English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Dû

traducir español

3,453 traducción paralela
Kuzey Garı.
Está en Gare du Nord.
Kuzey Garı tren istasyonundalar.
¡ Están en la estación de tren Gare du Nord!
Kuzey Garı millet!
¡ Gare du Nord, gente!
Bomba Kuzey Garında.
¡ La bomba está en Gare du Nord!
Dün Paris'te, Kuzey Garına yapılan terör saldırısı engellendi.
" Un ataque terrorista fue prevenido en Gare du Nord en París ayer.
Mobbs'du.
Mobbs.
Onu kışkırtan Cole'du. Yetişkin bir adamdı.
Era un hombre hecho y derecho.
Joe'du... Bay ve Bayan Hagan.
Era Joe... eran el Sr. y la Sra. Hagan.
Sosu kalınlaştırmak için taze tereyağı ile bir yumurta sarısı.
"Avec du bon beurre frais, et un jaune d'oeuf pour lier la sauce".
Mornk'du.
Si. Era Mornk.
Masa tenisini sever misin?
Moechtest du ping-pong spielen?
Tiksindim çünkü onu yapan Andrew'du.
La única razón por la que me daba asco... era porque vi a Andrew hacerlo.
Malcolm ortada olduğunda o Malcolm'du.
Era Malcom, cuando estaba en el medio.
Guilhem Du Mas eşinin aşçı yamağı gibi koşturmasını onaylar mıydı?
¿ Podrá Guilhem Du Mas aprobar que su esposa galope como un ayudante de cocina?
Kızımla sonra selamlaşırsın, Du Mas.
Saludará a mi hija más tarde, Du Mas.
Alais Pelletier Du Mas.
Alais Pelletier Du Mas.
Guilhem Du Mas.
Guilhem Du Mas.
Peki ya Guilhem du Mas?
¿ Qué hay de Guilhem du Mas?
Guilhem du Mas ve kız kardeşin alınan esirlerin arasındaydı.
Guilhem du Mas y vuestra hermana se encuentran entre los prisioneros.
Cehennemde yanarken hatırla seni oraya gönderen Guilhem Du Mas.
Cuando ardáis en el infierno, recordad que fue Guilhem Du Mas quien os envió.
Benim bağlantım John'du.
John era mi contacto.
Sadece bir kaç santimetre uzunluğundaydılar ve adları Aglaophyton'du.
Sólo tienen unos pocos centímetros de altura, se llaman Aglaophyton.
Bir zamanlar bir adam vardı. Adı Theodore'du sanırım bir gün rıhtımda geziniyordu acele etmeden karşıdan gelmekte olan eski dostu Patrick'i gördü.
Existe un amigo, de nombre Theodore que estaba un día vagando tranquilamente por el paseo cuando a quién vio, llegando de las carreras de obstáculos a su viejo amigo Patrick.
Elde edemeyeceği tek şey Gilmore'du.
Al único que no podía encontrar era a Gilmore.
Anlayamazsın, ve ben ona Dunkin'Donut'ı verdim, ve o sürtüğü Cirque Du Soleil saçmalığındaki gibi bütün odada inlettim.
No sabes "f" bien. y yo le daba mi donut. y tenía a esa zorra haciendo el Cirque du Soleil en el cuarto.
Telefondaki Bum'du.
Es Bum. Para ti.
Ve Lisa'yla bendeyken arayan Don'du değil mi?
¿ Y fue Don el que llamó a Lisa cuando estaba conmigo?
Yani, kimle asansörde kalmak isterdim düşünemiyorum ama Amelia Earhart ya da Michelle Obama ya da Joan of Arc veya tüm Cirque du Soleil ekibi hariç öbür türlü sıkılırdım- -
Quiero decir, no puedo imaginarme con quien querría quedarme atrapada en un ascensor, excepto, quizá, Amelia Earhart o Michelle Obama o, o Juana de Arco, o todo el elenco del Circo del Sol, así si me aburriera podría...
Arayan Geraldo'du.
Era Geraldo. Está en un apuro.
İşe gitmek... Ne? !
* Con-du-cien-do al traba-jo * ¡ ¿ Qué dem...?
tüm köy Raghupathy, i görmek için ordaydı bananı görmek için sabırsızlannıyor du.
Todo el pueblo estaba deseando ver a Raghupathy.. .. pero él estaba ansioso de ver a tu padre.
Ba-yan-lar ve bay-lar, bir du-yu-rum var.
Da-mas y ca-ba-lle-ros, ten-go un a-nun-cio...
Ağzından çıkan ; onur'du.
Su honor, de hecho. Eso dijo.
Hem adamım Ron'du.
Además, Ron era de mis hombres.
Güvenliği ayarlayan, varilleri çeken, kamyonu süren Ron'du.
Ron cambiaba las cámaras, sacaba los barriles y conducía el camión.
Son teslim tarihi akşam 9'du, George.
La hora límite eran las nueve, George.
Danışmanım Dr. Lily Jacobson'du.
Mi asesora fue la Dra. Lily Jacobson.
Hye Jung'du. Onu çizmem için ısrar etti.
Porque siempre me pide que la dibuje.
Jan Ternauw 6 Haziran, 1983, Rue du Colombiers
Jan Ternauw, 6 de julio, 1983.
Park Jeong-Doo mu?
¿ Park Jong-du?
Prof. Park Jeong Doo'yu tanıyor musun?
¿ Conoce a un hombre llamado Park Jong-du?
Hayır o unobtainium'du.
No, eso era unobtanio.
Adı Sarah Bohm'du.
Su nombre era Sarah Bohm.
Paul'du.
Era Paul.
Dostum, biliyorsun, o Kripton'du.
¿ El planeta de donde procede Superman?
Du-du-dur bir dakika.
Espera, espera.
Babamın adı John'du.
Mi padre era John.
Oh, evet Du Pont Circle'daki ev
Sí. La casa de DuPont Circle...
Onları birbirlerine karşı yapan Jock'du. Biz de aile geleneğini sürdürdük. Bizi nereye getirdiğine baksana.
los mando a atacarse unos a otros para cargar la herencia familiar mira en donde nos metio
Fransa'nın ünlü şatosu du Clos Luce à Amboise'da Francis'e mekanik bir aslan hediye etti bir kopyası bugün şato müzesinde bulunan mekanik aslan kendi başına hareket edebilme becerisine sahipti. Kral 1.
Leonardo da Vinci, con 65 años, le entregó al rey Francisco I un regalo en forma de león mecánico de tamaño real.
Kaptan Amerika onu bulduğumuz günden beri bir Skrull'du belki de.
El Capitán América podría haber sido un Skrull desde el día que lo encontramos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]