buharsıyı başarılı bir şekilde yakaladık.
Hoy, a las 4 : 32 p. m... atrapamos exitosamente un vapor clase 3.
Bak, geçen yılımın yarısını sevgili bulma sitelerinde en iyi adayları görmek için bir algoritma yaratıp elektronik tablonun içine indirmekle zamanımı harcadım.
El año pasado dediqué seis meses a crear un algoritmo que encuentra los mejores candidatos de sitios y los descarga en una hoja de Excel.
Fakat bu yıl bu şeylere, bu kadar çabuk olacağını beklemediğim bir olay sayesinde daha da odaklanacaktım.
Pero este año, todas estas cosas... fueron llevadas a una mayor claridad... por un acontecimiento al que no esperaba asistir tan pronto.
Fakat mülkiyeti üstlenmeden on yıl önce araştırmalar yaptım, Kötü bir ev istila edildi.
Pero he hecho un poco de investigación, diez años... antes de que me hiciera cargo de la propiedad, hubo un allanamiento de morada desagradable.
İlk yılımda anladım ki, iyi bir şey yapmak istiyorsam, kendim yapmam gerekiyor burada.
En mi primer año aquí supe que si quería hacer el bien, tendría que hacerlo sola.
O zaman bunun için oldukça başarılı bir kariyer yapmalıyım.
Entonces tendría que hacer una carrera muy exitosa a partir de eso.
20 yıl boyunca, dahi bir bilim insanının masasının altında yapışık kaldım.
Pasé 20 años pegado bajo el escritorio de un científico brillante.
Karar sizin Bay Mercer, ancak ama size hukuki anlamda ufak bir tavsiye vereyim Bay Curtis olur da sizi ayrımcılıktan mahkemeye verebilir, avukat değilim ama iki çocuk babasıyım.
Bueno, esa es su decisión, señor Mercer. Sin embargo, debo aconsejarle sobre el riesgo leve de una demanda si el señor Curtis cree que ha discriminado en su contra. No soy abogado, señor, pero soy el padre de dos niños pequeños y...
Adama yaşını sormadım, ama bir düşünsene emekli olana kadar kaç yıl daha çalışır ki?
Ahora, no puedo preguntarle su edad, pero vamos... ¿ Cuántos años tendrá antes de que termine el día?
bir yıl sonra 30
bir yıl önce 51
bir yıldız 18
bir yıl 90
bir yılan 29
bir yıl kadar önce 19
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
bir yıl önce 51
bir yıldız 18
bir yıl 90
bir yılan 29
bir yıl kadar önce 19
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004